Tarihte bir dipnot bile olmaya değmeyenler!

Tarihimiz, unutulması asla mümkün olmayacak değerlerle ve tabii ne yazık ki tarihte bir dip not olmaya bile değmeyecek kişilerle doludur…

Örneğin, Deniz Gezmiş 1947’de doğdu. Bugün 78 yaşında! Yaşasaydı olacaktı demiyorum; o milyonların gözünde yaşayan bir efsane... 6 Mayıs 1972’de Ankara Kapalı Cezaevi avlusunda arkadaşları Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’la birlikte darağacına çıktığında henüz 25 yaşındaydı...

Onları idama gönderen mahkemenin hâkimi ve savcısı sonraki yıllarda bir sağcı partiden milletvekili seçildiler. Bugün sorsam isimlerini hatırlayan bile çıkmaz!.. İdamlarının onaylandığı TBMM Genel Kurulu salonunda “üç bizden, üç sizden” diye haykıran milletvekillerinden birisinin dahi hatırlanmayacağı gibi!..

“Üç Fidan” olarak tarihe kazınan Deniz, Yusuf ve Hüseyin ise hiç unutulmadılar, hiç unutulmayacaklar:

Mesela, Türk ve dünya edebiyatının dev ismi Yaşar Kemal 2015’te sonsuzluğa karıştı... Defalarca Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmiş, memleketinin yüzünü ağartan ödüllerle donanmış bir büyük romancıydı...

-Ama biz onu hep “İnce Memed’in babası” olarak hatırlıyoruz, hatırlayacağız...

“Din ve diyanetle problemli adamlar!”

Aradan uzun yıllar geçti...

AKP’nin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterdiği muhterem, İnegöl’de CHP’li rakibi Mustafa Bozbey’i eleştirirken şu zavallı lafları sarf etmişti:

-20 senedir Nilüfer’de belediye başkanlığı yapıyorsun. Arkadaş hangi caddeye, hangi kültür merkezine yaptığı nereye bir Allah dostunun, bir padişahın, bir tane Türk büyüğünün ismini verdin? Nerede bu devlete, bu bayrağa savaş açmış, Türkan Saylan, Uğur Mumcu, Nazım Hikmet, Bahriye Üçok, nerede din ve diyanetle problemi olan adam varsa, hepsinin ismini belirli merkezlere verdin...

Bu zatın Türkçe bilgisini bir tarafa bırakayım, ne kadar olduğu zaten okuduğunuz paragrafta belli oluyor! Saydığı isimlere bir bakalım:

Türkan Saylan: Türkiye’de Lepra yani cüzzam hastalığını tarihe gömen bir büyük doktor. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere on binlerce kız çocuğunun okumasını sağlayan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kuran bir büyük Türkiye sevdalısı...

Uğur Mumcu: Gericiliğe, namussuzluğa, hırsızlığa, devlet soygununa, ayrılıkçılığa öldürüldüğü 1993 yılına kadar yiğitçe mücadele veren, her yıl milyonlarca kişinin gözyaşlarıyla andığı, adı hiçbir zaman unutulmayacak bir gazeteci, bir aydın...

Nazım Hikmet: Kurtuluş Savaşı Destanı’nın yazarı, dünyanın en büyük şairleri arasında başı çeken, memleket hasretini şiirlerinde anlatan bir büyük şair...

Bahriye Üçok: Tarihçi, siyaset bilimci. Ankara İlahiyat Fakültesi’nin ilk kadın akademisyeni, yani bir din bilgini. 1990 yılında uğradığı suikast sonucu yaşamını yitirdi...

-Peki sen kimsin?

Kayıp hayatlar!

Söylediği her sözcükte kin ve nefret kusan bu kendini bilmez adamla ilgili söylenecek çok şey vardı.

Ancak ben yıllar önce “hayatla” ilgili yazdığım bir yazıyı paylaşmıştım. Bence bu ve bunun gibileri gayet güzel anlatıyordu:

Hayat dayatmaz… Hayat yaşanır!.. Ve her hayat, yaşayanın tercihlerine, yaptığı seçimlere göre yaşanır… Bir sürüngen, bir parya gibi yaşamak da, onurlu, başı dik yaşamak da, seçimini teslim olmaktan yana yapmak da her şeye karşın direnmek de tamamen insanın elindedir…

-Hayat, bu tercih ve seçimlere hiç karışmaz!

Hayat, her insanın değişik biçimlerde kullandığı ya da kullanıldığı bir süreçtir yalnızca… Korkaklığın, haysiyetsizliğin, gücün karşısında yaltaklanmanın, ruhuna varıncaya kadar her şeyini kiralamanın, sonra da geçmişinden utanmanın, bu utancın yarattığı dayanılmaz hırs ve kompleksle herkesin aynı kirli hayata bulaşmasını istemenin, hayatın dayatması ile uzaktan yakından ilgisi yoktur!

Kirli bir yaşamın hayatla olan ilgisi, yaşadığı hayatı kirletenlerin, her türlü servete, her türden şöhrete karşın aslında çok yoksul, çok acınacak bir hayat sürmesidir… Ve ancak bu denli yoksul hayatlar, geçmişe, yaşanılan başka hayatlara, ardında ışıldayan bir isim bırakarak hayattan ayrılanlara, hiç bitmeyecek, hep çoğalacak öfkeler besleyebilir…

Hayat herkes için başlar ve biter… Aradaki boşluğu her insan kendi çapına, tıynetine göre doldurur…

-Kimi, insanlık tarihine bir çentik atarak, ışıl ışıl gider…-Kimi ise “kayıp bir hayat” olarak gider…-Hayat, yalnızca tanıktır!..”

SON DAKİKA HABERLERİ

Ümit Zileli Diğer Yazıları