California Üniversitesi Davis kampüsünde yapılan yeni bir araştırma, Dünya’nın derinlerindeki fay hatlarının bir sismik olaydan sonra çok kısa sürede kendini onarabileceğini ortaya koydu.

Science Advances dergisinde 19 Kasım’da yayımlanan, Ulusal Bilim Vakfı (NSF) tarafından desteklenen çalışma, deprem biliminde yerleşik bazı kabullerin yeniden değerlendirilmesine neden olabilir. Çalışmanın yazarı Prof. Amanda Thomas, “Derin fayların kendilerini saatler içinde iyileştirebildiğini keşfettik. Bu, fay davranışını anlamada çok önemli bir unsuru gözden kaçırmış olabileceğimizi gösteriyor” dedi.

YAVAŞ KAYMA OLAYLARI VE GERİLİMİN YENİDEN OLUŞUMU

Araştırma ekibi, yavaş kayma olayları (SSE) olarak bilinen ve günler, haftalar hatta aylar süren çok yavaş deprem benzeri hareketleri inceledi. Normal depremlerde yüz yıllar boyunca biriken gerilim saniyeler içinde boşalırken, yavaş kayma olaylarında gerilim daha küçük hareketlerle ve uzun zaman dilimlerine yayılarak azalıyor.

CASCADIA’DA TEKRARLAYAN KAYMALAR

Ekip, incelemesini Juan de Fuca levhasının Kuzey Amerika levhasının altına daldığı Cascadia Subdüksiyon Bölgesi’nde yoğunlaştırdı. Bu bölgede aynı fay segmenti, bir kaymadan yalnızca saatler ya da günler sonra tekrar hareket edebiliyor. Bu durum, fayın çok hızlı şekilde yeniden güç kazandığını ve gerilimin kısa sürede geri döndüğünü gösteriyor. Thomas, Güneş ve Ay’ın yarattığı gelgit kuvvetlerinin bile gerilimin ne kadar hızlı yeniden oluştuğunu ortaya koyduğunu vurguladı.

LABORATUVARDA ‘HIZLI KAYNAŞMA’ GÖZLENDİ

Çalışmanın ortak yazarı jeokimyacı Prof. James Watkins, laboratuvar ortamında derin fay koşullarını taklit eden yüksek basınçlı deneyler gerçekleştirdi. Araştırmacılar, kuvars tozunu 1 gigapascal basınç ve 500°C sıcaklık altında sıkıştırdıkları deneylerde, mineral tanelerinin birbirine yeniden kaynaştığını keşfetti. Watkins, “Yavaş kayma olayının ardından ne olduğunu simüle ediyoruz. Isıtıyoruz ve inceliyoruz,” dedi. Thomas ise bu hızlı güç kazanımını “Hızlı kuruyan fay yapıştırıcısı gibi” sözleriyle tanımladı.

Fayların bu şekilde hızla güç kazanabilme özelliği, “kohezyon” olarak adlandırılıyor. Bulgular, kohezyonun sadece derin faylarda değil, daha sığ sistemlerde ve büyük depremlerle ilişkili bölgelerde de önemli rol oynayabileceğini gösteriyor. Thomas, “Kohezyon çoğu modelde ihmal ediliyor. Ancak belirli koşullarda düşündüğümüzden çok daha önemli olabilir,” dedi.

Araştırmacılar, NSF’den aldıkları yeni fonla fay kohezyonu üzerine çalışmalarını genişletmeyi planlıyor. Watkins, “Bu çalışma, mikroskobik ölçekteki süreçlerle yüzlerce kilometrelik büyük bindirme depremleri arasında bağ kuruyor” ifadelerini kullandı.