“Konusuz kaldığı için ortadan kaldırılmasına…”
Daha önce hiç bilmediğimiz bir sözcüktü “Butlan!”
Son aylarda ise bu sözcükle yatıp kalkmaya başladık… Ne demekti butlan peki?
-Geçersiz, hükümsüz demek!
Başına “Mutlak” sözcüğünü koyduğunuzda ise “kesin hükümsüz” demek oluyor. İşte CHP’ye yamanmak istenen, partiyi parçalamaya yönelik bu hesaplar, dün bu kumpası hazırlayanlar açısından epey büyük bir hayal kırıklığı ile son buldu.
Ankara 42. Asliye Mahkemesi, CHP kurultayının iptal edilmesi istemiyle açılan davada bir kez daha duruşmayı erteleme yoluna gitti. Bir sonraki duruşma 24 Ekim’de yapılacak.
Halbuki bu davada, davacı taraf engin hayaller peşindeydi. Davacı tarafın avukatı yalnızca kurultayın iptalini değil, daha da fazlasını talep ediyordu:
-CHP Genel Başkanı ve Parti Meclisi yok hükmündedir. Tedbir konularak görevden alınmaları ve görevin Kemal Kılıçdaroğlu ile eski Parti Meclisi’ne verilmesi gerekir.
Anadolu’da çok güzel bir deyiş vardır, ancak burada kullanmayayım şimdi!
CHP avukatlarının yanıtı!
Kemal Bey’in koltuğuna dönmesi için böyle bir yolu bulanların, niçin böylesine çetrefilli, büyük tepkilere neden olan ve daha da olacak bir cingözlüğü seçmelerinin asıl nedeni neydi derseniz, basit:
-Başka bir yol bulamamışlardı, çaresizdiler!
Peki, bunca rezilliğe, kepazeliğe değer miydi? Buna da ben yanıt veremem, muhataplarına sormak lazım! Peki bu muhteremler, şunları bilmiyor olabilirler miydi?
-Öncelikle, mevzuata göre kurultay iptal davasının, kurultaydan sonra 3 ay içinde açılması gerekiyordu…
Yasa, ancak “mutlak butlan” halinde süre şartının ortadan kalktığını, bu söz konusu değilse bu dava da yok hükmündeydi. Mahkemeye bu konudaki Anayasa mahkemesi kararlarıyla önde gelen hukukçuların bu konudaki görüşleri de sunuldu… Hukukçuların şu görüşleri çok önemliydi:
-Mutlak Butlan, giderilmesi mümkün olmayan, giderilmesi olanaksız hallerde söz konusuydu. O zaman tüm işlemler yok sayılabiliyordu. Diğer hallerde uygulanması ise mümkün değildi…
Tedbir reddedildi sonuç ne olacak?
Mahkeme verdiği ara kararda davacı tarafın delice istediği “tedbir”i reddederek hevesleri kursakta bıraktı!
Halbuki, Kemal Bey ve ekibinin koltuklarına dönebilmesi için tek gerekli olan “tedbir” kararı verilmesiydi!
Olmayınca avukatı tarafından alelacele bir açıklama yapıldı. Celal Çelik şöyle dedi:
-Sayın Kılıçdaroğlu, ısrarlı biçimde zarar vermeme iradesiyle sessiz kaldı!
Ne kadar incelikli bir davranış: 2 yıl sonra CHP’den atılmış bir muhterem ile yanına iliştirdiği birkaç kişinin şikayetiyle başlayan süreçte Kılıçdaroğlu, bir kez bile ağzını açmamıştı. Demek ki, “aman ha konuşursam zarar veririm” diye düşünmüştü! Avukatın sonraki sözleri de gerçekten göz yaşartıcıydı:
-Kurultay davasıyla hiçbir ilgimiz yok. Dava süreciyle ilgili bir beklentimiz de yok, bir değerlendirmemiz de yok!
Peki, kime soracaktık acaba? Onun da yanıtı hazırdı:
-Dava açanlara soracaktık!
Diğer bir deyişle parti üyesi bile olmayan, CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in sözleriyle “İktidar aparatlarına” soracaktık!
Peki, bundan sonra ne olacak? Bu soruya en kısa ve basit yanıtı Sözcü Yücel verdi:
-Kurultay davası, redde mahkûm bir davadır!
Hukukçular da aynen böyle düşünüyor. Hele ki 24 Ekim öncesinde tüm kongrelerini yapıp olağanüstü kongreye gidecek olan CHP’yi böyle bir hukuk dışı kararla oyun dışı bırakmanın olanağı yok! O halde durum bu yazının başlığı ile gayet uyumlu. Alınacak karar hukukçuların deyişiyle şöyle olacak gibi görünüyor:
-Konusuz kaldığı için ortadan kaldırılmasına…