TARIK IŞIK / NEFES

"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Kurtulmuş başkanlığında toplandı.

TBMM Tören Salonu'nda gerçekleşen 12'nci toplantının açılışında konuşan Kurtulmuş, komisyonun bugüne kadar gerçekleşen toplantılarında 80 kişinin dinlendiğini, yaklaşık 50 saati aşkın bir çalışmanın ortaya konulduğunu ve yaklaşık 830 sayfa tutanak tutulduğunu belirterek, 11 toplantıda fevkalade verimli müzakereler yapıldığını kaydetti.

Dinlemelerin yavaş yavaş sonuna gelindiğini, diğer sivil toplum kuruluşlarını da dinledikten sonra ekim ayı içerisinde TBMM Genel Kuruluna iletilecek tekliflerin, gerek yasal düzenlemelerin gerek komisyonun çalışma raporunun hazırlığını yapacaklarını anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“PLANLADIĞIMIZDAN DAHA DİSİPLİNLİ VE VERİMLİ GEÇTİ”

- Bizim açımızdan planladığımız gibi, hatta planladığımızdan daha disiplinli ve verimli geçen bir süreç oldu. Burada herkes kendi fikirlerini dile getirdi, kimsenin fikirlerine, konuştuğuna müdahale etmedik, her birisi de kayda geçti. Ortak olarak söylenen hususlardan birisi 'Eğer bu komisyon çalışmalarını başarıyla tamamlarsa gerçekten tarihi bir fonksiyon icra etmiş olacak ve Türkiye siyaseti, Türkiye demokrasisi bakımından çok önemli bir eşik aşılmış olacak.'

- Ümit ederim ki en kısa süre içerisinde şimdiye kadar getirdiğimiz disiplin ve çalışma bütünlüğü içerisinde çalışmalarımızı tamamlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne millet adına yaptığımız bu vazifenin bir sonucu olan görüşlerimizi bir rapor olarak iletmek mümkün olur.

Kurtulmuşun ardından söz alan STK’ların temsilcileri ise özetle şunları söyledi:

“TOPLUMSAL BARIŞ BEKLENTİSİ YÜZDE 77”

SETA DIŞ POLİTİKA ARAŞTIRMALARI DİREKTÖRÜ MURAT YEŞİLTAŞ: Silah bırakanlar hangi şartlarda ceza alacak, kimler rehabilitasyon alacak açık çerçeveli olarak buradan çıkması sürecin hukuki olması anlamında önemli. Hepimiz biliyoruz ki silahların susması yani çatışmanın yokluğu sadece ilk adımlardan bir tanesi. Kalıcı barışın tesis edilmesi için daha kapsamlı ve dayanıklı bir mimarinin inşa edilmesi zorunlu gözükmektedir. İlk aşamada silahların ortadan kalkarak çatışmanın sona ermesi kritik ama bir o kadar da stratejik bir eşiğin, psikolojik bir eşiğin aşılması anlamına gelmektedir. Yaptığımız araştırmalara göre katılımcıların yüzde 62’si sürecin başarısız olması halinde Türkiye'de şiddet olaylarının yeniden artacağı düşüncesinde. Toplumsal barış beklentisi yüzde 77, güvenlik kaygılarının bitmesi beklentisi yüzde 76, terörün sona ermesi beklentisi de yüzde 75.

“İKNA EDİLMESİ GEREKEN TÜRKLER”

DİCLE TOPLUMSAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ’NDEN (DİTAM) MESUT AZİZOĞLU: Çözüm için ikna edilmesi gereken kesim Türkler, adalet duygusunun sağlanması gereken kesimin Kürtler. Zihniyet değişimi hukuksal değişimlerden çok daha zor olacak. Toplumun ikna edilmesi uzun zaman alacak, belki hiç ikna olmayacak kesimler olacak. Sorunun çözümsüzlüğünün yaratacağı maliyetlerin, risklerin topluma anlatılması gerekiyor.

DİTAM ADINA SÖZ ALAN İKİNCİ İSİM SEDAT YURTDAŞ: Turgut Özal’ın ölümü barış fırsatının kaybı oldu. Umut hakkı istisnasız herkes için uygulanmalı.

"ŞARA GİBİ ABDİ DE ANKARA’YA GELEBİLMELİ"

RAWEST ARAŞTIRMA DİREKTÖRÜ ROJ GİRASUN: Kürt sosyolojisi artık yerleşik, şehirli, daha eğitimli ve Türkiye ile daha entegre. Araştırmalarımızda bulduğumuz en güçlü ve ilginç veri şu: Kürtler hem Türkiyelileşiyor hem de Kürtlük bilinci artıyor. Bu ilk başta paradoks gibi görünse de aslında bu bir sentez. Yani Kürtler daha fazla kendilerini Türkiye’nin bir parçası olarak görüyorlar ama Kürt kimliği kültürü ve dili üzerinden Kürtlüğe de sahip çıkıyorlar. Araştırmalarımıza göre Kürtlerin 3’te ikisinin süreçten beklediği ilk adım Demirtaş’ın serbest bırakılmasıdır.

