CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, partisinin genel merkezinde yaptığı açıklamada, tedavi gördüğü hastanede çoklu organ yetmezliği nedeniyle 93 yaşında hayatını kaybeden eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen ve Bursa Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık'a rahmet diledi.
Yücel, şunları kaydetti:
"Demokrasi, eşitlik, özgürlük, sosyal adalet vaatleriyle iktidara gelen, ülkeyi 23 yıl tek başına yöneten, 'Millet iradesiyle' kavramını dilinden düşürmeyen bir iktidarın, seçilmişlere zulmettiği bir dönem yaşıyoruz. 31 Mart yerel seçimleri başarısızlığının hazımsızlığı ve her geçen gün eriyen oylarının paniğiyle, AKP’yi ve Erdoğan’ı dört kez yenen İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, Cumhurbaşkanı adayımıza, bir sonraki Cumhurbaşkanına darbe yaptılar. Getirin sandığı. Demokratik koşullarda, mertçe bir yarışa girin Sayın Ekrem İmamoğlu’yla, bakın bakalım kim seçiliyor Cumhurbaşkanı.
'MİLLET İRADESİ 121 GÜNDÜR TUTSAK'
CHP’yi düşmanlaştırma ve itibarsızlaştırma planı uygulamaya konuldu. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, AKP Genel Başkanını koltuğundan etmesini önlemek için, İstanbul başta olmak üzere 15 belediye başkanımızın hukuk kılıfı altında siyasi operasyonlarla tutuklanmaları ve görevden uzaklaştırılmaları sağlandı. Millet iradesi 121 gündür tutsak. Bakın, kimse soruşturulmaktan ve yargılanmaktan muaf değildir. Ama sen geçmişi belli, geçmişte görevlendirildiği davalarda yaptıkları belli, siyasi tavrı belli, yetki sınırlarını tanımayan, Türkiye Savcısı gibi hareket eden bir kişiyi özel olarak görevlendirirsen ve onun yürüttüğü soruşturmalar sonucunda bu tutuklamalar gerçekleşiyorsa işte orada hukuk yoktur, hukuksuzluk vardır. Sadece hukuksuzluk değil, orada hukuksuzluğun ötesinde organize bir kötülük vardır. Orada insanların hukuksuz şekilde özgürlüklerinden mahrum bırakılması, insanların haksız yere itibarsızlaştırılması vardır. Orada eşlerin, çocukların döktüğü gözyaşı vardır. Orada anaların ahı vardır.
'ORTADA HALA İDDİANAME YOK'
19 Mart hukuk darbesinin üzerinden geçen dört aya rağmen ortada hala iddianame yok. Yüzlerce arkadaşımız hiçbir hukuki dayanağı olmayan, soyut iddialarla cezaevinde tutuluyor. Etkin pişmanlık kılıfı altında düşman hukuku anlayışı içinde akla gelmeyecek iftiralar atılıyor. Bu iftiralarla ve yandaş basına servis edilen kurgu görüntülerle algı operasyonu derinleştiriliyor. Darbe dönemlerine rahmet okutacak şekilde sistematik baskı ve sindirme operasyonu ile karşı karşıyayız. Hatta bu işi öyle bir noktaya getirdiler ki, bu soruşturmaları yürüten birileri 'Beyaz Toros' hatırlatması yapıyor. 1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerle, işkenceyle, gözaltındaki kayıplarla özdeşleşen beyaz Toros maketiyle mesaj vermeye çalışandan ne hukukçu olur ne Savcı. Bir savcının gücü yasalardan gelir, hukukun üstünlüğünden gelir. Bir savcının gücü, güçsüzü güçlüye ezdirmemesinden, hukuk kurallarını uygulamasından, Cumhuriyetin Savcısı gibi davranmasından gelir. Bir yargı mensubu, bir siyasi partiye yaranma telaşı ve refleksi ile hareket ediyorsa orada büyük bir çürümüşlük ve kokuşmuşluk vardır.
