23 Mart'tan bu yana Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun fotoğraf, video ve sesini barındıran içeriklerin metro, metrobüs, otobüs ve vapurlarda kullanılmasına yasak getirilmesine tepkiler sürüyor.
CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Suat Özçağdaş, Ali Gökçek, İlhami Özcan Aygun, Ahmet Baran Yazgan ve Nimet Özdemir karara tepki amacıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne “İmamoğlu’na Özgürlük” pankartı astı.
Pankart, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Sosyalist Enternasyonal heyeti köprünün altından geçerken asıldı. Pankart asan milletvekillerine el sallayan Özel, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı attı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Sosyalist Enternasyonal heyeti, Boğaz Köprüsü’nün altından geçerken CHP milletvekilleri, Silivri’de tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun görsellerinin yasaklanmasına tepki olarak… pic.twitter.com/Nr1VWaLE2c
— Nefes Gazetesi (@nefesgazete) May 24, 2025
PANKART KALDIRILDI, SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Köprüye asılan pankart bir süre sonra Boğaziçi Köprüleri Koruma Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından kaldırıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu.

ÖZGÜR ÖZEL: DARBECİLERE CEVABIMIZ
Pankartın köprüye asılma fotoğraflarını sosyal medya hesabından paylaşan Özgür Özel, "Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu’nun afişlerini ve pankartlarını yasaklayan darbecilere cevabımızdır: Bu daha başlangıç mücadeleye devam!" ifadelerini kullandı. Özel, paylaşımında '#İmamoğluHeryerde' etiketine de yer verdi.
CHP Milletvekilleri, 15 Temmuz Köprüsü’ne “İmamoğlu’na Özgürlük” pankartı astı pic.twitter.com/SWeMCKTQhu
— Nefes Gazetesi (@nefesgazete) May 24, 2025
"ÖRGÜTÜMÜZ İMAMOĞLU'NUN RESİMLERİYLE İSTANBUL'UN DÖRT BİR YANINDA OLACAK"
Ayrıca, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik "Pazartesiden itibaren, örgütümüz metro, metrobüs duraklarında ve meydanlarda Ekrem İmamoğlu'nun resimleriyle İstanbul'un dört bir yanında olacak" açıklamasında bulundu.

Özgür Çelik, mesajında "Sosyal medya hesabını yasakladınız. Resimlerini, sesini yasakladınız. Afişlerini kaldırdınız. Billboardlara bile kayyum atadınız. Halkımızın gönlüne kazınanı, gözünden kaçıracağınızı mı sanıyorsunuz?" ifadelerini kullandı.

Öte yandan CHP İstanbul İl Gençlik Kolları üyeleri de CHP’nin ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nın yapıldığı binanın önündeki sokağa ellerinde “İmamoğlu’na özgürlük” yazılı pankartlarla sıralanmıştı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sosyalist Enternasyonel toplantısına katılan katılımcıları Boğaz turuna çıkardı.
— Nefes Gazetesi (@nefesgazete) May 24, 2025
Tekne 15 Temmuz Şehitler Köprüsü altından geçtiği esnada CHP'li vekiller Suat Özçağdaş, Ali Gökçek, Mahmut Tanal, Nimet Özdemir, İlhami Özcan Aygun ve Baran Yazgan,… pic.twitter.com/SXGPSnODrj
Pankartı asan CHP'li vekiller arasında yer alan Şanlıurfa Milletvekili avukat Mahmut Tanal o anları sosyal medya hesabından paylaştı.
CHP'DEN SORUŞTURMA TEPKİSİ
Pankartla ilgili soruşturma başlatılmasına tepki gösteren Mahmut Tanal, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
- "Bu yıl futbolda Galatasaray şampiyon oldu, köprülere bayraklarını astı, herkes gururla izledi.
- Aynı şekilde, 31 Mart seçimlerinde Türkiye’nin birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de halkın gönlünde şampiyon olduk.
- Tıpkı spor kulüplerinin başarılarını bayraklarla duyurması gibi, biz de Cumhurbaşkanı adayımızın posterlerini astık.
- Bu, halkın siyasal tercihine ve demokrasinin görünürlüğüne hizmet eden meşru bir faaliyettir.
- Anayasa’nın 67. ve 68. maddeleri açık: Siyasi faaliyette bulunmak, seçme ve seçilme hakkı her yurttaşın temel hakkıdır.
- Poster asmak suç değil; demokrasiye inancın ve halk iradesinin simgesidir! Suç olan, bu meşru faaliyeti yasaklamaya kalkmaktır."
