Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve partinin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart’ta tutuklanmasının ardından başlattığı “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerine devam ediyor.
İstanbul'un ilçelerinde yapılan mitinglerin onuncusunun adresi belediye başkanı tutuklanan ilçelerden Büyükçekmece oldu.
Başkan Hasan Akgün, beşinci dalga operasyonları kapsamında gözaltına alınmış daha sonra tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Akgün, görevden uzaklaştırılan 11 CHP’li başkan arasında yer alıyor.

Saat 20.30'da başlayan mitinge saatler öncesinden gelen kalabalık kitleler alanı doldurdu. Silivri'deki Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Büyükçekmece Başkanı Hasan Akgün ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun mesajları kalabalığa okundu.
EKREM İMAMOĞLU: YARGI ELİYLE PEHLİVANLIK TASLIYORLAR
Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik tarafından okunan mektubunda şu ifadelere yer verdi:
"Sevgili Büyükçekmeceliler, benim iyi kalpli, cesur komşularım; ülkemiz her yeni güne yeni bir hukuksuzlukla, yeni bir zulümle uyanıyor. Hukuka, demokrasiye, milli iradeye saldırıyorlar. Birliğimize, kardeşliğimize saldırıyorlar.
Ekonomik krizler karşısında aciz, afetler karşısında güçsüzler… Ülkenin sorunlarını çözecek kadroları, enerjileri, hevesleri kalmamış… Ülkemizin etrafını yangın yerine çeviren sömürgeci zalimler karşısında sesleri çıkmıyor. Bütün güçlerini, enerjilerini muhalefeti yok etmek için seferber etmiş durumdalar. Tek bir projeleri var: Koltuklarını korumak.

“MERTÇE YARIŞMAYA CESARETLERİ YOK"
Milletin önünde benimle mertçe yarışmaya cesaretleri olmadığı için, yargı eliyle pehlivanlık taslıyorlar. Bunlarınki yalancı pehlivanlık. Aslında, normal şartlarda seçim kazanamayacaklarını bilmenin korku ve telaşı içindeler.
Beni ve arkadaşlarımı içeri attılar ama korkuları geçmiyor. İddianamenin hazırlanıp, yargılamanın başlamasından bile korkuyorlar. Onun için yalanlarını, iftiralarını büyüttükçe büyütmeye, dava sürecini uzattıkça uzatmaya çalışıyorlar.
Bu amaçla attıkları her adım, onların acizliklerini daha fazla ortaya çıkarıyor. Büyükçekmece’nin 30 yıllık belediye başkanı, benim sevgili ağabeyim Hasan Akgün’ü suçlu ilan edebileceklerini, yalanlarla, iftiralarla vatandaşın ona sevgisini, saygısını azaltabileceklerini zannedecek kadar acizler. Ailelerimizi, avukatlarımızı baskı altına alarak sonuç alabileceklerini düşünecek kadar acizler.”

“BİR AVUÇ İNSAN KAYBEDECEK, 86 MİLYONUN KARDEŞLİĞİ KAZANACAK”
Bunlar; insanlık nedir, vicdan nedir, mertlik nedir unuttular. Bunlar; hukuk nedir, demokrasi nedir, milli irade nedir, unuttular. Ülkeyi kendi tapulu malları, devleti kendi aile şirketleri zannediyorlar. Milleti istedikleri gibi hizaya sokabileceklerini zannediyorlar.
Hiçbir güç, bu aziz milleti kendi adaletsizliğine, kendi zulmüne ortak edemedi, edemeyecek. Biz, tek bir kişiye yapılan adaletsizliğin, hepimize yönelik bir tehdit olduğunu çok iyi bilen, haksızlıklara gönülden isyan eden bir milletiz. Bizim için vatan, üzerinde özgürlük, adalet ve huzurun hâkim olması için uğruna can vermeye hazır olduğumuz toprak demektir.
Bizim için devlet, milletin adaleti sağlayan elidir. Devlet adaletini yitirirse, milletin kolu kanadı kırılır. Bizler; bu mücadeleyi adalete, yani vatanımıza, milletimize, devletimize sahip çıkmak için veriyoruz. Bizler; herkes için, her yerde adalet isteyenleriz.
