Ülkeyi besmele çekerek yönetmek!

Gündem yoğun olduğu için kenara ayırmış sonra da unutmuştum…

Kendini “şehzade” olarak tanıtan bir muhterem var. 2. Abdülhamit’in torunu. Adı Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu. Afili bir isim! Geçtiğimiz Cumhuriyet Bayramı’nda Necip Fazıl Kısakürek’e atfedilen şu paylaşımı yapmıştı:

-Dünyada bin yıllık tarihi silinen ve o günü bayram olarak kutlayan başka bir millet yoktur!

Necip Fazıl’ı bir başka yazıda anlatmak gerek; birkaç satırla anlatmak olmaz. Ancak padişah torununun kendi aile tarihinden bile haberdar olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim!

Zaten bu zavallı paylaşım da ilk cehaleti değil; yıllar önce de “iki ayyaş” tartışmaları gündeme oturduğunda yine bir cehalete imza atıp şu mesaja paylaşmıştı:

-Dedem Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u besmele çekerek aldı, birileri gibi kafa çekerek değil!

Vay ki vay! Bu zat için cahil dedim ama daha ileri başka bir sözcük bulamadığım için! Belki “Süzme cahil” biraz olsun karşılayabilir!

Anladığım kadarıyla okumaktan, araştırmaktan pek hazzetmeyen bu zata, Osmanlı ile ilgili bilgi vereyim, vereyim ki, her defasında rezil olmasın…

Öncelikle Osmanlı bin yıllık değil 630 yıllık bir devlet… Kanuni’den sonra duraklama, ardından 1700’lerin başından itibaren 200 küsur yıllık bir gerileme dönemine girdi. İlk kez büyük toprak kaybettiği Karlofça Antlaşması gerileme dönemine geçişin miladıydı. Bu dönemde 12 padişah, 61 sadrazam görev yapmıştı! Osmanlı çok daha önce veda edecekti ama siyasi koşullar ve İngiltere, Fransa, Almanya ile Rusya gibi devletlerin paylaşma sorunu nedeniyle ömrü 70 yıl kadar uzadı…

-Bu sürenin 30 yılı da dedesi 2. Abdülhamit’in yönetim yıllarıydı!

Kafa çekerek yönetenler!

Gelelim Osmanlı padişahlarına…

-Öncelikle bu “şehzade” arkadaşın adını özellikle zikrettiği Fatih Sultan Mehmet’e: Tarihin kaydettiği en büyük padişahların biridir. Ancak içki içtiğini ben değil tarih kaydetmiş! Taib Ahmet’in yazdığına göre vezirleriyle içki alemleri pek meşhurmuş…

-Fatih Sultan Selim: Az içki içer ama çabuk sarhoş olurmuş!

-2. Selim: Sarhoş Selim olarak da biliniyor! İçkiyi çok sevdiğini tarih kaydetmiş!

-4. Murat: İçki ve tütünü yasaklayan bu padişah, rakı tutkunuymuş ve afyon da içermiş!

-1. Mahmud: Tarihe içkiyi çok seven, yasakları kaldıran padişah olarak geçmiş! Son halife Abdülmecid Efendi dedesinin içkiye çok düşkün olduğunu not etmiş!

-5. Murad: 2. Abdülhamid’e göre Murad’ı içkiye Namık Kemal alıştırmış!

-2. Abdülhamid: Bu zatın dedesi, genç yaşlarında bolca içki içtiği, hatta son Padişah Vahdettin ile birlikte içtiği ancak tercihinin rom ve konyak olduğu biliniyor! İlk rakı, bira ve konyak fabrikalarının onun zamanında açıldığını da tarih yazıyor zaten!

Halil İnalcıkHas bağçede ayş u tarab” isimli eserinde padişah ve halifelerin içki meclislerini ve eğlencelerini epey detaylı olarak anlatır! Bu arkadaş çok merak ediyorsa kaynak eser olarak başvurabilir! O zamanlarda da hazine boşaldıkça içkinin serbest bırakıldığı ancak bol bol vergi alındığı da biliniyor! Fındıklı Mehmet Ağa bu durumu “Silahdar Tarihi” adlı eserinde şöyle anlatıyor:

-Hazine çok sıkıntı içindeydi. İçki yasağı kaldırıldı. Meyhanelere tütün içmeye izin verildi. Tütüne de ayrıca gümrük konuldu!

Yusuf Halaçoğlu’nun “koca devleti kafa çekerek batırdınız” yanıtında Sultan Abdülmecid’in eşi Şevkefza Sultan’ın Saray’a sipariş listesini paylaşılmıştı. Buyurun okuyun:

-24 şişe kına şarabı, 300 şişe Bordo şarabı, 2 ambar Viyana birası, 24 şişe Porto şarabı. Ufak fıçı derununda sardalya, lakerda, havyar… (Kaynak: Osmanlı Arşivi H 23.7.1295. Miladi 1878)

İlber Ortaylı da Osmanlı tarihinde içki ve daha çok da esrar kullanıldığını anlatır mesela! Yazımın konusu olmadığı için “Osmanlı’da eşcinsellik” konusuna hiç girmeyeyim! Yalnızca, meraklısı için “Muradi Mahlası” ile şiir yazan 4. Murad’ı, “hamam oğlanı” “iç oğlanı”, “Saray oğlanı”, “Civelek taburu”, “Mahbup” Enderun’lu Fazıl’ın “Hububname eseri” sözcüklerini kullanarak konu hakkında bir yığın eseri ve minyatürler inceleyebilirsiniz!

Cumhuriyete kin kusacağım derken…

Yukarıdaki yazıyı, günlerce, haftalarca uzatabilirim!

Ancak, bu kadarı yeter bence… İş yalan dolana, hiç sıkılmadan hakarete gelince sallayan zevata öğüdümdür:

-Hiç olmazsa biraz araştırarak, inceleyerek sallayın!

Aslına bakarsanız “hiç sesinizi çıkarmamak” sizler için daha faydalı bile olabilir. Yalanlarınız yüzünüze çarpılınca rezil olmak istemiyorsanız tabii! Şöyle bitireyim;

-Tarih, öyle bir sarsılmaz tanıktır ki, adamı “vezir de” eder, “rezil de” hadi selametle!

SON DAKİKA HABERLERİ

Ümit Zileli Diğer Yazıları