CHP’ye ve CHP’li belediye başkanlarına yönelik operasyonlar ve tutuklamalar devam ederken CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer’in de aralarında olduğu tutuklamaları protesto etmek için “Adalet için acil çağrı” sloganıyla yürüyüş gerçekleştirdi.
Yürüyüşe, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, Aslanoğlu’nun yokluğunda koltuğuna vekalet eden CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Barış Özdemir, ilçe belediye başkanları, Şenol Aslanoğlu’nun eşi Duygu Aslanoğlu, tutuklu yargılanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın annesi Gülümser Çalık ve kız kardeşleri ile İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri bileşenleri katıldı.
Alsancak ÖSYM Binası önünde başlayan yürüyüş, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde sona erdi.
YILMAZ: ÜLKENİN MUKTEDİRİ, YURTTAŞINI ÖLÜME TERK EDİYOR İSE ORADA VERİLECEK HESAPLAR VARDIR
Yürüyüşe katılan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, Beylikdüzü Belediye Başkanı Çalık’ın sağlık sorunlarına rağmen tutuklu kalması üzerinden ‘adalet’ göndermesi yaparak şunları söyledi:
- "Birkaç gün önce İzmir Şehir Hastanesinden bir rapor geldi. İstanbul dosyası. Takip ediyoruz. Savcılık, ‘bu rahatsızlığın, hastalığın herhangi bir hayati tehlike senin olup olmadığını’ sormuş. Gelen yanıt şu: Kronolojik olarak hastalığın seyri ifade edilmiş ancak bu soruya yanık yok. Bu soruya yanıt verilmiyor ise burada farklı bir şey vardır. Burada hukuksuzluk, adaletsizlik, hak ihlali vardır. Yani ölüme terk vardır.
- Bu ülkenin muktediri, yurttaşını ölüme terk ediyor ise orada verilecek ve alınacak hesaplar vardır. Kimliğimiz, kişiliğimiz, siyasi görüşümüz, cinsiyetimiz, inancımız önemli değil. Hepimiz hak, hukuk, adalet, özgürlük için, hukukun üstünlüğü için mücadele ediyoruz. Kardeşçe bir arada ve özgürce yaşamak için ama geleceğimiz güvende olsun diye mücadele ediyoruz.”
“CEZAEVLERİ DEVRİMCİ TUTSAKLARIN NEFES ALDIĞI YAŞAM ALANLARI HALİNE GELDİ”
Ülkede yaşanan hukuksuzluklara tepki gösteren Yılmaz şu ifadeleri kullandı:
- "Türkiye Cumhuriyeti bugün dört yana demir parmaklıklarına çevrilmiş bir ceza evidir. Bizim canlarımız içeride. Neredeyse o ölüm kuyularında. Hani diyorlar ya, özellik yetkili mahkemeler ve özellik yetkili savcılar bugün o ölüm çukurlarına attılar siyasi mahpusları. Üstelik günlerce, aylarca iddianameleri düzenlenmeksizin. Hukuk devletinin temeli ve demokrasinin temeli, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Bugün geldiğimiz nokta, araçsallaşan ve bağımlı hale gelen bir yargıdır.
- Daha geçen hafta tahliye kararını veren 17. ve 28. Asliye Ceza Mahkemesinin hâkimleri başka mahkemelere üye olarak bir gece yarısı kararıyla atandılar. Özgürce karar vermesini istemedikleri hakimleri ya da savcıları görevlendirmeyen, görevli savcıları, hakimleri görevli oldukları yerden alıp başka mahkemelere göndermek suretiyle etkisizleştirilen, açtıkları telefonlarla verdikleri talimatlarla, açıklamalarla yargıyı töhmet altında bırakan, baskı aldığı da tutan bu anlayış ‘faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyeti söyleme mecburiyetidir’ sözünün ta kendisidir.
- Bugün Türkiye Cumhuriyeti faşizmin en dip noktasını yaşamaktadır. Düşünen konuşan muhalif olan, farklı söyleyen, kim olursa olsun, farklı düşünen kim olursa olsun ne yazık ki başkalarının ve muktedirin gözünde vatan hainidir, suçludur, bölücüdür ve gözaltına alınması, tutuklanması an meselesidir. Ancak onlar gibi düşünen, onlar gibi söyleyen, onlar gibi yaşayan, onlar gibi çalan, onlar gibi talan eden, havamızı, suyumuzu, toprağımızı zehirleyen, kadına şiddet uygulayan, çocukları istismar eden kimseyi göremezsiniz.
