Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından yaklaşık bir buçuk yıl önce restore edilerek hizmete açılan Kayna Sabun ve Pekmez Müzesi, sabun ve pekmez üretim süreçlerini ziyaretçilere tanıtırken aynı zamanda geri dönüşüm bilincini de sanatla buluşturuyor.

Müze bünyesinde oluşturulan porselen atölyesinde, belediye restoranlarında kazara kırılan tabaklar çöpe gitmek yerine yeniden değerlendiriliyor. Porselen atölyesi sorumlusu Behiye Güney, kırık tabakları özel yapıştırıcılarla birleştirip üzerlerine Gaziantep’in simgesi haline gelen yöresel lezzetlerin resimlerini çiziyor. Onarılan bu tabaklar, müze ziyaretçilerine hediye edilerek ikinci bir hayat kazanıyor.

Kırılan tabaklar sanat eserine dönüşüyor - Resim : 1

SIFIR ATIK BİLİNCİNE SANATSAL DOKUNUŞ

Müze sorumlusu Hazal Bostancıeri, projenin hem çevre bilincini hem de Gaziantep’in kültürel mirasını yaşatmayı amaçladığını belirterek şunları söyledi:

“Zeytin ve üzüm bizim için çok değerli ürünler. Çekirdeğinden yaprağına kadar her aşaması değerlendiriliyor. Bu anlayışı tabaklarımızda da sürdürüyoruz. Gastronomi tesislerinden gelen kırık tabakları onarıyor, üzerlerine kentin mutfak kültürünü yansıtan desenler işliyoruz. Böylece hem sıfır atık hikayesini tamamlıyor hem de ziyaretçilere farkındalık kazandırıyoruz.”

Kırılan tabaklar sanat eserine dönüşüyor - Resim : 2

GERİ DÖNÜŞÜM VE TURİZM EL ELE

Bostancıeri, müzeye getirilen tabakların önce durumlarına göre ayrıştırıldığını, uygun olanların onarıldıktan sonra dekoratif amaçla yeniden değerlendirildiğini vurguladı.

“Her şey değerlendirilebilir,” diyen Bostancıeri, “Tabak kırılmış olabilir ama yeniden bir sanat eserine dönüşebilir. Üzümün yaprağından çekirdeğine kadar nasıl her şeyi kullanıyorsak, tabakları da dönüştürerek kaynakların verimli kullanımını anlatıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Porselen atölyesi sorumlusu Güney ise, kırık ve çatlak tabakların her birini farklı tekniklerle onardıklarını belirterek, “Kentin gastronomi kültürüne ait motifleri işliyoruz. Zeytin, üzüm, baklava gibi lezzetleri sanata dönüştürüyoruz. Böylece hem turizme katkı sağlıyoruz hem de sürdürülebilirlik bilincini artırıyoruz.” dedi.