"CHP'NİN YASALARA SAYGI DUYMAYAN TÜM KAMU GÖREVLİLERİNE CEVABI"
Eylemi gerçekleştiren vekiller adına CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, açıklamalarda bulundu. Özçağdaş şunları söyledi:
- "Bu Cumhuriyet Halk Partisi'nin başsavcıya ve onun gibi yasalara saygı duymayan tüm kamu görevlilerine cevabıdır. Bugün Tekirdağ Milletvekilimiz İlhami Özcan Aygun, İstanbul Milletvekillerimiz Nimet Özdemir, Ali Gökçek Şanlıurfa Milletvekilimiz Mahmut Tanal ve Edirne Milletvekilimiz Ahmet Baran Yazgan'la beraber köprüde Ekrem İmamoğlu'na özgürlük pankartını açtık. Buradan bizi izleyen halkımıza şunu hatırlatmak isteriz. Kanun önünde Ekrem İmamoğlu ve 86 milyon her yurttaşımız masumiyet karinesi çerçevesinde suçları Türk milleti adına hakimler karar verene kadar ispatlanana kadar masumdurlar.
- Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu'na bir tutuklama tedbiri uygulanması da yanlıştır. Geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yapmış olan Recep Tayyip Erdoğan yargılandığı süreç boyunca tutuklanmamıştı. Ekrem İmamoğlu'nu tutuklayarak bir tür ön cezalama süreci başlatılıyor. Ve bu yetmezmiş gibi Ekrem İmamoğlu'nun adını, sesini, resmini kamuoyundan kaçırmak ve yarışmaktan korktukları cumhurbaşkanı adayımızı bir tür kayıp figür haline dönüştürmek istiyorlar. Bu Anayasa'nın çiğnenmesidir. Yasaların çiğnenmesidir.
"CHP'NİN HİÇBİR ÜYESİ ASLA BU KANUN TANIMAZLIĞA BOYUN EĞMEYECEK"
- Ekrem İmamoğlu suçlu değil. Ama suçlu ise suçluluğu mahkeme kararı olana kadar bu karar verilene kadar her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı gibi propagandasını yapabilir, resmini asabilir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 15 buçuk milyon yurttaşımızın kendi oylarıyla, önerileriyle, imzalarıyla benim cumhurbaşkanı adayımsın dediği kişiyi kamuoyundan silmelerine, yok etmelerine izin vermeyeceğiz.
- Burada gördüğünüz altı milletvekili, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendisinin içinden gelmiş görevli milletvekilleridir. Bu bizim değil, Cumhuriyet Halk Partisi'nin sözüdür. Cumhuriyet Halk Partisi’nin nüfusu beş bin kişilik ilçelerinden de beş yüz bin kişilik ilçelerinden de her ilçedeki üyesi de ildeki üyesi de milletvekili de belediye başkanı da asla bu kanun tanımazlığa boyun eğmeyecek.
"İMAMOĞLU YANIMIZA, SANDIK ÖNÜMÜZE GELENE KADAR KURAL TANIMAZLIKLA MÜCADELE EDECEĞİZ"
- Türkiye'de hukuk yeniden tesis edilene kadar, Ekrem İmamoğlu yanımıza sandık önümüze gelene kadar bu kural tanımazlıkla mücadele edeceğiz. Çünkü bütün Türkiye biliyor ki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı bir hukukçu değildir. Artık siyasi bir figürdür. Bunu söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Siyasi bir figür olduğunu söylemiştir. Ve hukuk dünyasında hakimler ve savcılar örneğin bir partiden milletvekili adayı olduklarında tekrar geriye dönerek görev alamazlar.
- Dolayısıyla artık tarafsızlığını yitirmiş bir karşı kişiyle karşı karşıyayız. Yaptığı bütün eylemlerden de aslında bunun sonuçlarını görüyoruz. Ve son olarak şunu da söyleyeyim: Bu kadar dalga olması, birinci dalga, ikinci dalga, üç, dört, beş isterse üç yüz beş dalga yapsın. Sadece bizim bürokratlarımıza onların sevdiği insanlara zarar verebilir. Belediye başkanlarımıza zarar verebilir. Ama o bomboş dosyasını doldurma şansına sahip olmayacak. Dolayısıyla yaptığı her hukuksuz eylemde Cumhuriyet Halk Partililer, milletvekilleri, tüm üyeleriyle onun karşısında eylemlerinin karşısında olmaya devam edecekler.