Bir şahsın, bir grubun, bir partinin değil, milletin iktidarı için yola koyulduk ve mutlaka başaracağız. Bir avuç insan kaybedecek, 86 milyonun kardeşliği kazanacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı."

"SERT KAYAYA ÇARPTINIZ"
Ekrem İmamoğlu'nun mesajının okunmasının ardından kürsüye çıkan CHP lideri Özgür Özel, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün tutuklanmasına neden olan süreci anlattı ve 'sert kayaya çarptınız' dedi.
Özgür Özel'in konuşmasından satır başları:
"Bugün Marmara'nın incisi, güzel insanların, yürekli insanların, gönlünde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan insanların, Büyükçekmecelilerin konuğu olmaya, sizlerle selamlaşmaya, sizlerle birlikte sesimizi duyurmaya geldik. Hepiniz hoş geldiniz.

"MİTİNG DEĞİL EYLEM YAPIYORUZ"
Diyorlar ki yazın ortasında, yazın ortasında İstanbul'da miting mi olur? Büyükçekmece'de miting mi olur? Öğrenciler yokken, okullar kapalıyken, millet memleketteyken miting mi olur? Normalde miting olmaz ama miting yapmıyoruz ki, eylem yapıyoruz biz burada, eylem yapıyoruz.
Burada 19 Mart'tan sonra korkuyu evde bırakanlar, 19 Mart darbesine karşı direnenler, itiraz edenler, seçtikleri belediye başkanına sahip çıkanlar ve bu meydanda korkmayanlar, yılmayanlar, biz çökmeyenler var.
Bugün buraya Silivri'den geldim. Silivri'de Hasan Akgün Başkan'ımızı ziyaret ettim. Biraz önce onun adına kıymetli eşine, değerli torununa sarıldım, selamlar getirdim. Hasan Akgün burada, Büyükçekmece'de tam 7 kez seçime girdi, 7 kez seçildi.

Hasan Akgün ANAP'tan seçildi. Hasan Akgün Cumhuriyet Halk Partisi'nde Baykal aday gösterdi seçildi. Kemal Bey aday gösterdi seçildi. Biz aday gösterdik seçildi. 31 yıldır belediye başkanı olarak, 50 yıldır belediyeci olarak, çocuk yaşından beri buralara hizmet etti.
Bugün de konuştuk, gülüştük. Biz bu dönem Ekrem Başkan'la birlikte Hasan Abi dedik, 30 yıl yaptı. Değişim diyoruz. Bir genç arkadaşa görevi versin. Hasan Başkan'a bir görev tanımlayalım. Belediye başkanlarının abisi olarak, genel koordinatörü olarak, onlara katkı sağlasın, onlara tecrübelerini aktarsın.
Allah var, Hasan Başkan da olmaz demedi. Yani biz Hasan Başkan'dan vazgeçtik Büyükçekmece için. Hasan Başkan kendinden vazgeçti. 'Bunca yıl yaptım, nasıl derseniz öyle yapalım. Nerede derseniz partim için çalışırım' dedi.
Ama anketi bir yaptık ki, Hasan Başkan'dan kim vazgeçmedi? Siz vazgeçmediniz, Büyükçekmeceliler vazgeçmedi. Memnuniyet yüzde 65. Altı sefer seçilmiş, en az iki kişiden birinin oyunu almış. Kimi koyduysak ankete Büyükçekmeceliler Hasan Akgün dedi, başka bir şey demedi. Özal'ın adayı, Ecevit'in başkanı, Baykal'ın adayı, Kemal Bey'in adayı, bizim adayımız ama sizin göz bebeğiniz. Siz bırakmıyorsunuz.

"30 YIL BOYUNCA BİNLERCE MÜFETTİŞ DENETLEDİ"
Gece gündüz çalışan ve bir an durmayan başkan geçen sene Mart'ta 30 yılı tamamlayınca 'yeter' demiş. 30 yıl boyunca çoğu, tamamı neredeyse muhalefetteki hizmetlerinde Erdoğan İBB Başkanıyken, kendi grubunun başkanıyken başlayarak çalışmış, defalarca denetlenmiş. 30 yıl boyunca buraya binlerce müfettiş gelmiş, incelemiş, hiçbir kusur bulmamış. Şimdi bu sene, bir yıl içinde 7. döneminde güya gelmişler, Hasan Başkan'da kusur bulacaklar, kara çalacaklar.
