Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Morcos, Lübnan kabinesinin Hizbullah da dahil olmak üzere tüm silahlı grupların silahsızlandırılmasına yönelik ABD teklifini onayladığını açıkladı.

Lübnan kabinesi, ABD'nin İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarını durdurması ve Lübnan'ın güneyinde halen işgal altında tuttuğu beş noktadan askerlerini çekmesi karşılığında Hizbullah da dahil tüm silahlı grupların silahsızlandırılmasına yönelik teklifini ele aldı.

Kabinede Hizbullah ve Emel Hareketi'ni temsil eden 5 Şii bakan toplantıyı protesto amacıyla terk etti. Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Morcos, yaptığı açıklamada, ABD tarafından Lübnan'a sunulan teklifin ilk sayfasında yer alan tüm silahların devlet kontrolünde tutulması ve Hizbullah da dahil olmak üzere tüm silahlı grupların silahsızlandırılmasını içeren maddelerin onayladığını bildirdi.

KALICI SINIR BELİRLENECEK

Morcos, Lübnan kabinesinin kabul ettiği maddeler arasında İsrail'in Lübnan topraklarından çekilmesi ve kara, hava ve deniz ihlalleri de dahil olmak üzere tüm düşmanlıkların sona erdirilmesi ve İsrail ile Lübnan ve Suriye ile Lübnan arasında kalıcı bir sınırın belirlenmesinin yer aldığını belirtti.

Morcos, bu maddelerin uygulanmasının, anlaşmada adı geçen tüm ülkelerin belirtilen yükümlülükleri yerine getirmesine bağlı olduğunu vurguladı.

SİLAHSIZLANMA NASIL OLACAK?

Hizbullah'ın işbirliği yapmayı reddetmesi karşısında silahsızlanmanın nasıl gerçekleştirileceği ve bunun güç kullanılarak mı yapılacağı sorusuna cevap veren Morcos, bunun Lübnan ordusu tarafından ağustos ayı sonuna kadar sunulacak bir zaman çizelgesini de içerecek olan plan doğrultusunda uygulanacağını söyledi.

ONAYLANAN TEKLİF NELERİ İÇERİYOR?

ABD'nin teklifinin ilk aşaması, Lübnan hükümetinin 15 gün içinde bir kararname yayınlayarak Hizbullah'ın 31 Aralık tarihine kadar tamamen silahsızlandırılmasını taahhüt etmesini ve İsrail'in Lübnan'a yönelik tüm askeri operasyonlarını durdurmasını içeriyor.

Teklifin ikinci aşamasında, Lübnan hükümeti, 60 gün içinde silahsızlandırma planını uygulamaya, İsrail, ise Lübnan'ın güneyinde işgal ettiği 5 noktadan askerlerini geri çekmeye başlayacak. Aynı zamanda Uluslararası Kızıl Haç Komitesi ile koordinasyon halinde İsrail'in elindeki Lübnanlı mahkumlar serbest bırakılacak.

Teklifin üçüncü aşamasında, 90 gün içinde, İsrail, Lübnan'ın güneyinde işgal ettiği beş noktadan son ikisinden çekilecek ve Lübnan'daki enkazın kaldırılması ve yeniden inşaya hazırlık amacıyla altyapı çalışmalarının başlatılması için finansman sağlayacak.

Teklifin dördüncü aşamasında, 120 gün içinde, Hizbullah'ın füzeler ve insansız hava araçları da dahil olmak üzere kalan ağır silahlarının imha edilecek, ABD, Suudi Arabistan, Fransa, Katar ve diğer dost ülkeler, Lübnan ekonomisini ve yeniden inşasını desteklemek amacıyla bir ekonomik konferans düzenleyecek.

HİZBULLAH, "BIRAKMAYACAĞIZ" DEMİŞTİ

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 19 Haziran'da Beyrut yönetimine "ülkedeki tüm silahların yalnızca devletin denetiminde toplanmasını öncelikli hedef olarak belirleyen" ABD önerisini sunmuştu.

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, 29 Temmuz'da yaptığı açıklamada "devletin egemenliğini yalnızca kendi güçleriyle ülkenin tüm topraklarında tesis etme" konusunda görüşmeler gerçekleştirileceğini söylemişti.

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, 30 Temmuz'da yaptığı açıklamada, silah bırakmanın Lübnan'ın iç meselesi olduğunu belirterek, Hizbullah'ın İsrail için silah bırakmayacağını ifade etmişti.

ABD'DEN İLK YORUM: TARİHİ VE CESURCA

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Lübnan hükümetinin ülkedeki silahların devlet tekelinde toplanması yönündeki kararını "tarihi ve cesurca" olarak niteledi.

Barrack, X hesabından yaptığı açıklamada, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'ı Bakanlar Kurulu'nda alınan karar dolayısıyla tebrik etti.

Alınan kararın Kasım 2024'te İsrail'le yapılan Ateşkes Anlaşması’nı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararını, Taif Anlaşması’nı tam olarak uygulama yönünde tarihi, cesur ve doğru bir karar olduğunu belirtti.

Barrack, "Bu haftaki Bakanlar Kurulu kararları, nihayet Lübnan için 'Tek Millet, Tek Ordu' çözümünü hayata geçirmiştir. Lübnan halkının yanındayız." ifadelerini kullandı.

Yaptığı bir diğer X paylaşımında ise "Verilen sözler tutuldu." ifadesine yer veren Barrack, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Yönetimim, Lübnan'ın ekonomik kalkınma ve komşularıyla barış içinde bir gelecek kurmasına yardımcı olmaya hazır… Lübnan'da, Hizbullah teröristlerinin pençesinden kurtulmuş bir gelecek için yeni bir şans var." şeklindeki sözlerine işaret etti.

Barrack, ABD Dışişleri Bakanı Mark Rubio'nun da "Lübnan’daki hedeflerinin, Hizbullah’la mücadele edebilecek ve onu silahsızlandırabilecek güçlü bir Lübnan devleti oluşturmak" olduğu şeklindeki sözlerine atıfta bulundu.

WASHINGTON'TAN 'DERHAL HAREKETE GEÇME' ÇAĞRISI

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Tommy Pigott, Lübnan hükümetinin, ülkedeki tüm silahlı varlığın devlet tekeline alınması ve grupların elindeki silahların toplanmasına yönelik kararını memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi.

Bunun, "Lübnan'ın egemenliği için önemli bir adım" olduğunu söyleyen Pigott, Lübnan Silahlı Kuvvetlerine, hükümetin kararını tümüyle uygulamak için derhal harekete geçme çağrısı yaptı.

HİZBULLAH DESTEKÇİLERİ TEPKİLİ

Lübnan hükümetinin kararı sonrası Hizbullah yanlısı gruplar, başkent Beyrut'un Dahiye bölgesinde bir gösteri düzenledi.

Gösteride, hükümetin silahların toplanması kararına tepki gösterildi.

Hizbullah destekçileri, ülkenin doğusundaki Baalbek ile güneyindeki Nebatiye ve Sur kentlerinde de protestolar düzenledi.