Antalya'nın Akseki ilçesinde yaşayan arıcılar, firari arıların izini sürüp doğal ortamını keşfediyor. "Firari arılar" olarak adlandırdıkları yabanileşmiş kolonileri bulduklarında, bal dolu petekleri dikkatle toplayıp yeniden kovanlara yerleştiriyor. Doğal ortamda üreyen bu arıların balının daha aromatik ve güçlü olduğunu belirten üreticiler, Toroslardaki zengin bitki örtüsünün bu kalitede büyük payı olduğunu ifade ediyor. Vatandaşlar, firari arıların doğada kaybolmaması ve kolonilerin korunması için her yıl düzenli olarak bölgedeki doğal yuvaları kontrol ediyor.

OĞUL YAPAN ARILARI TAKİP EDİYORLAR
Eşi Mehmet Kara ile birlikte firari arıları takip eden Fatma Kara, nisan sonları ile mayıs aylarında kovanlardan oğul yapan arıların dağlara kaçmasıyla birlikte Toros Dağları'nın zirvelerinde günler süren arayışa çıktıklarını söyledi.
Bazen 3 günde, bazen 15-20 güne kadar süren bu arayışın sonunda ağaç kovuklarında firari oğul arıları bulduklarını söyleyen Kara "Ancak bulduğumuz arıların o mevsimde bal hasadı yapmıyoruz. Ağustos'un 15'inden sonra bu balı kesiyoruz. Bu ballar şifadır. Bal hasatına sıcak günlerde gidiyoruz. Balı aldıktan sonra kovanlara katarak diğer arılarımızın kovanlarına koyuyoruz" dedi.

'BİZİM İÇİN ZEVKLİ BİR İŞ'
Toros Dağlarında oğul yapıp kovanlarından firar ederek ağaç kovuklarında yapmış oldukları balların doğal yöntemlerle ürettikleri balın değerine dikkat çeken Kara "Eşim bu yıl işten ayrıldı. İkimiz birlikte hem arkadaş, hem eş olarak Torosların zorlu coğrafyasında arı peşine düşüyoruz. Zor şartlarda da olsa bu iş bizim içi zevkli bir iş. Toros Dağlarında, sadece Akseki'de değil, Seydişehir'den Beyşehir'e, Konya'ya kadar gidiyoruz" diye konuşan Kara şöyle devam etti:
KİLOSU 5 BİN LİRA
Doğal ortamda, hiçbir insan müdahalesi olmadan üretilen bu balın kilosu 5 bin liraya kadar alıcı bulunuyor. Bu bal dağlarda bin bir çeşit çiçekten, ağaçların arasından toplanıyor. Tamamen doğal, insan eli değmemiş bir bal. Müşterisi de çok. İsteyen soran eksik olmuyor. Torosların balı şifadır, şifa kaynağıdır" şeklinde konuştu.

'DOĞAYLA BAŞ BAŞA KALIYORUM'
30 yılı aşkındır arıcılık yapan Mehmet Kara, kendisinin de 40 civarında arı kovanının bulunduğunu ve arıcılık mesleği ile uğraştığını söyledi. Kaçan oğul arıları nisan ayında dağlarda aramaya başladığını söyleyen Kara "Subaşlarında, çeşmelerde, derelerde arıları takip ederek günlerce arıyorum. Yeri geldiğinde Toros Dağlarının zirvelerinde, ağaç diplerinde geceleri yatıyorum. Bu meslekten zevk duyuyorum" dedi.
Dağlarda arı kovanlarını ararken birçok kez doğayla baş başa kaldığını ve tehlikelerden korkmadığını belirten Kara "Kaçan arıları bulmak için defalarca dağda yatıyorum. 'Ayılar gelir, kurtlar gelir' diyorlar. Gelsin diyorum, bana bir şey yapmazlar. Ben onların arkadaşıyım" diye konuştu.
'DOĞAL BAL'
Eşi ile birlikte günlerce arıların izini sürdüğünü anlatan Kara "Bunları günlerce arıyorum. Bulduğum doğal kovanları sadece Ağustos ayından sonra hasat ediyoruz. Bulduğum arıların kimisinde bal çıkıyor, kimisinde çıkmıyor. Bu dağların verdiği Cenab-ı Allah'ın verdiği doğal baldır. Ağustos'un 15'inden sonra keseriz biz bunu. Havalar iyi giderse kasım ortasına kadar devam eder" dedi.