CHP’nin Silivri'de tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim talebiyle düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 51’incisini Sinop İskele Meydanı'nda gerçekleştiriliyor.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 1

CHP Genel Başkanı Özgür "Türkiye’nin dört bir yanına, kutuplaşmaya değil kucaklaşmaya geliyoruz! Gelirde de, mahkemede de; milletin hakkı ve adaleti sağlanana dek meydanlardayız!" notuyla kitleri saat 19.00'da meydana çağırdı.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 2
Özgür Özel miting alanına deniz yoluyla geldi

Kalabalık kitleler erken saatlerde bayrak ve dövizlerle miting alanını doldurdu. CHP lideri Özgür Özel miting alanına tekne ile geldi. Özel'in alana gelişine irili ufaklı çok sayıda tekne eşlik etti.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 3

CHP Sinop İl Başkanı Aykut Cem Yalçınkaya Silivri'deki Marmara Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mesajını meydanı dolduran kalabalığa okudu.

İMAMOĞLU: TUTUKLANMAM İÇİN HİÇBİR HUKUKİ SEBEP YOK

“5 ayı aşkın bir süredir Silivri Zindanı’nda tutuluyorum. Benimle ilgili soruşturma, 2024 yılının Ekim ayında başlatılmış. Yaklaşık 11 ay geçti, hakkımda bir iddianame hazırlanamadı. Devletin bütün imkanları seferber edildi, ülkenin en yetkili şahsı ‘turp’ dedi, ‘ahtapot’ dedi ama hala ortada bir iddianame yok. Daha resmen neyle itham edildiğim bile belli olmadan, beni tutukladılar ve suçluymuşum gibi göstermeye çalışıyorlar. Tutuklanmam için hiçbir hukuki sebep yok.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 4

Neredeyse bir yıl olacak, bütün deliller çoktan toplandı. Tutuksuz yargılansam yapacağım tek bir şey var, vatandaşın bana verdiği görevin başına ve milletimin arasına dönmek. Yine de tutukluyum. Çünkü belediye başkanı olarak hizmet etmeme, cumhurbaşkanı adayı olarak milletimle buluşmama tahammülleri yok. Çünkü, ben görevimi yaptıkça, onların gerçek yüzü daha fazla ortaya çıkacak. Ben milletimle buluşup gerçekleri anlattıkça, onların kirli kumpasları tamamen boşa düşecek.

Haksız yere tutuklanmak, yargılanmadan cezalandırılmak demektir ve bu hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için kabul edilemez. Seçimle işbaşına gelmiş, milli iradenin temsilcisi niteliğindeki yöneticiler için ise bilhassa kabul edilemez. İşin içinde savcılık var, mahkeme var diye kimse aldanmasın. Benim ve tüm belediye başkanı arkadaşlarımızın tutuklu yargılanması, tamamen siyasi bir karardır.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 5

"MUHALEFETİN ELİNİ KOLUNU BAĞLAYARAK SEÇİM KAZANMANIN PEŞİNDELER"

Ortada hukuki bir mesele yok; ortada iktidardaki bir avuç insanın siyasi beka meselesi var. Muhalefetin elini kolunu bağlayarak seçim kazanmanın, koltuklarını korumanın peşindeler. Siyasi rakiplerini zindana atan, hukuk ve demokrasiyi rafa kaldıran iktidarların işbaşında olduğu ülkelere bir bakın. Her türlü hukuk dışı, gayrı meşru yöntemi kullanarak, zorbalıkla muhalefeti etkisizleştirmeye çalışıyorlar. Göstermelik seçimler yapılıyor ve birtakım zalimler, ömür boyu koltuktan kalkmıyor. Bütün o ülkelerde millet mutsuz, millet umutsuz.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 6

Türkiye’yi adaletten ve demokrasiden tamamen yoksun ülkelerden biri haline getirme hevesi duyanlar, sadece kendi çıkarlarını korumanın peşindeler. O bir avuç insana umut bağlayan vatandaşlarımız çok iyi bilsinler ki, adaletin ve demokrasinin olmadığı bir Türkiye’de refah olmaz, zenginlik olmaz. Öyle bir Türkiye’de bereket olmaz, huzur olmaz.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 7

