Yapılan araştırmalara göre ultraviyole (UV) ışınlar cilt yaşlanmasını hızlandırıyor ve DNA’ya zarar vererek cilt kanserine yol açabiliyor. Dünya genelinde cilt kanseri oranları artmaya devam ediyor.

Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, güneş ışığının sadece D vitamini üretimi için değil, kalp-damar hastalıkları, kanser ve otoimmün rahatsızlıklar gibi alanlarda da fayda sağlayabileceğini ortaya koyuyor.

İngiltere’de 360 bin kişiyi kapsayan bir araştırmada, daha fazla UV ışınına maruz kalanların ölüm riskinin yüzde 12-15 daha düşük olduğu saptandı.

Karolinska Enstitüsü’nden epidemiyolog Pelle Lindqvist’in 30 bin İsveçli kadınla yaptığı 20 yıllık araştırmada da benzer sonuçlar görüldü. Güneşe en çok maruz kalanların ölüm riski, en az maruz kalanlara göre yarı yarıya daha düşük çıktı.

EVRİMSEL İZLER

Uzmanlara göre güneş ışığının insan sağlığı üzerindeki etkileri evrimsel süreçte de kendini gösteriyor. Afrika’da yüksek melanin korumasıyla yaşayan atalarımız, kuzeye göç ettiklerinde daha açık tene sahip olarak UV ışınlarından daha fazla yararlanacak şekilde evrimleşti.

Güneş ışınları D vitamini üretimi için gerekli olsa da, yapılan araştırmalar sadece D vitamini takviyesiyle aynı faydaların elde edilemediğini gösteriyor. Bu nedenle bilim insanları, güneşin vücutta başka biyolojik mekanizmaları da tetiklediğini düşünüyor.

KAN BASINCINA ETKİSİ

Almanya’da yapılan bir çalışma, UV ışınlarının ciltte nitrik oksit üretimini artırarak kan basıncını hızlı bir şekilde düşürdüğünü ortaya koydu. Bu durum, ekvatora uzak bölgelerde daha yüksek tansiyon ve kalp hastalıklarının neden görüldüğüne ışık tutuyor.

Güneş ışığının bağışıklık sistemi üzerinde de etkileri bulunuyor. Özellikle multiple skleroz (MS) gibi otoimmün hastalıklarda fayda sağladığına dair bulgular mevcut. Ayrıca kanserin yayılmasını azaltabilecek mekanizmalar da araştırılıyor.

Avustralya gibi cilt kanseri oranlarının yüksek olduğu ülkeler bile son dönemde resmi sağlık tavsiyelerini güncelleyerek güneşin faydalarına daha fazla dikkat çekmeye başladı. Bilim insanları, farklı ten renklerine sahip kişilerin farklı riskler taşıdığını da vurguluyor.

Her ne kadar araştırmalar umut verici olsa da, uzmanların bir kısmı kanıtların henüz kesinleşmediğini belirtiyor. İngiltere’de sağlık otoriteleri, mevcut verilerin resmi kılavuzları değiştirmek için yeterli olmadığı görüşünde.