Yeni yayımlanan bir araştırmaya göre, Orta Çağ’da Avrupa nüfusunun büyük bölümünü yok eden Kara Veba salgını, hastalık ortaya çıkmadan birkaç yıl önce gerçekleşen büyük volkanik patlamalarla ilişkili olabilir.
Bilim insanları, tek bir büyük volkanik patlama ya da birkaç daha küçük patlamanın sonucunda 1340’ların ortasında görülen olağan dışı soğuk yaz dönemlerinin, Akdeniz’de şiddetli kıtlığa yol açtığını ortaya koydu.
Araştırmacılar, kıtlık ve iklim bozulmalarının, veba taşıyan pirelerin Akdeniz limanlarına ulaşmasına zemin hazırladığını belirtti. Kara Veba daha sonra Avrupa nüfusunun yüzde 60’ına kadarının ölümüne neden oldu.
Cambridge Üniversitesi Coğrafya Bölümü’nden Prof. Ulf Büntgen, “Kara Veba’nın ortaya çıkışı ve yayılmasının arkasındaki itici güçlerin ne olduğunu, bu sürecin ne kadar sıra dışı olduğunu anlamak istiyordum” dedi.
Ağaç halkaları ve eski volkanik patlamaların kimyasal izlerini taşıyan buz tabakaları üzerinde yapılan analizler, bu dönemde olağan dışı bir soğuma yaşandığını ortaya çıkarıyor. Büntgen, volkanların atmosfere yüksek miktarda kükürt salarak sonrasında soğuk yazlara neden olabildiğini belirtti.
Almanya’daki Doğu Avrupa Tarih ve Kültür Enstitüsü’nden iklim tarihçisi Dr. Martin Bauch, bu iklim verilerini tarihsel kayıtlarla birleştirdi. Soğuk ve yağışlı koşulların Akdeniz genelinde büyük bir kıtlığa yol açtığını, İtalya'nın güçlü şehir devletleri Venedik, Cenova ve Pisa’nın kıtlığı önlemek için devreye soktukları tahıl tedarik ağlarının ise istemeden çok daha büyük bir felakete neden olduğunu ortaya koydu.
Araştırmaya göre, veba bakterisi ile enfekte pireler, bu tahıl gemileriyle Akdeniz limanlarına ulaştı. Ardından farelere, kedilere ve insanlara geçerek Avrupa’da hızla yayıldı.
Bilim insanları, volkanik patlamaların tetiklediği bu olay zincirinin, Kara Veba’nın Avrupa’ya taşınmasında kilit rol oynadığını vurguluyor.
Prof. Büntgen, araştırmanın günümüz açısından da önemli mesajlar taşıdığını belirterek, “Kara Veba’ya yol açan koşullar ender olsa da, iklim değişikliğiyle birlikte hayvandan insana bulaşan hastalıkların ortaya çıkma ve küresel salgınlara dönüşme olasılığı artıyor. COVID-19 deneyimleri göz önüne alındığında bu risk daha da anlamlı hale geliyor” dedi.