Liyakat mı dediniz?
Cumhur İttifakı’nın “Terörsüz Türkiye” çalışmaları gayet verimli gidiyor!
-Ülke yönetimi deseniz zaten şahane!
Mesela, her iki alandaki son bir aylık gelişmelere bakarsak ak koyun, kara koyun gayet net bir şekilde ortaya çıkıyor…
Örneğin, Türkiye’nin içinde yer almadığı sözde barış masasında SDG’nin temsilcisi yani PKK’nın ürettiği PYD-YPG sözcüsü gayet açık ve net bir şekilde silah bırakmaktan vazgeçtiklerini, özerk statü altında devam edeceklerini ilan ediverdi! Açıklamanın Türkçe çevirisini yapalım:
-Adı henüz konmamış bir devlet ilanıdır!
Sürecin başlatıcısı MHP lideri Devlet Bahçeli bu duruma çok bozuldu haliyle ve aynen şöyle dedi:
-YPG/PYD’nin süreci ağırdan alması, gelişmeleri sakatlama arayışı kabul edilemez bir çirkefliktir…
Çok haklı valla; sen, 30 teröristin “Mangal Partisi” şovu sonrası yüzlerce teröristi, Abdullah Öcalan’ın yanı başında poz veren yakın arkadaşı dahil serbest bırakacaksın, PKK’nın aparatları mızıkçılık yapacak, “silahları bırakmıyoruz” diyecek, böyle terbiyesizlik, böyle sakatlama olmaz yani!
Üstelik terörist başının Meclis’te komisyon kurulması isteği de son aşamaya gelmiş, getirilmişken… Gerçi, o durum da biraz karışık; kurulacak komisyonun yasası yok, görev tanımı hiç yok, yetkisi deseniz, o da yok!
Üstelik bu komisyona verilecek üye sayısı öyle bir ince tezgâhtan geçirilmiş ki, neresinden baksan Cumhur İttifakı 3-0 hükmen galip! Ehh, doğal olarak ülkenin birinci partisi CHP’nin lideri Özgür Özel de böylesine kara komik şartlarda komisyona üye vermeyeceklerini şak diye açıkladı!
PKK’lılar hapishanelerden özgürlüğe uğurlanırken, ülkenin seçilmiş belediye başkanları, Türkiye’nin birinci partisinin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul İBB Başkanı, birçok bürokrat aylardır iddianameleri bile hazırlanmadan tutsaklık yaşıyorlar!
-Gördüğünüz üzere, “Terörsüz Türkiye” piyesi başarıyla sahneleniyor!
Başı boş bir zavallı
ülke!
Gelelim AKP iktidarının başarılı çalışmalarına!
Daha dün denebilecek kadar yakın bir süre önce 12 askerimiz, 2 yıl önce bir çatışmada şehit olan yüzbaşımızın na’şını ararken girdikleri mağarada yaşamını yitirdi. Milli Savunma Bakanlığı ve bakanın açıklamaları bırakın olayın netleşmesini, kafaları iyice karıştırdı. Önce metan gazı dediler, sonra karbon monoksit dediler, sonra dönüp yine metan gazı dediler, gaz maskeleri var mıydı yok muydu sorusuna bile açıklık getiremediler!
Son olarak iki erimiz İskenderun’da şehit oldu; nedeni bakanlık tarafından şöyle açıklandı:
-Aşırı sıvı kaybına bağlı olarak çoklu organ yetmezliği!
Peki, sıvı kaybı nasıl olmuştu? Onu da şehit olan askerlerin arkadaşları anlattı:
-Yemin töreni için günlerdir güneş altında, aşırı sıcakta yapılan provalar!
Emekli Hava Tabip Yarbay Dr. Semih Dikkatli duruma şöyle açıklık getirdi:
-Çoklu organ yetmezliği aşamasına gelinmesi, ihmali ortaya koyuyor. İskenderun deniz hastanesi vardı. Askeri sağlık sistemi ayakta kalsaydı askerlerimiz yaşayabilirdi!
Teröriste tahliye, tutuklu siyasilere düşman hukuku!
Sırada vicdanların kanaması meselesi var…
İki kez kanser hastalığı geçirmiş Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’a, geçtiğimiz cuma günü ikinci kez kemik iliği biyopsisi yapıldı. Bu son derece ağrılı, acı veren operasyon neden ikinci kez yapılmıştı peki?
-Adli Tıp Kurumu, İzmir’deki tam donanımlı Araştırma Hastanesi’nin verdiği raporu beğenmemiş, yetersiz bulmuştu!
Mesela, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, birkaç gün arayla ikinci kez hastaneye kaldırıldı, 1,5 saat sonra cezaevine geri yollandı! Böcek, Covid döneminde 100 günü aşkın komada kalmış, kurtulması mucize olarak görülmüştü!
Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin önemli isimlerinden ayrıca hukukçu kimlikli Feti Yıldız da olan biten hukuksuzlukları işaret ederek şöyle dedi:
-İddianamesi bile yazılmamış olaylar için hüküm kuruluyor!
Türkiye’nin dört bir yanı cayır cayır yanıyor… Bursa “yanıyoruz” diye haykırıyor… Ulaştırma Bakanı sıfatlı muhterem aynen şöyle diyor:
-Sabahı beklememiz lazım!
Neden sabahı bekliyoruz? Çünkü gece görüşlü uçağımız yok! Gece görüşsüz var mı diye soracaksınız, o da yok! İnsanlarımız, ormanlarımız, bitki örtümüz hayvanlarımız cayır cayır yanıyor, yetkililer “cennette buluşacaklar” dışında tek bir eylemde bulunmuyor, bulunamıyorlar! Yıllardır süren bu kepazeliğin üstünü örtmek için de yurtdışından büyük paralarla birkaç uçak ya da helikopter kiralanıyor ama o da yetmiyor!
Eskişehir’de 5’i AKUT görevlisi, 5’i orman işçisi olmak üzere 10 kişi, Bursa’da ise 4 orman işçisi bu kepazelikler sonucu yangını önleme savaşında yaşamlarını yitirdiler…
-Pardon, liyakat mı dediniz?