Bakın, buldukları kusuru ben söyleyeyim, Türkiye duysun. Bu ilçenin tanınmış müteahhitlerinden bir tanesi inşaat yaparken yapması gereken fore kazıkları çakmamış. Vatandaşın biri de bunu CİMER'e şikayet etmiş. CİMER almış, buraya yollamış. Hasan Başkan gitmiş baktırmış, kazıkları çakmamış, inşaatı mühürlemiş. Müteahhit mahkemeye gitmiş, mahkeme Hasan Başkan'ı haklı görmüş. Bu süreçte ona buna iftira at kampanyasında bu müteahhiti götürmüşler, 'Hasan Başkan aleyhine rüşvet istedi, vermedim diye inşaatımı mühürledi' diyor.

"ŞİMDİ YAZ İDDİANAMEYİ DE GÖRELİM..."
Buradan, buradan savcıya, başsavcıya sesleniyorum. Dedim ya, sert kayaya çarptınız diye. Şimdi yaz iddianameyi, göreyim bakalım bu müteahhitin söylediğini. CİMER'e şikayet var, yollayan CİMER. Mühürlüyor, mahkemeye başvuruyor, Hasan Başkan'ı haklı gören mahkeme ama siz iftiracı üzerinden bunu getirip ifade verdirtiyorsunuz.
İkinci bir husus. Yine bir başka müteahhit. Bir başka müteahhit. Bir AVM var, emsal artışı istiyor. AVM olacak ama bu emsal artışından da müteahhit yararlanacak. Hasan Başkan diyor ki, 'Bunu veririm ama 45 derslikli kız meslek lisesi yaparsın'. Kabul ediyor, resmi protokol yapıyorlar. 45 derslikli kız meslek lisesi karşılığı AVM'ye emsal veriliyor. Savcı bunun adına rüşvet diyor.
"EĞER SUÇU BU İSE HELAL OLSUN HASAN BAŞKAN'A"
Ey savcı, eğer bu İstanbul'da ne AVM'ler diktiniz, ne gökdelenler diktiniz, Tayyip Erdoğan diyor ya, 'Bu şehre ihanet ettik. Ben dahil ihanet ettik'. Geldiklerinde 4 gökdelen vardı, şimdi 257 tane. O artışlardan, o artışlardan ayakkabı kutuları doldu, çikolata kutuları doldu, elbise askıları doldu, 'Babacığım, sıfırladım' dedi, o da oldu. Hasan Akgün cebine 1 lira koymamış, 45 derslikli kız meslek lisesi yaptırmış. Eğer suçu bu ise helal olsun Hasan Başkan'a.
O emsal artışlarıyla kimler neleri cebine koyuyor, dolarları nerelere istifliyor, neler yapıyor bütün İstanbul biliyor. En iyi de AK Partililer biliyor. 'Biz bu partiyi Erdemliler Hareketi diye kurduk. Sonra emsalciler hareketine döndü' diyorlar. Emsalciler, size söylüyorum. Bizde leke yok. Kirli ellerinizi çekin başkanımızın üzerinden.
Bir başka müteahhite şikayet yaptırmışlar, 'Bana kreş yaptırdı' Bir başkasına şikayet yaptırmışlar, 'Bana hasta bakım evi yaptırdı' Bunu şuradan söylüyorum, şuradan söylüyorum. Ankara Büyükşehir'de 97 yolsuzluk dosyasına savcıdan önce Süleyman Soylu el koydu. Birini bile açmıyorlar. Her birisi Melih Gökçek'in haksız emsal artışları karşısında aldıkları."