MURAT ÇALIK TEPKİSİ
İstanbul ile başlayıp sadece CHP’li belediyeler hakkında yürütülen, siyasetin kurguladığı bu operasyonlarda savunma hakkı, adil yargılanma hakkı, masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı gibi temel haklar açıkça ihlal edilmektedir. Hukukun en temel kuralları yok sayılarak, siyasetin merkezinden yönetildiği çok açık soruşturmaları yürütenler, sadece belli kişileri ya da bir siyasi partiyi değil, toplumun büyük kesiminin iradesini yok sayan, milletin iradesiyle inatlaşan aymazlık içindedir. CHP olarak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve İstanbul Adliyesi’nde görevli iki savcı hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şikâyette bulunduk. İktidar hırsıyla, insanları haksız ve hukuksuz şekilde Silivri zindanlarına göndermekten çekinmeyen bu akıl, insan hayatını hiçe saymaktadır. Hani Nazım, 'Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?' diye sormuştu ya dizelerinde. İşte bugün 'Kötülüğün resmini yapmak' iktidara düşmüştür. Murat Çalık’ın durumu kötülüğün resmidir. Murat Çalık’a, annesine, eşine, çocuklarına, ailesine yaşatılanlar kötülüğün resmidir.
'İNSANIN CANINA KAST ETMEKTEDİR'
Hızla kilo kaybeden, geçmişte iki kez kanser atlatmış Murat Çalık Başkanımız İzmir Şehir Hastanesi’ne gönderilmiş ve hematoloji servisinde tedaviye alınmıştır. Bütün bunlar yaşanırken Murat Başkanımız önemli bir ameliyat geçirmiş, kalbindeki sorun nedeniyle anjiyo olmuş ve bir süre de yoğun bakımda tutulmuştur. İnsanı söylerken bile yoran bu trafik, hasta olan biri için adeta işkence haline gelmiştir. Onun için kaygılanan başta annesi eşi, çocuğu ve kardeşleri açısından yaşananlar dayanılması imkânsız bir hal almıştır.
19 Mart hukuk darbesi açıkça bir insanın canına kastetmektedir. Mehmet Murat Çalık Başkanımız derhal tahliye edilmelidir. Bu cümleye eklenecek, 'ama, fakat, çünkü' gibi sözcükler yoktur. Hastane raporları ortadadır. 84 yaşında bir annenin oğlunu görmesini engelleyen, 12 yaşında bir çocuğu, babasının hayatından endişe eder hale getiren bu düzenin sahipleri mutlaka ama mutlaka hukuk önünde bir gün hesap verecektir. Murat Çalık Başkanımıza ve ailesine yaşatılanlar büyük bir vicdansızlıktır. Derhal tahliye edilmelidir."
Asgari ücreti artırma sinyali vermediği için iktidara tepki gösteren Yücel Zeytin Yasası'nın iptali için de AYM'ye başvuracaklarını söyledi.
Açıklamasında LGS iddialarına da değinen Yücel "Ülkede doğru olan, doğru giden ne var diye baktığımızda bir şey bulamıyoruz. Çünkü AKP doğru değil. Bir ağzı bozuk kişi, üstelik Milli Eğitimden sorumlu Bakan, çıkıp konuşuyor ama gerçekten bomboş konuşuyor. Cumhuriyet karşıtlığıyla tanınan, aklı ve bilimi reddeden ÇEDES projeleriyle, sevdalısı olduğu tarikat protokolleriyle bilinen, LGS sorularını çaldırıp, sonra utanmadan, hiçbir şey olmamış gibi davranabilen bu şahsın derhal o koltuktan uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu şahıs Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturduğu sürece, Cumhuriyetimizin teminatı çocuklarımız, gençlerimiz tehdit altındadır" dedi.
SORULARI YANITLADI
Yücel, "Malumunuz perşembe günü Sayın Özgür Özel'in hem Meclis Başkanı hem Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanıyla bir görüşmesi olacak. Meclis Komisyonunun kurulmasıyla ilgili süreç CHP açısından nasıl işliyor? Vereceğiniz üyelerle ilgili isimler belirlendi mi? Süreci nasıl takip ediyorsunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"CHP bugüne kadar tarihsel tutarlılığı içerisinde bu sorunun Meclis çatısı altında çözülmesi şeffaf yürütülmesi, tüm siyasi partilerin temsil edildiği bir komisyon üzerinden sürecin yürütülmesi konusunda bu işin fikir babası olmuştur. Biz önerilerimizi yazılı olarak Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a ilettik. CHP bu komisyonda bulunmayı arzulamaktadır. Katkı koymak istemektedir. Ancak bu koşulsuz ya da kayıtsız şartsız bu komisyonda yer alacağı anlamına gelmemektedir. Biz yapıcı olmak ve katkı koymak niyetindeyiz. Barışın, demokrasinin her zaman destekçisiyiz, savunucusuyuz. Ancak bu sürecin işleyişi, sürecin diğer aktörlerinin tavırları, samimiyetleri, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesi CHP'nin alacağı tavır konusunda da önemli bir etken olacaktır. Süreci hep birlikte yaşayıp göreceğiz."