"ONLARIN ARASINA KAÇMIŞ OLAN İKTİDAR APARATLARI VAR"
- Köprünün üzerine geldiğimizde herhangi bir güvenlik görevlisiyle karşılaşmadık. Orada uzun sürede bulunduk. Pankartımızı da açtık. Ekrem İmamoğlu'na özgürlük yazıyordu. Çünkü bugün dünyanın 89 ülkesinden Sosyalist Enternasyonal'e üye olan, dünyanın sosyal demokratlarının, sosyalistlerinin ilericilerinin toplandığı bir uluslararası etkinlik var burada. Arkamda da görüyorsunuz dolayısıyla İngilizce tercih edilmesinin nedeni de o oldu. Buradan mesajımızı vermiş olduk.
- Herhangi bir kolluk gücüyle karşılaşmadık. Olsaydı da onlar bizim polislerimiz. Onlarla da sohbet ederdik, konuşurduk. Tıpkı Saraçhane'de yaptığımız gibi. Tıpkı diğer eylemlerde olduğu gibi. Buradaki milletvekillerimizin her birisi zaten örgüt kökenli ciddi mücadeleler vermiş olan insanlar. Polis bizim polisimiz, savcı bizim savcımız. Hakim bizim hakimimiz. Onların arasına kaçmış olan iktidar aparatları var.
- Onların her birini tek tek ayıklanana kadar anayasal düzen tekrar tesis edilene kadar bunlarla mücadelemiz sürecek. Onlar iktidarın aparatı olarak devam ettikleri sürece bizim de onlarla mücadelemiz sürecek. Yoksa büyük bir polis teşkilatımız var. Kahraman polislerimiz, hakimlerimiz, savcı var. Onlar bizim başımızın tacı. Hiçbir sorunumuz yok. Ama bu kanunsuz emirlerle de mücadele etmeye devam edeceğiz."
“BAŞSAVCIYA KÖTÜ HABERİ VERMEK İSTERİM: EYLEMİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ YER KENDİSİNİN YETKİ ALANINDA DEĞİL”
Başlatılan soruşturmayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Suat Özçağdaş, şöyle konuştu:
- "İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı bir kere yetkisi olmadığı bir yerle ilgili olarak adli soruşturma açmış. Cumhuriyet Başsavcısı kendisini Türkiye’nin başsavcısı zannediyor. Yani Türkiye sınırları içerisindeki her ilde, her ilçede, her yerde soruşturma açabileceğini zannediyor. Bizim bu eylemi gerçekleştirdiğimiz yer kendisinin yetki alanında değil, öncelikle kendisine bu kötü haberi vermek isterim. 7
- İkincisi de neden soruşturma açmış? Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkemelerinde, herhangi bir suç isnadıyla hakkında karar verilmemiş olan, 15 buçuk milyon insanın Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na hangi yetkiyle onun görsellerini, ses kayıtlarını, televizyon görüntülerini yasaklama haddini kendisinde bulmuş? Cumhuriyet Başsavcısı suç işlemektedir. Tarih, suç işleyenlerin sonuçlarını Türkiye’de daha önce görmüştür. Cumhuriyet Başsavcıları çok kıymetlidir.
- Adlarının önünde ‘Cumhuriyet’ unvanı vardır. Ama bu Cumhuriyet’in Anayasa’sına, yasalarına uymakla mükelleftirler. Tıpkı ülkenin cumhurbaşkanları gibi, bakanları gibi, biz milletvekilleri gibi, belediye başkanları gibi ve hiçbir kamusal görevi olmayan sade yurttaşları gibi; hepimizi bağlayan ana sözleşme Anayasa ve o Anayasa çerçevesindeki yasalardır. Bugün itibarıyla kendisini yetki alanında olmayan bir yerde ve kendisinin yasaklamaya haddi ve yetkisi olmayan bir işle ilgili soruşturma açmış. Kendisine başarılar dilerim.”
"SUÇ OLAN CUMHURİYET BAŞSAVCISININ GÖREV VE YETKİ ALANINDA OLMAYAN HUSUSLARLA İLGİLİ"
Mahmut Tanal ise konunun hukuki boyutuna dair şu değerlendirmeyi yaptı:
- "Eğer bu soruşturmayı Ekrem İmamoğlu’nun pankartını astığımız için açmışsa bir sefer bizim Anayasamızın 67 ve 68’inci maddesi uyarınca açık ve net bir şekilde diyor ki ‘Siyasi partiler, siyasi faaliyette bulunma hakkı ve siyasi partilerin faaliyetlerini kamuoyuna duyurma hakkı vardır.’ Anayasamızın 67 ve 68’inci maddeleri uyarınca cumhurbaşkanı adayımızı kamuoyuna tanıtma ve bu siyasi faaliyetlerde bulunmak, biz Anayasamızın maddelerinin korunması altındayız.
