HAŞİM KILIÇ / NEFES

Ankara’daki görevine geçen yıl ağustos ayında başlayan Almanya’nın Büyükelçisi Sibylle Katharina Sorg, aradan geçen bir yılda adeta Türk mutfağının lezzetine kapıldı. Ankara’nın yanı sıra görev için gittiği şehirlerde restoran keşfine çıkan Sorg’un favorisi ise mezeler.

Müdavimi olduğu bir restoranda NEFES’e özel açıklamalar yapan Büyükelçi Sorg, mutfağa girerek yaprak sarma, karidesli gözleme ve somon sarma yaptı. “En iyi balık Ankara’da yenir” tartışmasına farklı bir bakış açısı getiren Sorg “Mustafa Kemal Atatürk, başkent İstanbul’dan Ankara’ya taşınırken memurların İstanbul’daki balık alışkanlığını devam ettirebilmesi için Ankara’ya da aynı kalitede balık getirilmesini sağlamış. Bu yüzden Ankara’daki balık kalitesi bugün hala İstanbul’dakiyle aynı” dedi.

Mezeler Alman Büyükelçi'den - Resim : 1

"EKMEĞE-ETE DÜŞKÜNÜZ"

Türkiye’ye gelmeden önce Türk mutfağı hakkında pek çok olumlu şey duyduğunu belirten Sorg, gözlemlerini şu sözlerle aktardı:

- Buraya gelmeden önce Türk mutfağının harika olduğuna dair çok iyi bilgilendirilmiştim ve nereye gittiysem gerçekten çok güzel restoranlarla, harika tariflerle karşılaştım. Tabii ki meze, bunun önemli bir parçası ama benim son derece önemli bulduğum bir başka şey, her zaman yüksek kaliteli et bulunması.

- Harika ekmekleriniz var ve belki de Türk ve Alman mutfağı arasındaki benzerliklerden biri de bu. İki toplum da her ne kadar ekmekleri farklı olsa da ekmeğe düşkünüz. Ayrıca Türkler ve Almanlar da kaliteli ete düşkün. Bu bana güzel bir paralellik gibi geliyor.

“FAVORİM MEZELER VE EV YEMEKLERİ”

Tatlılara düşkün olmadığını ifade eden Sorg, tercihlerinin daha çok geleneksel tatlar olduğunu söyledi.

Alman Büyükelçi, “Bir seçim yapamıyorum, çünkü bu zor bir karar. Tatlılara pek düşkün değilim, o yüzden tatlılar favorim değil. Ama bence mezeler ve geleneksel restoranlarda büyük tencerelerde bulabileceğiniz ev yemekleri, kuzu, dana ve bol sebze, bu benim favorim. Bence mezeyi kaliteli kılan ve daha cazip hale getiren şey, onları karıştırmak. Tek başına bir ya da iki meze yeterli değil, hepsini birlikte yemeniz gerekiyor. Karıştırın demiyorum ama birlikte yenmeli, bence bu da tat duyusunu bambaşka bir boyuta taşıyor" diyor.

“YEMEK PİŞİRMEK BENİM İÇİN ÇOK RAHATLATICI”

Sorg, görev gereği sürekli davetlerde bulunduğunu ve bunun da merkezinde yemekler olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

- Herkesin kafasında diplomatlara dair bir imaj vardır ve mesleğimiz gereği yemek yemek çok sık rastlanan bir durumdur. Bu yüzden gün içinde sık sık ortaklarımızla, arkadaşlarımızla, iş dünyasından kişilerle yemek yemek zorunda kalıyorum. Dolayısıyla evde yemek yemeye ve evde yemek pişirmeye vakit bulduğum zamanlara çok değer veriyorum. Yemek pişirmek benim için çok rahatlatıcı. Benim hobilerimden biri.

Mezeler Alman Büyükelçi'den - Resim : 2

- Eğer mümkünse aile tarifleri yapıyorum ya da görev yaptığımız farklı ülkelerde tanıştığımız tarifleri harmanlıyorum. Bu bana hem çok keyif hem de huzur veriyor. Ve kek yapmak, Almanya’ya özgü bir alışkanlığım. Bunu çok sık yaparım. Bunu da hafta sonu izinli olduğumuzda ya da sürpriz şekilde boş bir akşamımız olduğunda sadece özel olarak yapıyoruz.

ALMAN MUTFAĞI

Alman mutfağının bölgelere göre çok farklılık gösterdiğini anlatan Sorg, dünyaca bilinen Alman lezzetlerini şöyle sıraladı:

- Her ülkede mutfağın geliştiğini düşünüyorum. Dolayısıyla Alman mutfağı hakkında genelleme yapmak çok kolay değil, çünkü her bölgede çok farklı. Hatta benim geldiğim yerde bile. Köyden köye bile ‘bizim ekmeğimiz sizinkinden farklı’, ‘bizim sosisimiz sizinkinden farklı’ denir. Genel olarak Alman mutfağı dendiğinde akla çok sayıda ekmek, çok et, çok sosis, bira, belki domuz incik gelir. Bunlar hala Almanya’ya gelen turistler için çok popüler.