"SENİ YÜZDE 29 İLE ORADA OTURTMAM"
Artık bunun adını koyalım. Bugün çıkan anketlerde kararsızlar dağıtılmadan Adalet ve Kalkınma Partisi yüzde 30'un altında. Cumhuriyet Halk Partisi kararsızlar dağıtılmadan 4-4,5, dağıtılınca 6-7 puan ileride. Cumhuriyet Halk Partisi, çok partili dönemde 1977'deki 41,5'lik puana en yakın durumda. Yüzde 40'ın üzerinde. Şimdi, Erdoğan'a sesleniyorum. Benim adayım belli. Sandığı istiyoruz. Oyumuz belli. 2 Kasım Pazar günü çık karşımıza. Getir sandığı. Seni yüzde 29'la orada oturtmam. Yüzde 29'la orada oturamazsın. Milletten kaçamazsın. Cesaretin varsa, hodri meydan. Getir sandığı. Buradan Erdoğan'a bir kez daha sesleniyoruz. Milletten kaçamazsın, sandıktan kaçamazsın. Yüzde 29 oyla orada oturamazsın. Seni oturtmayız. 2 Kasım Pazar, adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Ekrem Başkan'ın afişleri yasak, sesi yasak, korkuyorlar ama ister afişi yasakla, ister sesini yasakla, ister zindanda tut, sandığı getir Ekrem Başkan'ın bir vesikalığına yenileceksin.
"BU MİLLETİN GERÇEK DOSTLARI BİZLERİZ"
"Bu şehre biz aday olarak Ekrem Başkan'ı gösterdik onlar Murat Kurum'u gösterdiler. O Murat Kurum geçtiğimiz günlerde çıkmış, deprem konutlarını teslim ediyor, hava yapıyor. İnsanda birazcık utanma olur, arlanma olur. Senin genel başkanın Erdoğan, depremden hemen sonra, seçime giderken oy isterken dedi ki '650 bin konut yapacağız, konutları bir yıl bitmeden teslim edeceğiz. Üstünden tam 2,5 yıl geçmiş. Bir yılda bütün konutları vereceğiz diyen, 2,5 yılda yüzde 38'ini vermiş. Bir de utanmadan böbürleniyorlar. Erdoğan oy almak için depremzedeyi kandırmıştır. Murat Kurum, konutların yüzde 38'ini yapmakla övünmektedir. Bu milletin düşmanı bu yalancı iktidardır, gerçek dostları bizleriz, burada olacağız.
"CHP'NİN ASGARİ ÜCRET TALEBİ 30 BİN 205 TL"
AK Parti iktidara ilk geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altındı, bugün 2 çeyrek altın. Geldiklerinde asgari ücret 7 çeyrek altın alırdı, bugün ancak 3 çeyrek altın alıyor. Bu son seçimden önce gerekirse asgari ücrete yılda 4 zam diyenler, seçimden sonra geçen sene bir kez bile asgari ücrete zam yapmadılar. 17 bin 2 lirada bir sene asgari ücretliyi beklettiler. Cumhuriyet Halk Partisi olarak asgari ücret ile ilgili beklentimiz, talebimiz 30 bin 205 TL'dir. Bu ara zammı bir büyük mücadele ile ya alacağız, ya bu milletin o zammı vermeyenleri yolladığını en kısa zamanda göreceğiz.
"ETKİN PİŞMANLIK FALAN BİLMEM"
Erdoğan bana diyor ki, 'Ekrem'i bırak, partinde otur. Gel, etkin pişmanlıktan yararlan'. Bir sözüm Tayyip Erdoğan'a. Ben etkin pişmanlık falan bilmem ama bu millet seni gördü, gerçek yüzünü gördü. Son pişmanlığın fayda etmeyecek, bu millet seni gönderecek. Kimin arkasında durduğunu bileceksin. Çok kudretli bir başsavcı vardı, Zekeriya Öz. Erdoğan ona kefildi. Onun yerine davanın savcısıydı, altına zırhlı araçlar çekerdi, özel konutlar verildi. O günlerde Özgür Özel yine Silivri'de Ergenekon'da, Balyoz'da, Askeri Casusluk'ta, cümle kumpasta vatanseverlere kefil oluyordu. Erdoğan, sen Zekeriya Öz'e kefildin, ben Mehmet Haberal'a, Mustafa Balbay'a, İlker Başbuğ'a, bu ülkenin namuslu, onurlu askerlerine, komutanlarına kefildim. Seninki, 15 Temmuz'da sıçan gibi kaçtı, benimkilerin alnı açık, başı dik dolaşıyorlar. Bugün de onurla, gururla Ekrem Başkan'a kefilim ben, senin kefil olduğunu da, göreceğiz. Eğer kefaletine güveniyorsan, iddialarına güveniyorsan, benim kadar cesaretin varsa, gel bu hafta Meclis'te iki maddelik kanun yapalım, isteyenin mahkemesini televizyondan yayınlayalım, millet iftiralarını da dinlesin, cevaplarını da dinlesin. Hodri meydan. TRT'de her gün namusumuza, haysiyetimize dil uzatanlara çağrı yapıyorum. Ey TRT, cesaretin varsa yayınla bakalım duruşmaları. İftirayı da görsün millet, gerçekleri de duysun.
