TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, medya kuruluşlarının genel yayın yönetmenleriyle TBMM İstanbul Florya Atatürk Deniz Köşkü ve Sosyal Tesisleri'nde bir araya gelerek, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kurtulmuş’un ifadelerinden öne çıkanlar şu şekilde:
- (Komisyon) Perşembe günü İçişleri, Milli Savunma Bakanlarımız ve MİT Başkanımız hangi adımlar atıldığını anlatacak.
- (Komisyonun olası İmralı ziyareti) Sürecin tamamlanması bakımından böyle bir adım atılabilir. Kararı verecek Komisyonumuz. Karar alırsa ona göre hareket edilir.
- Milli güvenlikle ilgili kurumlarımızın tespiti yapmasından sonra TBMM'nin konunun gerektirdiği birtakım yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi mümkün.
- (PKK’nın silah bırakması) Milli Güvenlik Kurulunda konu ele alınır, eğer bu tespitleri yapar ve bunu ilan ederse burada çok önemli bir mesafe aşılmış olur.
- (Komisyon takvimi) Zihnimden geçen ekim sonu bitirmekti ama biraz gecikecek görünüyor. Kasım sonu gibi inşallah iş şekillenmiş olur.
AF GÜNDEMDE Mİ?
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun çalışmalarının ardından atılacak yasal ve anayasal adımlar ile "Terörsüz Türkiye" hedefine ilişkin affın gündemde olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
- "Komisyon adına bir şey söylemem, baştan beri buna çok dikkat ettim. Yani şahsi fikirlerim olabilir ama sonuçta komisyon, hele hele böyle bir konuda 5'te 3 çoğunlukla bir yönelim içerisinde olursa o da bizim için baş göz üstünedir. Buradaki durum şu. Zaten şu andaki mevcut yasal düzenlemeler içerisinde herhangi bir örgüt elemanının pişmanlık duyması çerçevesinde bundan nasıl yararlanacağı belli.
- Ama yeni bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bir örgüt diyor ki ben kendimi feshediyorum. Hakikaten feshetti mi, etmedi mi, onun için bunun tespit ve tescillinin devletin güvenlik birimleri tarafından yapılması ve bu kararın alınması lazım. O çerçevede yeni bir durum ortaya çıkabilir, yani münfesih bir örgütle ilgili bir çerçeve olabilir, birkaç konuyu, farklı konuları içeren yasal düzenlemeler olabilir. Ama bunun ne olacağı ne şekilde olması gerektiği konusunda sadece şahsi fikirlerimi söyleyebilirim, komisyonu asla yönlendirmek istemem."
“TÜRKİYE DIŞINDA HİÇBİRİ MEVZUBAHİS DEĞİL”
Bugüne kadar Meclis Başkanlığının internet sitesinden İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Rusça gibi dillerde yayınlar yapıldığını anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Birisi gelmiş ziyaret etmiş, 'jest olsun' diye Rusça bir şey koymuşuz, işte Arapça bir şey koymuşuz. Şimdi ondan rahatsızlık duymayanlar, kendi komşusunun, kendi hısımının, kendi mahallesinde yaşayan insanın ana dilinden rahatsızlık duyuyor, bizim bu zihniyeti bir tarafa koymamız lazım. İnsanların kendi kültürünü, kendi geleneklerini her platformda rahat bir şekilde kullanmaları ayrı bir şey… Ben yıllardır söylüyorum, ana dili ana sütü kadar helaldir ama ana dilini bahane ederek ayrılıkçılık yapmak da haramdır. Türkiye'de resmi dil Türkçedir, Türkçenin dışında hiçbiri resmi değil zaten mevzubahis olamaz. Ama insanlar kendi dillerini, kültürlerini geliştirsinler. Yani biz bunun üzerinden, ben hatırlıyorum İstanbul Manifaturacılar Çarşısında sizler de hatırlarsınız, İstanbul Manifaturacılar Çarşısının önünde ben polisle seyyar satıcılar arasında kovalamacaya çok şahit olmuş adamım, o zaman çocukluğumuzda, gençliğimizde. Rahmetli Özal geldi, yasak denilen o Kürtçe türküler vesaireler serbest bir şekilde ortaya çıktı, hiçbir şey olmadı."
Kurtulmuş, son 23 yılda gerçekleştirilenleri, TRT Kurdi'nin yayın yaptığını anımsatarak, "Ne oldu? Kıyamet kopmadı. Şimdi bu anlamda bizim bu ülkedeki vatandaşlarımızın psikolojik olarak, aidiyet duygusunu artıracak adımların atılmasında hiçbir beis yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yapısıyla ilgili, resmi diliyle ilgili, ilk dört maddeyle ilgili en ufak bir tartışma söz konusu değildir, olmamıştır ve bundan sonraki süreçlerde bu konu asla gündeme gelmeyecektir. Yani ne federasyon ne yeni bir resmi dil, vesaire böyle bir talebin mevzubahis olması bile düşünülemez."
