Yeşilçam'ın unutulan sesi Belkıs Özener: "300 filmde şarkı söyledim, sadece 10'unda adım yazıldı"
Yeşilçam’ın unutulmaz şarkıları onun sesiyle hafızalara kazındı. Aşkın, hüznün, ayrılığın sesi oldu. Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Filiz Akın… Hepsine ses oldu, milyonların hafızasına unutulmaz şarkılar onun sesinden kazındı. Ancak perde arkasında kaldı. 2006 yılında çıkardığı “Yeşilçam Şarkıları” albümüyle uzun süren sessizliğini bozan Belkıs Özener, “66 yaşında meşhur oldum. 300 filmim var, sadece 10 tanesinde adım geçiyorsa öp başına koy.” ifadelerini kullandı.
HAŞİM KILIÇ /
ANKARA
“Sevemedim Kara Gözlüm”, “Senede Bir Gün”, “Aşkım Bahardı”,
“Damarımda Kanımsın”gibi şarkılarıyla Yeşilçam’ın unutulmaz
filmleriyle özdeşleşen Belkıs
Özener, Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Dünyası Müzik Topluluğu
Ses Sanatçısı Çiğdem Gürdallı ile CSO ADA Ankara’da “Yeşilçam
Şarkıları” konseri verdi. Konser öncesi NEFES’e özel açıklamalarda
bulunan Özener, hayatının büyük bölümünde unutulduğunu, 66 yaşından
sonra hatırlandığını belirtti. 2006 yılında “Yeşilçam Şarkıları”
isimli albümünü çıkaran ve 10 yıldır da konserler veren Özener, “40
yıl sustum. Bu bana çok dokundu. ‘Ben sizin sesinizim’ dediğimde
tanımıyorlardı beni. Bu benim çok gücüme gitti. ‘Çık Belkıs’ dedim
ve o plak birinci oldu. Değerimi o zaman anladım” diye konuştu.
“BEN HEP GERİ PLANDA KALDIM”
Ablası Gönül Yazar’ın yanında hep geri planda kaldığını ifade eden usta sanatçı, “Biliyorsunuz, ablam çok ünlüydü. Ben hep geri planda kaldım. Eşimi çok genç yaşta kaybettiğim için 40 yıl boyunca sadece çocuklarımla ilgilendim. Ama iyi ki sahneye çıktım. Başarıyı yakaladım ama bu başarı bana yaşlılıkta geldi. 66 yaşında meşhur oldum. Bunu söylemeden geçemeyeceğim. Bu herkesin yaşayabileceği bir yaş değil. Mustafa Keser galiba 50’sinden sonra meşhur oldu. Bu benim kaderim, hayat hikayem.” ifadelerini kullandı.
Şarkılı filmlerin artık yapılmadığını dile getiren Belkıs Özener, “Ben sahneye çıkınca Yeşilçam tekrar canlandı. Belkıs hatırlandı. Halk unutmamış beni. Bu beni çok etkiledi. İnanın, aklım parada pulda değildi. Sokağa çıktığımda sağlı sollu kasaplarda, manavlarda filmler oynuyor. Ve benim sesim geliyor. İçim cız ediyordu.” dedi.
“SULTANA YAKIŞTIRAMADIM”
“Sinekli Bakkal” filminde Türkan Şoray’ın oynadığı role ses veren Belkıs Özener, Şoray’a olan kırgınlığını ise şu sözlerle anlatıyor:
“Fatma Girik’le çok iyi dosttuk. Annesi komşumdu. Fatma arabasını alır, beni gezdirirdi. Hülya Koçyiğit… Malatya’da ve başka yerlerde ödüllerimi hep Hülya verdi. Son derece zarif bir insandır. Soylu duruşuyla beni büyülemiştir. Filiz Akın çok hasta. Kanser geçirmesine rağmen Amerika’dan beni aradı, tebrik etti. Bayramlarda mutlaka arayıp tebrik ederdi. Ama biri vardı ki elini uzatmadı. Elimi sıkmadı. Canı sağ olsun. ‘En büyüğü’ demeyeyim ama en ünlülerinden biri… Elini uzatmasını bekledim, ama olmadı. Bir televizyon programına çıkacaktık, oğluma ‘Yürü gidelim’ dedim. ‘Sultanlığınıza yakıştıramadım’ dedim. Gidiş, o gidiş oldu. Onlarla karşılıklı bir çay içmek isterdim. Beni merak etmelerini isterdim.”
“İSMİMİN BEYAZ PERDEDE YAZILMASINI İSTERDİM”
Yüzlerce filmde şarkı söyleyen ama çok az filmde jenerikte adı yazan Özener, “Titanic filmini iki defa izledim, Celine Dion’un sesinden sadece o meşhur şarkıyı dinlemek için. Ben de ismimin beyaz perdede yazılmasını isterdim. Fazla mütevazılık, kenarda kalmakmış. 300 filmin sadece 10 tanesinde adım geçiyorsa, öp başına koy. 300 film okumuşum. Kalbim kırıldı ama kırgınlığımı belli etmedim. Halkın ayakta alkışladığını gördüğümde biraz olsun acım hafifliyor. Eskiden daha çok dokunurdu bana. Artık dokunmuyor. Gerçekten çok mutluyum. Ölürsem mutlu ölürüm.” diye konuştu.
“RUH OLARAK UYUMLUYUZ”
10 yıldır Belkıs Özener’le birlikte sahneye çıkan Çiğdem Gürdal, “Onun zaman içinde biriktirdiği tecrübelerden faydalanmak ve o sesin tınısını hala dinleyebiliyor olmak, benim için gerçekten çok özel bir duygu” sözleriyle usta sanatçı ile olan sahne deneyimini anlattı. Konser projesinin, gösterilmesi gereken bir vefa olduğunu ifade eden Gürdal, sahnede Özener’le olan uyumlarıyla ilgili olarak da şunları söyledi:
“Gerçekten birbirimizle tam anlamıyla çok uyumlu bir ekip haline dönüştük. Artık birbirimize sadece bakarak bile ne yapmamız gerektiğini anlayabiliyoruz. Aslında güzel müzik böyle ortaya çıkıyor. Çünkü ruh olarak birbirinize ne kadar yakın olursanız ve aynı duygu ile düşünceleri ne kadar paylaşırsanız, ortaya çıkan eser hem izleyenler hem de dinleyenler için çok daha unutulmaz anlara dönüşüyor. Bu yüzden bazen gerçekten aynı ruhun iki parçasıymışız gibi hissediyorum. Zaten Belkıs Anne de öyle söylüyor: ‘Seni dinlerken, gençlik sesimi dinliyormuşum gibi hissediyorum’ diyor. Ben de onu dinlerken, ileride nasıl söyleyebileceğimi hayal ediyorum.”