- O cezaevleri devrimci tutsakların nefes aldığı yaşam alanları haline geldi. Kimse merak etmesin. Bizim bu ülke için umutlarımız var. Bizim bu ülke için hayallerimiz var. Ve bu umutlarımızdan, hayallerimizi ne tutsaklıklar ne gözaltıları ne de işkenceler asla bir adım geri attıramayacak. Sonunda özgürlük mücadelesi veren bütün yurtseverler bu mücadeleyi kazanacağız.”
KARASU: AKP İKTİDARI YIKILANA KADAR MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Karasu ise mücadelelerinin eksilmeden devam edeceği mesajını vererek “19 Mart siyasi darbesi dedik. Bugün Aydın'da oynanan oyunlar, bizim ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha gösterdi. AKP iktidarı, vatandaşın oyuyla alamadığı belediyelere kayyum ile yargı sopası ile veya önlerine soruşturma dosyalarını koyarak belediye başkanlarını transfer ederek çökmeye çalışıyor. AKP yargısı, sarayda oturan zat şunu bilmelidir ki hiçbir CHP’li sana biat etmeyecektir. Hiçbir CHP’li geri adım atmayacaktır. Sen gidene kadar, AKP iktidarı yıkılana kadar CHP'nin her kadrosu genel başkanından en sade üyesine kadar her ferdi direnmeye, mücadele etmeye devam edecektir” diye konuştu.
"EMANETE İHANET EDENLERİ NE TARİH NE DE MİLLETİMİZ ASLA AFFETMEYECEKTİR"
19 Mart ve sonrasındaki süreçte yaşananlara da dikkat çeken Karasu, şu ifadeleri kullandı:
- "Ülkemiz anormal durumlar yaşıyor. Bir tarafta orman yangınları yaşıyoruz başta İzmir olmak üzere. AKP iktidarına soruyoruz. ‘Orman yangınlarında uçak nerede?’ Yok. ‘Helikopter nerede?’ Yok. ‘Eğitilmiş çalışacak adam nerede?’ Yok. Bir istifa geliyor mu? Gelmiyor. Tutuyorlar e-imzaları kopyalıyorlar. İmzayı veren BTK başkanının bile imzasını kopyalıyorlar. Sahte diplomalar havalarda uçuşuyor. Bir istifa geliyor mu? Yok. Duymuyorlar. Yaşanan bu kadar olumsuzluğu, yaşanan bu kadar hukuksuzluğu görmüyorlar.
- Ülkemizde adeta tuz kokmuş bir durumda. Ne yapıyorlar? Hiçbir suçu olmayan belediye başkanlarımıza, gazetecilere zulmediyorlar. Hastalıklarından faydalanmaya çalışıyorlar. Bugün Beylikdüzü Belediye Başkanımız Sayın Murat Çalık'a yapmak istedikleri tam da nedir biliyor musunuz? Zulmederek onu iftiracı, yalancı etmeye çalışıyorlar. Ama Murat Çalık, dimdik duruyor. Cezaevinden direniyor. Murat Çalık AKP'nin bu bozuk düzenine teslim olmayacak yiğit bir belediye başkanımızdır.
- Belediye başkanlarımızın hiçbir suçu olmadan tutuksuz yargılayabilecekken yargılamıyorlar. Niçin? Çünkü o belediyeleri AKP bir kaybetti bir daha kazanamadı. CHP’li belediyelerin yapmış olduğu başarılı çalışmalar karşısında iktidarını kaybettiğini görüyor. Herkes bilsin ki bizim yolumuz Yörük Ali Efe'nin, Emir Ayşe Efe'nin yoludur. Bizim yolumuz Mustafa Kemal Atatürk'ün yoludur. Bu vatan bize onların emanetidir. Biz emaneti şeref biliriz. Emanete ihanet edenleri ne tarih ne de milletimiz asla affetmeyecektir.”