Zehra Nine'nin başına gelenleri anlatıp isyan etti: Biz ölüyoruz

Zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açacak kanun teklifinin görüşüldüğü komisyona katılan Milas İkizköy Muhtarı Necla Işık "Köyümüzde şu anda 5 kişi kanser tedavisi, kemoterapi ve radyoterapi görüyor. Her gün Muğla'yı çiğniyor. Biz ölüyoruz, kanser hastası oluyoruz" diye konuştu.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda enerji, ulaşım ve madencilik gibi sektörlerde yatırım süreçlerini hızlandırmayı amaçlayan, zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açacak olması nedeniyle eleştirilen ve kamuoyunda "Süper İzin" olarak anılan torba kanun teklifinin görüşmeleri 19 saattir devam ediyor.

Muhalefet milletvekilleri 19 Haziran'da başlayan görüşmelerin ilk dakikalarından itibaren komisyona aktivist, hukukçu ve köylülerin alınması için Komisyon Başkanı Mustafa Varank'ın tutumunu protesto etmişlerdi.

Muhalefetin ısrarı üzerine görüşmeler fiziki şartların daha uygun olması nedeniyle Plan ve Bütçe Komisyonu salonuna alınmıştı.

Teklifin tümü üzerine görüşmelerin sona ermesinin ardından iktidar ve muhalefetin komisyona davet ettiği ziyaretçiler komisyona görüşlerini sundu.

Komisyonda söz alan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya, zeytin ağaçlarının taşınabilirliğine ilişkin şunları söyledi:

- "Zeytin ağaçları taşınabilir özelliktedir. Toprak altındaki yumrusuyla birlikte taşınır yaşlı ağaçlar. Taşındığı yerde doğal saksı yöntemi kullanılırsa sağlıklı büyür. 3 bin yaşına kadar taşınabilir. Zeytin ağacında ağacın verimli zamanı denen bir şey yok.

- Gençleştirme budaması yapılıp eski haline dönmesi söz konusu olabilir. Tekniğine göre yaparsanız taşınan ağaçların yüzde 100’ü yaşar. Gördüğüm örnekler var, taşımalarda da bulunduk."

EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, soru soramadıkları gerekçesiyle Başkan Varank'a tepki gösterdi. Varank da vekillerin tek tek soru sormaları için vakitleri olmadığını belirterek, kendisinin komisyona katkı vermek üzere katılan uzmanlara soru sormaya devam edeceğini belirtti.

'TAYYİP BEY DE ÜZÜLECEK'

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Türkiye'nin dört bir yanında yabancı maden şirketlerinin doğayı kirleterek değerli maden çıkarma çalışmaları yapmasına tepki gösterdi.

Maden sahalarında rehabilitasyon süreçlerinin çok maliyetli ve uzun süreleri kapsadığına dikkat çeken Ataç'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

- "Konuştuğumuz konular içerisinde zeytin tabii ki çok önemli ama buradaki en az zeytin kadar önemli konu da dördüncü grup madenler. Her şeyi bir arada konuştuğumuz zaman her şey birbirine giriyor. TEMA’nın maden konusundaki duruşundan dolayı madenciler bize kızar.

- Madene külliyen karşı değiliz ama vahşi madencilik dediğimiz yöntemle ülkemizin her yerinde bu yöntem kullanılarak çok değerli madenlerin çıkartılmasını istemiyoruz. Çünkü bu madenlerden zengin olmuş bir tek ülke yok.

- Kanada, Amerika, Avustralya gibi bazı ülkeler, başka ülkelerde o ülkenin toprağını suyunu kirletip çıkıp gittiler. Bunların websitelerinde ‘Türkiye en karlı operasyonumuz çünkü mevzuatı zayıf’ dediklerini gördüm.

- Bir Türk olarak yüzüm kızardı, çok utandım. Altın madeni şirketlerinin yalanlarına inanmayalım. Bu insanlar konuşurken istatistiği eğip büküyor. Burada konu, açık havada liç yöntemiyle, kimyasallarla yapılanlardır ve biz bunu Türkiye’nin her yerinde yapamayız.

- Rehabilitasyon diye bir şey yok, restorasyon olmalı. 15-30 milyon euroya bunlar olmaz. Kanada’da 2005’ten 2038’te kadar 4 milyar dolara restorasyon yapacaklar. 29 ilin ruhsat haritalarını çıkarttık.

- Gümüşhane’nin yüzde 93’ü altın madenlerine ruhsatlanabilir mi? Trabzon’un yüzde 77’si dördüncü grup madenlere ruhsatlı. Kaz Dağları gibi bir yere altın madeni yapamazsınız siyanürle. Çok üzüleceksiniz değerli milletvekilleri. Tayyip Bey de çok üzülecek bu yaptığına.”

'BİZ ÖLÜYORUZ, KANSER HASTASI OLUYORUZ'

Milas İkizköy Muhtarı Necla Işık da daha önce Meclis'e getirilen ancak yasalaşmayan teklifleri hatırlatarak teklifin kanunlaşması halinde 40 köyün taşınması gerektiğini söyledi. Işık, şöyle devam etti:

- "Burada 40 köy gidecek ya sadece Ekizköy'de 40 bin zeytin ağacımız var, geri kalan köyleri saymıyorum bile. Bu 40 köyün geçimliği ne olacak, bizim emeğimiz ne olacak, bizim toprağımız ne olacak?

- Üzerimizde bir talan var, talan kurulmaya çalışılıyor. Bizim her şeyimize çökülmeye çalışılıyor ve bize sorulmuyor. Bizim sesimiz niçin 6 yıldır duyulmuyor?

- 40 köy ve 40 köy zeytinle besleniyor. Bizim anılarımızın yok edilmesi ne demektir? Bizim geçmişimizin, bizim geleceğimizin yok edilmesi ne demektir?

- Bir Zehra Ninemiz var Akbelen'de, ağaca sarıldı, dünya tanıdı onu. Hani diyor ya: 'Santralde biz çalışıyoruz, bir sürü ekmek yiyoruz.' Saygı duyuyorum, ekmek derdi ama siz ekmek yiyeceksiniz diye biz tarlamızda olamayız, kusura bakmayın.

- Biz ata mirasımızı terk edemeyiz. Bu Zehra nine ne oldu biliyorsunuz şu anda? Kanser teşhisi konuldu bir ay önce. Herkes bilir Zehra nineyi, Akbelen'de ağaca sarıldı, benim kızım arkasındaydı.

- Sadece Zehra Nine de değil, bizim köyümüzde şu anda 5 kişi kanser tedavisi, kemoterapi ve radyoterapi görüyor. Her gün Muğla'yı çiğniyor. Biz ölüyoruz, kanser hastası oluyoruz. Bizleri görün, biz mağdur edilecek köylüleri görün; bunu demek için buradayız."

İkizköy Zehra Nine Kanser İsyan
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber