Meclis'te kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, toplumun çeşitli kesimlerini dinleyip yasal süreç için Meclis'e tavsiye niteliğinde rapor hazırlamaya aşamasındayken çözüm sürecinde terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşme muamması yaşanıyor.

Komisyonda yalnızca DEM Parti ve MHP Öcalan'la görüşülmesine dair açıklamalar yaptı.

Son değerlendirme Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'dan geldi.

Uçum, her pazar yayımladığı yazısını bu kez hafta başı sosyal medya hesabından paylaştı.

Geçiş sürecine dair sık sık değerlendirme yapan Uçum'a göre 'komisyonun Öcalan'ı dinlemesi müzakere anlamına gelmeyecek'.

'TBMM'nin yeni yasama yılından beklentiler' başlıklı yazısının ilk kısmında Uçum, Meclis'in bu dönemde rutin dışı faaliyet ve işlemleriyle de öne çıkacağını kaydetti.

Çalışmaları süren TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun dinleme faaliyetinin yakın zamanda tamamlanacağını bildiren Uçum "Bu heyetin dinleme faaliyetindeki kapsayıcı yaklaşımı ‘Türkiye’nin Demokrasi Tecrübesi’ açısından müthiş bir deneyim üretti" dedi.

"FİKİR ALIŞVERİŞİ YAPILMADI, SADECE SÖZ VERİLDİ"

Ardından sözü Öcalan'ın dinlenmesine getiren Uçum, şöyle devam etti:

- Tabi bu dinleme faaliyetinde Öcalan’ın İmralı’da dinlenmesi hususu da tartışılıyor. İmralı dinlemesine karşı olarak özellikle iki argüman ileri sürülüyor:

- Birincisi TBMM’yi Komisyon üzerinden temsil eden heyetin TBMM adına Öcalan’la müzakere yapmasının kabul edilemez olduğu görüşüdür. Bu görüşü savunanlar temel bir olguyu gözardı ediyorlar. Komisyon dinleme faaliyetinde çağırdığı hiç kimseyle bir fikir alışverişi yapmadı. Sadece söz verdi ve dinledi. Yani gerçek anlamda bir dinleme faaliyeti yapılıyor. Dolayısıyla İmralı’da Öcalan’ın dinlenmesine karar verilirse bu da tam anlamıyla bir dinleme faaliyeti olacaktır, bir müzakerenin olmayacağı Komisyonun çalışma tarzından bellidir.

"DEVLETE AİT İNFAZ KURUMUNDA"

- İkincisi “TBMM’yi temsil eden bir heyet Öcalan’ın ayağına gidemez” argümanıdır. Bu son derece hatalı bir yaklaşımdır. Öcalan Devlete ait bir ceza infaz kurumundadır. TBMM temsilcilerinin Devlete ait ceza infaz kurumlarına gitmesi kimsenin ayağına gitmek olarak asla kabul edilemez. TBMM’nin ilgili olağan Komisyonları defalarca ceza infaz kurumlarını ziyaret etmiştir. Kimse bunları mahkumların veya tutukluların ayağına gitmek olarak görmemiştir. Bu tip isabetsiz argümanların, faydalı olacağı öngörülen Komisyonun İmralı’da dinleme yapmasının önüne geçmemesi gerekir.

Ayrıca kabul edilmesi gereken realite şudur: Geçiş sürecinde terör örgütünün feshi ve kesin silah bırakma bakımından Öcalan’ın kurucu ve temel irade olarak verdiği kararların önemini göz ardı etmemek gerekir.

"ENTEGRASYONA KATKI SAĞLAMA İHTİMALİ GÖZETİLMELİ"

Öte yandan Terörsüz Türkiye’ye geçtikten sonra Öcalan’ın etkili olduğu mecranın demokratik siyasetle bütünleşmesine ve dışarıdan gelecek kimi unsurlarının toplumla entegrasyonuna katkı sağlama ihtimalini de gözetmek gerekir. Geçiş sürecine ilişkin Devlet politikası tüm bunları hesaba katar. Aksi gelişmeler halinde Devlet zaten beka için doğrusu neyse onu yapar.