- Aynı zamanda Siyasi Partiler Kanunu açısından da baktığımızda, kanunun 87’nci maddesi, propaganda yapma hakkı: ‘Siyasi partiler adaylarını tanıtmak, seçmenlerini bilgilendirmek amacıyla propaganda faaliyetlerinde bulunma hakkına sahiptir. Bu hak afiş, ilan, pankart gibi araçlarla özgürce kullanılabilir.’
- Biz, gerek Siyasi Partiler Kanunumuzun 87’nci maddesi gerek Anayasamızın bize tanımış olduğu 67 ve 68’inci maddeleri uyarınca cumhurbaşkanı adayımızı tanıtmak için Türkiye’nin her tarafına, kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı için ve masumiyet ilkeleri gereğince…
- Aynı zamanda pankart asma da Anayasamızın 28’inci maddesi güvencesi altında bir ifade özgürlüğü çerçevesinde bunu yayma hakkımızın olması nedeniyle biz onu astık. Bu suç değil. Aslında suç olan Cumhuriyet Başsavcısı’nın bu şekilde görev ve yetki alanında olmayan hususlarla ilgilidir.
“BİRAZ DAHA CEZA MUHAKEMESİ KANUNU OKUSUNLAR”
- Siyasi partilerin pankart asması, afiş asması bu ancak mahkeme kararıyla yasaklanabilir. Veyahut da diğer siyasi partilerden birisi, mülki idare amiri; İstanbul Valiliği’ne müracaat eder o ancak yapabilir. Yani siyasi partilerin afişlerini Cumhuriyet kurulduğu tarihten bugüne kadar Cumhuriyet Savcılıkları yasaklamadı. Seçim sürecinde Yüksek Seçim Kurulu (YSK) var, il seçim kurulu var, ilçe seçim kurulu var. Seçim takvimi dışında ise kaymakamlıklar ve valilikler yetkili.
- Yani onun için burada Sayın Başsavcıdan istirhamım şu: Ne olur biraz daha Ceza Muhakemesi Kanunu okusunlar, ne olur biraz daha Anayasa’yı okusunlar. Bizim ülkemizin hukuka, adalete, adil yargılamaya ihtiyacı var. Hukuku ne olur siyasete alet etmesinler. Çünkü bizim ülkenin adalete ihtiyacı var. Kendisinin siyasi düşüncesini bu şekilde bulunduğu makama, göreve yansıtmasın. Bu bağımsız, tarafsız Türk yargısına zarar verir. Sürekli Türk yargısı itibar kaybediyor. Neden kaybediyor? İstanbul’da Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu şekildeki keyfi ve hukuk dışı muamelelerinden kaynaklanıyor.
“NE OLUR HUKUK KALIPLARI İÇERİSİNDE HAREKET ETSİNLER”
- Milletvekili olduğumuzu bildiği halde... Ankara’da parlamenter suçlarla ilgili açık, net kanun var. Eğer suçsa; suç değil çünkü Anayasa’daki demokratik hakkımız kullandık. Bir an için milletvekilinin suç işlediği kabul edilse dahi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bağlı parlamenter suçlarla ilgili birim var. Orasının bunu araştırması gerekirken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı bu şekilde...
- Bakın, bu bir korkutma, sindirme politikası. ‘Bak ben milletvekiline dahi soruşturma açıyorum ey vatandaş. Ona göre ayağınızı denk alın’ şeklinde vatandaşa aslında subliminal yolla mesaj veriyor. Onun için benim kendisine önerim; ne olur, sizinle aynı fakültede okuduk, bilmiyorum nereden mezun, 40 yıllık bir avukatım, bu sebeple hukuk kalıpları içerisinde hareket etsinler. Hukukun dışına çıkmasınlar. Onlara rağmen biz bu ülkeye adaleti de getireceğiz, hukuk devletini de getireceğiz, demokrasiyi de getireceğiz, özgürlükleri de alabildiğine ülkemizin her tarafına yayacağız.” (ANKA)
Yavuz Ağıralioğlu: Seni bu dertten kurtaracağız sayın CumhurbaşkanıGündem
'İmamoğlu’na özgürlük' pankartları, Sosyalist Enternasyonal Toplantısı’nın yapıldığı sokaktaGündem