CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın mahkeme kararıyla görevden alınması ve aralarında Gürsel Tekin'in de olduğu beş kişilik heyetin kayyum olarak atanması, muhalefet cephesinde tartışmalara yol açtı.

Bilindiği üzere söz konusu heyetten çekilenler olsa da Tekin, görevi kabul ettiğini ve makamına oturacağını söylemişti.

Bu noktada siyasetçinin geçen sene ağır eleştirilerle partiden istifa edeceğini duyurduğunu, ancak son süreçte dilekçeyi vermediğinin ortaya çıktığını hatırlatalım.

Başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere parti yönetimi bu duruma karşı oldukça tepkili.

Gece saatlerinden itibaren kayyuma karşı milletvekilleri ve delegeler İstanbul İl Başkanlığı önünde tabiri caizse barikat kurdu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, halen devam eden polis ablukasının gölgesinde gece yaşananları anlattı:

"Bu geceyi atlattık diyebiliriz. Özellikle çemberi sürekli daralttı kolluk kuvvetleri. Gece boyunca ve sabaha karşı İstanbul İl Başkanlığı'nın iki yanı hem sivil polislerle hem çevik kuvvetle hem tanımlayamadığımız görevde olan kollu kuvvetleri ile sarılmış oldu.

Biz de milletvekilleri, grup başkanvekilleri olarak binanın giriş ve çıkış noktalarında etten duvar ördük. Doğrudan bir müdahale olduğu zaman içeride bulunan partililerimiz ve vatandaşlarla, kolluk kuvvetleri arasında bir baraj oluşturmamızı sağlayacak şekilde burada bulunduk.

Bütün gece boyunca İstanbul İl Başkanlığı binası ve bahçesinin içerisine giren sivil polisleri tespit edip onları dışarı çıkarmakla uğraştık.

'SİNİR OYUNU OYNADILAR'

Bir yandan da bu gibi provokasyonların da olduğunu söyleyebiliriz. Bizi binadan çıkartmaya çalışacak polislere yine burada bulunan partilerimizin soğukkanlılığı ve olgunluğuyla birlikte onları bir şekilde binaya ve bahçeye girdiklerinde veya binanın katlarında dolaşırken bile tespit edip sağlıklı bir şekilde dışarıya bırakıp gitmelerini sağladık.

Yani bu gibi provokasyonların yapılmasına gerek yok. Burası Cumhuriyet Halk Partisi. Burası devleti kuran partinin İstanbul il binası. Sürekli olarak çember daraltarak insanların üzerine baskı ve stres oluşturarak burada adeta bir sinir oyunu oynadılar.

'OPERASYONU TAYYİP ERDOĞAN YÖNETİYOR'

Bu gibi talimatların aslında ne İstanbul Valisi ne İçişleri Bakanı, biz nereden geldiğini biliyoruz. Aslında herkes biliyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın bizzat buradaki operasyonu yönettiğini, kendisi ve yakın kadrosunun bu operasyonun yöneticileri konumunda olduğunu biliyoruz.

Ayrıca diğer taraftan teknik olarak da bunun böyle olduğu görünüyor çünkü İstanbul Valisi zaten bu ucube Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra onun İstanbul'daki en yüksek makamdaki temsilcisi durumunda.

Yani bir nevi Tayyip Erdoğan'ın yardımcısı İstanbul'un elçisi durumunda. O nedenle burada Tayyip Erdoğan'ın bilgisi dışında bir talimatta İstanbul İl Başkanlığı binamızın abluka altına alınmasını düşünmek zaten mümkün değil.

'DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

Biz AK Parti'nin operasyonuna burada direnmeye devam edeceğiz. Çünkü bu sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin direndiği, kendi siyasi partimiz için yaptığımız bir mücadele değil. Bu ancak Türkiye'de kırıntısı kalan demokrasinin son kırıntısına sahip çıkmak adına, beşikteki bebekten en yetişkin dedemize, ninemimize kadar aradaki bütün vatandaşlarımızın hakkı olan demokrasiye can vermek, onu hayatta tutabilmek için verdiğimiz bir mücadele.

Genel Başkanımız, pek çok milletvekilimiz ve örgütümüz şu anda Ankara'da genel merkezde bir toplantı halinde. Hem programımız yenilenecek yeni programımızla ilgili, aynı zamanda da bir arada sıkılmış yumruk gibi genel merkezimizde bir araya gelmiş durumdalar.

Biz de burada yine il başkanımız Özgür Çelik, grup başkanvekillerimiz, milletvekillerimiz, genel başkan yardımcılarımızın bir kısmı ile birlikte burada bulunmaya, mücadele etmeye, direnmeye devam ediyoruz. Biliyoruz ki şu anda mücadelesini verdiğimiz konu bugün ilk kez mücadelesini vermeye başladığımız bir konu değil. Bu yıllar önce başlayan bir aydınlanma mücadelesinin en önemli parçalarından biri. "