Adalet, devletin varlık sebebi; demokrasi ise vatandaşın hürriyetlerinin güvencesidir. Onun için ben ısrarla, ‘herkes için her yerde, önce adalet, önce hürriyet’ diyorum. Devletimizin bekası, milletimizin bütünlüğü buna bağlıdır. Ben bu hassasiyet içinde, herkes için adalet ve hürriyet mücadelesi başarıya ulaşana kadar, her türlü zorluğa katlanarak, bir nefer olarak çalışacağıma bir kez daha söz veriyorum.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 8

"DEMOKRASİYİ, EKONOMİYİ, EĞİTİMİ, SAĞLIĞI HEP BİRLİKTE YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ"

Etrafımdaki bütün o duvarlar, demir kapılar, tel örgüler vız gelir tırıs gider. Heyecanım ve umudum yüksek. Çünkü milletime güveniyorum. Kararlılığım ve cesaretim tam. Çünkü sizlere güveniyorum. Hep birlikte başaracağız. Bu ülkeyi yeniden ayağa kaldıracağız. Bir avuç insanın yerle bir ettiği devlet yapısını, hukuk sistemini, demokrasiyi, ekonomiyi, eğitimi, sağlığı hep birlikte yeniden inşa edeceğiz.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 9

"BİR AVUÇ İNSAN KAYBEDECEK, 86 MİLYON KAZANACAK"

Her seçim öncesinde farklı ‘iç düşmanlar’ uydurarak, birlik ve kardeşliğimizi tehdit eden o kötülük dolu, kirli siyaset anlayışından bu ülkeyi kurtaracağız. Devleti bir avuç insanın tahakkümünden kurtarıp, milletin ortak çıkarlarının, güvenliğinin, geleceğinin bekçisi haline getireceğiz. Bir avuç insan kaybedecek, 86 milyon kazanacak. Geleceğimiz, birliğin ve kardeşliğin, adaletin ve hürriyetin, bolluğun ve refahın ışığıyla aydınlanacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı."

ÖZGÜR ÖZEL: EYY ERDOĞAN SANDIK GELECEK, SEN GİDECEKSİN HODRİ MEYDAN

Ekrem İmamoğlu'nun mesajının okunmasının ardından kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarı vardı.

Erdoğan'a sandık çağrısı yapan CHP lideri Özel "Yüzde 29 ile seni orada oturtmam Eyy Erdoğan sandık gelecek, sen gideceksin... Hodri meydan!" dedi.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 10

Yapılacak ilk seçimde de Ekrem İmamoğlu'nun cumhurbaşkanı seçileceğini ifade eden Özel, "Yapılacak ilk seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olacak. Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı olacak. Asgari ücretliye sahip çıkacak, emekliye sahip çıkacak, balıkçıya sahip çıkacak, çiftçiye sahip çıkacak, size sahip çıkacak"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mitingde yaptığı konuşmada, 31 Mart yerel seçimlerinde partisinin 47 yıl sonra Türkiye'nin birinci partisi olduğunu anımsattı.

Özel, mitinge gelişi sırasında kendisine eşlik eden balıkçıların sorunlarına sahip çıkan Sinop Milletvekili Barış Karadeniz'in Türkiye'deki tüm balıkçıların gönlünde taht kurduğunu belirterek, Karadeniz ile birlikte İstanbul Milletvekili Engin Altay ve Sinop İl Başkanı Aykut Cem Yalçınkaya'ya teşekkür etti.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 11

CHP Genel Başkanı Özel, "Partimiz birinci partiyse Aykut gibi il başkanları sayesindedir, bu örgüt sayesindedir. 81 il başkanımızla 973 ilçede ilçe başkanlarımızla 2 milyon üyemizle, oy veren gönlü CHP'de olan herkesle birlikte kol kolayız, omuz omuzayız. Hep birlikte 100 yıl sonra bir kez daha kurtuluşa yürüyoruz, demokrasiye yürüyoruz, iktidara yürüyoruz" ifadesini kullandı.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 12

Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz'ün 17 aydır belediye başkanlığı görevini yürüttüğünü anımsatan Özel, "45 kilometre asfalt, kolay değil, bu imkansızlıklar içerisinde. 5,5 kilometre atık su hattı. Sosyal tesisi 18 yıl sonra geri alıp, yenileyip, kendisi işletip sizlere kazandırdı. Beni birkaç ay sonra kent lokantası açmaya, halk ekmek, halk market açmaya davet ediyor. Hepinizi başkanınızla gurur duymaya davet ediyorum" diye konuştu.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 13

