O gün doğan çocuklar bugün 32 yaşında…

Tarihin en vahşi, en gaddar ve en barbar katliamının yaşandığı Sivas’ta 2 Temmuz 1993 akşamı meşale misali cayır cayır yanan Madımak Oteli’nde 35 insan yanarak, dumandan boğularak can verdi… Ölenlerden 33’ü Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri için kente gelen misafirler, ikisi ise otel çalışanıydı…

Dışarıda ise alkışlarla, ıslıklarla, sloganlarla o masum insanların feryatlar içinde ölümlerini izleyen kudurmuş bir güruh vardı…

Tüm dünya bu aşağılık katliamı izledi canlı yayında, güvenlik güçleri ise her şey bittikten sonra olay yerine ulaşmayı başardı!

Neler olacağı, neler yaşanabileceği bazı yerel gazetelerde yer alan “savaş çağrısı” şeklindeki haberlerden, 2 Temmuz günü ise “Bugün hesap günüdür” başlıklı bildirilerden belliydi.

En büyük nefret dili ise şenliklerin onur konuğu Aziz Nesin’i hedef alıyordu… O gün Cuma namazının ardından kalabalık bir güruh etkinliklerin yapıldığı kültür merkezine doğru yürüyüşe geçti. “Sivas laiklere mezar olacak” sloganıyla yürüyenler önce merkezin önündeki “Halk Ozanları” heykelini yıktı, boynuna ip bağlayıp sürükledi. Kalabalık giderek artıyor, ancak ortada güvenlik görevlisi görünmüyordu…

Vilayet binasında ise Vali, Tugay Komutanı, Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanı ne yapılacağını tartışıyorlardı. Vali gayet rahattı, “Tamamen güvenliğimizi aldık, Tokat’tan, Kayseri’den yardım geliyor” diyordu…

O yardımcı güçler Sivas’a 8 saat sonra, insanlar yakıldıktan, yanık et kokusu ortalığı sardıktan sonra gelebildiler!

“Halkımız zarar görmemiştir!”

Sayısı iyice artan güruhun yeni hedefi Madımak Oteli’ydi…

Otelin önüne geldiklerinde sayıları 15 bini bulmuştu… Saat 17,00 civarında otelin önünde camı çerçeveyi indirmeye başladılar. İçeri girmeye çalıştılar ancak içerdekilerin can havliyle oluşturduğu barikatları aşamadılar…

Gözü dönmüş kalabalık saat 19.00’da oteli dört bir tarafından ateşe verdi… Kısa sürede alevler ve kesif duman binayı kavurmaya başladı. İçerdekilerden bir bölümü en üst kattan her türlü engelleme girişimine rağmen diğer binalara geçmeyi başararak kurtuldular…

Aziz Nesin ve diğer birkaç kişi, itfaiye merdivenini kullanarak aşağıya indirildi ve olayın baş faillerinden Cafer Erçakmak ile bir kısım güruh tarafından darp edildiler…

Ve içeride kalanlar, 66 yaşındaki Asım Bezirci’den 12 yaşındaki Koray Kaya’ya tam 33 can alevlere yenik düştü… Metin Altıok, Behçet Aysan, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Hasret Gültekin gibi şair ve ozanlar da bu görülmemiş alçaklığın kurbanlarıydı…

Devlet, Ankara’dan Sivas’a, o 8 saat televizyonlardan canlı yayınlanan vahşeti ne yazık ki önleyemedi, eli kolu bağlı izledi yalnızca… Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, her şey olup bittikten donra çıkıp şu açıklamayı yaptı:

–Çok şükür otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir!

Katliamın davası hâlâ sürüyor!..

Sonrası 32 yıldır süren acının öyküsü maalesef…

Yargılanma aşaması ise tam bir fiyaskoydu… Ağır müebbet mahkûmlarının çoğu salıverildi. İçerde kalanlardan 3 kişi sürekli hastalık nedeniyle Cumhurbaşkanı affı ile kurtuldu. İçeride kalan sayısı yalnızca 5 kişi!

Geriye unutulması mümkün olmayan kalp ağrıları kaldı… Tıpkı şu haykırışta olduğu gibi:

Eğer yaşadıklarımız kötü bir rüyaysa, rüyanın sonunu da söyleyeyim size. 2 Temmuz 1993 günü annemin gözünde yaş yerine kan vardı. Büyüdü gözündeki kan pıhtısı. Bir gün ayağa da kalkamaz oldu…

Alın size iç cephe!

AKP’li Cumhurbaşkanı epey süredir iç cepheyi tahkim etmekten söz ediyor…

Öyle ki, CHP’ye bile çağrıda bulundu! Diğer bir deyişle başta cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 11 belediye başkanı olmak üzere yüzlerce bürokrat ve partili 100 günü aşkın süreyle iddianame bile yazılmadan içerde tutulurken ana muhalefet partisini de iç cepheye davet etti!

O halde iç cephe davetinin ardından yalnızca son iki günün bilançosuna bakalım:

-İzmir’de, eski Başkan Tunç Soyer’le birlikte 130 CHP’li içeri alındı!

-Ankara’da eylem yapan emeklilerden sekizi Meclis önünde açıklama yapmak isteyince karga tulumba gözaltına alındı!

-Saraçhane’de 100’üncü gün “Yüz karası eylemine” katılan kızlı erkekli gençler bi güzel gaz bombası, biberli tazyikli su ziyafetine maruz kaldıktan sonra ters kelepçeyle otobüslere dolduruldu. İçinde gazetecilerin de bulunduğu bir bölümü gece yarısı serbest bırakıldı. 42 gencecik çocuk ise bu satırlar yazılırken Vatan Emniyet’te gözaltındaydı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Şüphelilerin sorgusunun sürdüğünü belirterek atılı suçları da açıkladı:

-Cumhurbaşkanı’na hakaret, Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet!

“İç cephe” dedikleri bu mudur acep.

SON DAKİKA HABERLERİ

Ümit Zileli Diğer Yazıları