Resmi Gazete’de 4 Şubat’ta yayımlanarak yürürlüğe giren torba kanunla TMSF’ye ve DDK’ya tanınan olağanüstü yetkiler tepki çekiyor.
Muhalefet, düzenlemeleri “kamu ve özel sektörü tümüyle teslim alma operasyonu” ve iktidarın kamu kurumlarına, özel şirketlere ve STK’lara karşı yeni silahı olarak nitelendiriyor.
DDK ile ilgili düzenlemeyle, yargı organlarının devre dışı bırakılacağına ve DDK’ya verilen bu yetkilerin keyfi kullanılabileceğine işaret ediliyor.
Bu keyfi uygulamaların bir süredir kayyum atamalarıyla gündemde olan muhalefet belediyelerine uzanabileceği endişeleri dile getiriliyor.
TMSF ile ilgili düzenlemenin ise “iktidara mesafeli özel sektör kuruluşlarının mal varlıklarına, paralarına ‘şüphe’ gerekçesiyle TMSF üzerinden el koyma tehdidi" taşıdığı belirtiliyor.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Devlet Denetleme Kurulu ve TMSF ile ilgili düzenlemeler öngören, geçen hafta TBMM’de kabul edilen torba kanunu Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini söyledi.
"ANAYASAYA AÇIKCA AYKIRI"
Emir, Devlet Denetleme Kurulu’na olağanüstü yetkiler tanıyan kanun teklifinin daha önce de torba şeklinde Meclis’e getirildiğini, o zaman da sert tepki gösterdiklerini belirterek şunları ifade etti:
- O zaman kırmızı çizgimizi saydık ve geri çekmek zorunda kaldılar. Ama ocak ayının ortasında hiçbir şey olmamış gibi aynı kanun maddelerini bir başka torba yasanın içine koyup yine getirdiler. Bu, parlamentonun çalışması, parlamento geleneği bakımından ve siyasi ahlak açısından hiç uygun olmayan durumdu. Biz bunu şiddetle protesto ettik.
- Bu kanun aslında Anayasa'ya açıkça aykırı. Daha önce de bir benzerini çıkarmışlardı ve Anayasa Mahkemesi bunu iptal etmişti. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği kanun maddelerinin 2’sini, aynen birinde de küçük bir değişiklikle getirmişlerdi. Buradan da aslında her defasında olduğu gibi anayasa tanımaz olduklarını açıkça görüyoruz. Bir örneğini daha görüyoruz. Dolayısıyla biz buna sert tepki gösterdik.
- Kanunun içinde şu var: AKP iktidarı yıllar içinde devletin bütün kurumlarını çürüttüğü, çökerttiği gibi teftiş kurullarını da etkisizleştirdi. Bakanlıkların ve Başbakanlığın teftiş kurulları etkisizler ve yeterli denetim yapılamıyor. Denetimlerine zaten değer veren bir siyasi iktidar yok. Daha çok bürokratların, herkesin kendine göre hukuku zorlayarak çalışma yapabildiği bir düzen içindeyiz maalesef.
KAMU GÖREVLİSİNİ AÇIĞA ALMA YETKİSİ
- Ama Devlet Denetleme Kurulu doğrudan Cumhurbaşkanlığı'na bağlı ve oradaki denetçileri Cumhurbaşkanı atıyor. Dolasıyla Devlet Denetleme Kurulu'nun yetkilerini olağanüstü genişletiyorlar. Kurulun tüm kamu kurum ve kuruluşlarını denetim yetkisi var. Ama burada çok daha önemlisi aynı zamanda bu denetçilere gerektiği hallerde, tabii onu nasıl değerlendireceklerini tahmin edebiliriz, gereken durumlarda ilgili kamu görevlisini açığa alma yetkisi de getiriyorlar.
- Asıl yapılması gereken denetçi raporunu yazar ve ilgili birimlere bırakır, ilgili birimlere devreder. Dolayısıyla burada tam bir hukuksuzluk, tam yetki birleşmesi, devlet denetleme kurulunun olağanüstü yetkilere haiz kılınması ve böylelikle otoriter rejimin iyice güçlendirilmeye çalışılması çabası var.
- Biz Anayasa Mahkemesi'ne ivedilikle götüreceğiz. Daha önce zaten bu maddeleri götürmüştük, hazırlığımız tam. Bir de tabii yürütmeyi durdurma talebini götüreceğiz. Anayasa Mahkemesi'nin belirli durumlarda verdiği yürütmeyi durdurma kararları var tarihinde.
- Çünkü telafisi imkansız sonuçlar doğurabilecek yasa maddelerinde bunun bir tedbir olarak uygulanması gerekiyor. Bunu da yapacağız. Anayasa Mahkemesi'nden daha önceki kararları doğrultusunda ve hukuka, Anayasa'ya saygılı bir karar vermesini bekliyoruz.
CHP AYM'ye taşıyacak: Erdoğan'a bağlı DDK'ya olağanüstü yetki yürürlükteGündem