"TRUMP'I DA KINIYORUM, ERDOĞAN'I DA KINIYORUM"
Bir yandan yukarıda Rusya-Ukrayna savaşı, aşağıda Filistinlilere soykırım yapan İsrail’in zulmü, istikrarsız Suriye ve en nihayetinde uluslararası hukuku hiçe sayarak, gelip İran’ı hiçbir Birleşmiş Milletler kararı olmadan bombalayıp giden Trump. O Trump bugün ‘İran’ı bombala’ diye şarkılar, klipler yapıp yayınlıyor. Bir yandan da Erdoğan Trump ile fotoğrafını yayınlayıp övünüyor, seviniyor. İran’ı vuran Trump’a, İsrail’i şımartan Trump’a bir kelime söylemeyen Erdoğan da ortadayken Trump’ı da kınıyorum, Erdoğan’ı da kınıyorum. Maalesef Türkiye son 23 yılda envanterine sadece 30 tane uçak ilave edebildi. Son 12 yıldır tek bir uçak yok. F35’in parasını verdik, programdan atıldık. S400 yüzünden bu başımıza geldi. Ama S400’ü aldık, kullanamıyoruz. Tepemizde füzeler uçuyor. Hangarda tutuyoruz. Böyle günde bile kuramıyoruz. F16’lara modernizasyona bile izin vermiyorlar. Yunanistan’da F35 var, İsrail’de F35 var. Durumumuz envanter olarak kötü. Eurofighter’in Türkiye’ye verilmesi lazım. Her gittiğim toplantıda hem bunu söylüyorum, hem Avrupa Birliği’ne tam üyelikle ilgili kararlılığımızı ifade ediyor, onların desteklerini imza altına alıyorum. Buradan bütün gençlere sesleniyorum: Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında hızla Avrupa Birliği’ne tam üye olacağız. Hem yasaksız Türkiye, hem vizesiz Avrupa’yı biz sağlayacağız. Söz veriyoruz gençlere.
"ATATÜRK'ÜN PARTİSİNİ İKTİDARA GÖTÜRÜYORUZ"
20 milyonuncu imzayı topladık, geri saymaya devam ediyoruz. Türkiye’deki en önemli sorun; sandık güvenliği. Büyükçekmece’den Türkiye’ye duyuruyorum. Tüm sandık görevlileri tamam. Biz hazırız, sandığı bekliyoruz. 180 binin üzerindeki sandık görevlimizle, 50 bin mahalle temsilcimizle birlikte... Tüm sandık görevlilerime sesleniyorum: Listeleri alın, yarından itibaren 300 kişilik sandığınıza santim santim çalışın. Bir hafta, 10 gün sonra gittiğim şehirde sandık görevlisinin koluna gireceğim, kapıları birlikte çalacağız. ‘Bu görevli sana geldi mi?’ diye bizzat soracağım. Sandığını tanıyanı, çalışanı, ismini öğreneni alnından öpeceğim. ‘Sen gerçek bir Cumhuriyet Halk Partilisin’ diyeceğim. Hep beraber el ele, omuz omuza, yılmadan ve durmadan Atatürk’ün partisini iktidara götürüyoruz. Yürüyelim arkadaşlar, haydi bakalım."