Kurtulmuş, Türkiye'nin mevcut devlet yapısı içerisinde hak ve özgürlüğün genişletilmesinin her zaman konuşulan konulardan olduğuna işaret etti.
İLK ÇÖZÜM SÜRECİYLE KARŞILAŞTIRMA

Bir gazetecinin "Çözüm süreci dönemiyle bugünü hep karşılaştırıyorlar. Bu karşılaştırmayı siz doğru buluyor musunuz, bir benzerlik var mı? Orada neden biz neticeye ulaşamamıştık? Buradaki neticeye çok yakın olduğumuzu bir önceki döneme bakarak nasıl söyleyebiliriz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, süreçlerle ilgili farklılıklar olduğunu belirtti.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Her şeyden evvel üzülerek ifade ediyorum, o dönem içerisinde devlet adına bu süreci yürüten kurumların neredeyse tamamı FETÖ'cülerin yönetimindeydi, onların etkisi altındaydı. Habur'daki provokasyonun nasıl ve kimler tarafından yapıldığını gayet iyi biliyorsunuz. Oslo'daki müzakerenin daha mürekkebi kurumadan yine Milli İstihbaratın içerisindeki elemanlar tarafından servis edildiğini biliyorsunuz. İşte o anlaşmanın yapılmasından 2-3 gün sonra Fransa'da 3 PKK'lının infaz edildiğini, bunu infaz eden adamın da sonradan yakalanarak cezaevine konulduğunu ve cezaevinde öldürüldüğünü biliyorsunuz. Yani bir siyasi irade bunun olmasını istiyordu ama devletin içinde de yuvalanmış başkalarına ait bir siyasi irade bu işin olmamasını istiyordu."
ÖCALAN SLOGANLARINA TEPKİ: PROVOKASYON
Teröristbaşı Abdullah Öcalan'la ilgili TBMM'de sloganlar atılmasının, Diyarbakır'da yaşananların süreci sabote edip etmeyeceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Meclis'te söz konusu sloganların atılmasının, Diyarbakır'da ve başka yerlerde, milletin rahatsızlık duyduğu eylemlerin ortaya konulmasının provokasyon olduğunu vurguladı.
Kurtulmuş, "Başından beri biz bir şey söyledik, bu işin eğer bir altın oranı varsa Kürt'ün onurunu, Türk'ün gururunu koruyarak bu süreci tamamlamaktır." dedi.
Kürt halkıyla, Kürt'ün kimliğiyle hiçbir problemlerinin ve sıkıntılarının olmadığını ifade eden Kurtulmuş, herkesin eşit, özgür olduğunun altını çizdi.
Kurtulmuş, "Diyarbakır'da o rezalet ortaya çıkıyor. 3-5 tane adam orada ağza alınmayacak sözler söylüyor. İçişleri Bakanlığı da gereğini yerine getirdi. O sloganları atanların hepsi tutuklandı, elebaşları tutuklandı. Dolayısıyla bir taraftan bu tür şeylere, provokasyonlara karşı uyanık olacağız, bir taraftan da devlet olarak üzerimize düşen sorumlulukları yapacağız. Ancak o şekilde bu süreç ilerletilir." diye konuştu.
UMUT HAKKI
"Umut hakkına" ilişkin soruya karşılık Kurtulmuş, bu konunun Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun gündeminde bulunmadığını bildirdi.
PKK'nın silah bırakmasının denetimine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bunun kontrolü güvenlik birimleri tarafından zaten yapılıyor, sürdürülüyor. Sürekli raporlamalar ortaya konuluyor. Hem Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde hem Milli İstihbarat Teşkilatı bünyesinde, belli yerlerde jandarmanın kontrolünde bu raporlamalar yapılıyor. Sonuçta bu raporları ortaya koyduklarında, 'Evet, örgüt kendisini feshetmiştir' kanaati bu birimler tarafından ortaya çıkarsa bunun bir yerde tespit edilmesi lazım. Türkiye'de de devletin en üst güvenlik merci, Milli Güvenlik Kurulu'dur. Milli Güvenlik Kurulu'nda bu konu tartışılır ve Milli Güvenlik Kurulu, PKK’nın artık bir silahlı örgüt olmaktan çıktığı yönünde bir karar alırsa bu meselenin hukuki zeminini tahkim etmiş olur. Benim kanaatim de böyledir."