- Yaptığımız ölçümler ve kamuoyu araştırmalarına göre bu süreci Kürtler ve Türkler nezdinde toplumsallaştırabilecek en etkili aktör Demirtaş’iken onun hala içerde tutulması bir handikaptır. Eğer kardeşlik duygusu toplumsallaşır ve 86 milyonun ortak duygusu haline gelirse tıpkı Şara’nın Ankara’ya gelebilmesi gibi Mazlum Abdi’nin Ankara’ya gelebilmesinin zemini yaratılmalı ve Suriye’deki çözümün yolu bir kardeş başkentten Ankara’dan geçmelidir.

"KÜRTLER MİLLİ MAÇLARDA BÜYÜK ORANDA TÜRKİYE’Yİ TUTUYOR"

KÜRT ARAŞTIRMALARI MERKEZİ BAŞKANI REHA RUHAVİOĞLU: Kürtlerin 3'te 2'si Kürt kimliğini güçlü bir şekilde sahipleniyor. Ancak Kürt kimliği güçlenirken Türkiye'ye aidiyet zayıflamıyor. İki yıl arayla yaptığımız araştırmaya bakıyoruz. Aynı soruya, kendisini Türkiye'ye ait hissedenlerin oranı yüzde 52'den 65'e yükselmiş durumda. Örneğin Türkiye'nin milli maçlarında ‘kimi tutuyorsunuz’ diye sorduğunuzda rakip takımı tutanların oranı yüzde 10'un altındaydı, yüzde 10'u bulmuyor. Dolayısıyla toplumun büyük bir kesimi kültürel ve duygusal olarak Türkiye'nin bir parçası hissediyor. Kürtler Kürtlüklerinden vazgeçmeden Türkiye'nin bir parçası olabilirler. Bunun potansiyeli var. Türkiye'de güçlü bir Kürt kimliği oluşuyor. Bunun iyi anlaşılmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

- Bu süreç güçlü bir Kürtlüğün ve Türkiye'ye aidiyetin pekiştiği bir süreç olabilir. Bunun için de süreci güçlendirecek adımlara ihtiyaç var. Sayın Meclis Başkanı komisyondan bazı arkadaşlarla birlikte Diyarbakır Stadyumu’nda bir Amedspor maçını izlemeye gelebilir. Ama bunun yanında DEM Parti heyeti, belki Meclis Komisyonumuzla birlikte, Türkiye'yi milli takımının bir maçında milli takımı destekleyebilir, protokolde görünebilir. Türk toplumunun da böyle bir beklentisi olduğunu düşünüyorum.”

"SÜRECE DESTEK YÜZDE 60’IN ALTINA DÜŞMEDİ"

ANKARA ENSTİTÜSÜ BAŞKANI HATEM ETE: Süreçle ilgili destek son dönemde yüzde 60’ın altına düşmedi, bu destek partilerin oy oranını etkilemedi. Toplum bu meseleyi siyasetin uzunca bir süredir üzerine alması gereken geç kalınmış bir sosyal sorumluluk projesi olarak bakıyor. Bu mesele çözülmeli olarak bakıyor. Güven eksikliğinin en önemli panzehiri somut gelişmeler olacak. Somut gelişmeler olduğunda güven duygusu inşa edilecek.

“CHP’YE OPERASYONLAR GÜVENİ DÜŞÜRÜYOR”

SOSYOPOLİTİK SAHA ARAŞTIRMALARI MERKEZİ BAŞKANI YÜKSEL GENÇ: Barışa destek yüksek, sürece güven düşük. Bu asimetrik durumun aşıldığını söylemek güç. Kürtlerin beklentilerini infaz kanununda değişiklik, TMK’nin kaldırılması, hasta tutukluların bırakılması, umut hakkının tanınması, süreci yürütenlere yasal güvence sağlanması ve kayyım uygulamalarının sonlandırılması olarak sıralayabiliriz. Anadilini kimlik haklarına dönük önemli bir çerçeveleme aracı ve güvence olarak görüyorlar. Anadilde eğitimin süreçte olmazsa olmaz bir adım olduğunu düşünüyorlar. Sadece anadilinde eğitim değil anadili için yasal ve anayasal güvence beklentisi var. CHP’ye yönelik operasyonlar sürece olan güveni çok hızlı biçimde düşürüyor.

VAN NASIL CENEVRE OLUR?

TEPAV KURUCU DİREKTÖRÜ GÜVEN SAK: Bu süreçte turizme odaklanılabilir. Bundan sonra bugüne kadar orada atmadığımız adımları nasıl atabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor. Van’ı Nevşehir’e nasıl dönüştüreceğimizi düşünmemiz lazım, ‘Van nasıl Cenevre olur?’ diye sormamız lazım.

KURTULMUŞ’TAN CHP’Lİ ÜYELERE TEŞEKKÜR

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, toplantının sonunda yaptığı kısa konuşmada CHP’li komisyon üyelerine teşekkür etti. Kurtulmuş, “Bu komisyon kurulduğu günden itibaren içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun CHP‘li arkadaşlar en yüksek desteği verdiler. Bu çok kıymetli ve anlamlı” dedi.