“HANGİ DÖNERİN DAHA İYİ OLDUĞU TARTIŞMASI BİTMEZ”

Almanya’da dönerin başarısının olağanüstü olduğunu vurgulayan Sorg, 'hangi döner daha güzel' tartışmasına politik bir yanıtla dahil oldu:

- Ekmek ve et, Alman ve Türk mutfağı için karakteristik. Döner de bu ikisini mükemmel şekilde birleştiriyor. Dönerin Almanya’daki başarısı inanılmaz. İlk çıktığında anında hit oldu. Önce büyük şehirlerde yaygınlaştı. Sonra Currywurst’ün yerine geçti. Bugün Almanya’da fast food olarak döner, currywurst ya da hamburgerden daha çok tüketiliyor. Her küçük kasabada bile bir dönerci bulabilirsiniz. Bu kimsenin beklemediği bir gelişmeydi. Hala çok büyük bir başarı. Ama Almanya’daki döner, Türkiye’dekinden farklı. İki ülkede de çok popüler. Hangisinin daha iyi olduğu tartışması ise bitmez. Bu da aslında güzel, çünkü üzerine saatlerce konuşabilirsiniz. Ben diplomatım, hangisinin daha iyi olduğunu söylemem. Ama her ülkede harika dönerler bulabilirsiniz.

Mezeler Alman Büyükelçi'den - Resim : 3

“ANKARA’NIN TANITIM EKSİKLİĞİ VAR”

Ankara’daki yaşamından memnun olduğunu söyleyen Büyükelçi, başkentin tanıtım eksikliğine dikkati çekti. Sorg, “Ben Ankara’da yaşamayı çok rahat buluyorum. Üniversiteler çok olduğu için şehir genç ve canlı. Güvenli bir şehir. Burada yaşamaktan çok mutluyum. Büyükelçiliğimizin bahçesi de çok güzel bir ortam sağlıyor. Tek eleştirim şehrin tanıtımıyla ilgili. Ankara’ya gelmeden önce şehirle ilgili bir seyahat rehberi almak istedik ama Almanca ya da İngilizce düzgün bir rehber bulamadık. Şehrin tarihi, Augustus Tapınağı, Ulus, Kale… Hepsi gizli kalmış durumda. Bence iyi bir rehber şart, çünkü Ankara’nın daha çok ziyaretçiye ihtiyacı var.”

"ATATÜRK’ÜN VİZYONUYLA ANKARA’YA İYİ BALIK GELDİ"

Büyükelçi Sorg, “En iyi balık Ankara’da yenir” tartışmasına farklı bir bakış açısı getirerek şunları söyledi:

“Ankara’ya geldiğimde öğrendiğim ilk hikayelerden biri şuydu: Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, başkent İstanbul’dan Ankara’ya taşınırken memurların İstanbul’daki balık alışkanlığını devam ettirebilmesi için Ankara’ya da aynı kalitede balık getirilmesini sağlamış. Bu yüzden Ankara’daki balık kalitesi bugün hala İstanbul’dakiyle aynı. Bu çok bilgece bir karar. Çünkü başkenti taşırken en azından insanların alıştığı yiyeceği sağlamak gerekiyordu.”

“TÜRKÇENİN ZOR YANI CEVABI ANLAYAMAMAK”

Göreve gelmeden önce Türkçe dersleri aldığını belirten Sorg, dilin zorluklarını şöyle anlattı:

- Türkçe beklediğimden çok daha zor. Gelmeden ders almıştım, burada da devam ettim. Temel şeyleri öğrenebiliyorum ama düzgün konuşabilecek seviyeye gelemeyeceğim. Bu üzücü, çünkü daha iyi bilmek isterdim. Türkçenin en zor yanı, genelde cevabı anlayamamak. Diğer dillerde en azından söyleneni daha kolay anlardım. Ama Türkçede ekler kelimenin ortasında olabiliyor. Acemi biri için bu çok kafa karıştırıcı. Yine de vazgeçmeyeceğim. Konuşmalarımda, insanlarla tanışırken Türkçe bir şeyler söylemeye devam edeceğim. Ama dürüst olmak gerekirse, bu dili tam anlamıyla öğrenemeyeceğim.

“EN SEVDİĞİM KELİME KOLAY GELSİN”

Sorg, Türkçede en sevdiği kelimenin “kolay gelsin” olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“En sevdiğim kelime ‘kolay gelsin’. Çünkü bu iki kelime dünyaya bakış açınızı yansıtıyor. Almancada kimse aklına esip çalışan birine böyle bir şey demez. İroni gibi algılanır. Ama burada çok içten bir dilek. O yüzden çok seviyorum.”

“YEMEK ORTAK BİR TEMEL”

Büyükelçi Sorg, iki ülke halkını birbirine yaklaştıran en önemli kültürel unsurun yemek olduğunu vurguladı ve şu mesajı paylaştı:

- Bugün yemek üzerine konuştuk. Yemek, ortak bir zemini kutlamanın harika bir yolu. İyi yemekle bir araya gelmek kadar kolay bir şey yok. O yüzden Türk ve Alman yemeklerini birlikte tadın, her şey çok daha kolaylaşır.