"O BİRİNE İNAT O SANTRALI YAPTIRMAYACAĞIZ"

Özgür Özel, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin en mutlu şehri diye bildiğimiz bu şehrin dünya kadar sorunu var. Kaçıp giden Japonlara rağmen halen daha nükleer santral gibi bir derdimiz var. Nükleer santralı Sinop'ta isteyen bir kişi yok. Türkiye'de de Sinop'a nükleer santral isteyen bir kişi var. O birine inat, o santralı yapmayacağız, yaptırmayacağız. Sinop'ta hastane var ama ekipman yok.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 14

Sinop'un çocukları hep Samsun Atakum doğumlu. Hastalar, Atakum yolunda, bazen ambulansta hayatını kaybediyor, dünya kadar hasta Samsun yollarında perişan oluyorlar. Sinop gibi bir kente bunu reva görenler, aldıkları oyu da hak etmiyorlar. Kendilerine oy veren Sinoplulara da büyük haksızlık yapıyorlar.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 15

2017 yılında sosyal ekonomik gelişmişlik endeksinde 52'nci sırada olan Sinop, 8 yıl sonra TÜİK'in verilerine göre Türkiye'de 81'inci sıraya, son sıraya gerilemiş. Bu şehir göç vermiş, bu şehir güç kaybetmiş, bu şehir rakamlara göre neredeyse sadece emeklilerden oluşan bir şehre, gençlerini kaybeden bir şehre dönüşmüş. Maalesef bu iktidar emeğe de emekçiye de, çiftçiye de balıkçıya da gencine de yaşlısına da umut vermeyen, her geçen gün bir önceki günü aratacak şekilde ülkeyi yöneten bir iktidar.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 16

"DÜNYANIN EN PAHALI İNTERNETİNİ DE ETİNİ DE TAYYIP ERDOĞAN SATIYOR"

Türkiye'de gündemde olan şey, dünyanın en pahalı ve yavaş internetini kullanmamız. Geçtiğimiz günlerde internet hızıyla ilgili bakanın paylaşımının altında Sinoplu genç bir kardeşim şöyle yazmış: 'Kapıyı annem çekince benim internet odadan çekmiyor.' Dünya kadar köyde internet yok, cep telefonu ağında sorunlar var. İl merkezinde internet iletişimi en kötü noktada.

Dünyanın en pahalı internetini de en pahalı etini de bu ülkede bize Recep Tayyip Erdoğan satıyor. O yüzden elektrik dağıtımı özelleştirilirken karşı çıktık. Şimdi en büyük sorunlar bu özel dağıtım şirketlerinden kaynaklanıyor. Sinop'un köylerinde halen daha su sorununun çözülmediği yerler var. Sinop bir turizm kenti. İnsanıyla, misafirperverliğiyle önü turizm anlamında en açık olması gereken kentken maalesef bu potansiyelden yararlanılamıyor.

"İKTİDARA GELDİĞİMİZDE DENİZCİLİK BAKANLIĞI KURACAĞIZ"

Bugün akşam saatler 24'ü gösterdiğinde bir kez daha Karadeniz'e açılacağız. 'Vira bismillah' diyerek balıkçılık sezonunu açacağız. Barış Karadeniz kardeşim Hopa'dan İskenderun'a balıkçı köylerini, balıkçı barınaklarını teker teker ziyaret ederek gezdi. Maalesef en büyük sorunun yaşandığı alanlardan birisi balıkçılık. Hele hele bu mazot fiyatlarıyla...

Millet sanıyor ki mazotu biz 55 TL'ye alıyoruz, tekneler 20 liraya alıyor. Tekneler 40, 41 TL'ye mazot alıyor. Ağ fiyatları sezon açılırken el yakıyor. Kurulan HES'ler dereleri kuruttu. Derelerdeki balıkçılık işi bitti. Ada mevkiinde sürekli füze denemeleri yapıyorlar, balıkları korkutuyorlar, yataklar bozuluyor, balıklar oralarda yuva yapmıyor.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 17

Geçen yıldan bu yana 183 Sinoplu balıkçı ortadan kaybolmuş, artık denize açılamıyor, ekmeğini çıkaramıyor. Barınaklar yetersiz, sorunlar çok. Fiyat politikası olmadığı için tüketiciye pahalı ama balıkçıyı da kurtarmayacak fiyatlar var. Arada balıkçıdan tezgaha gidene kadar fiyatlar inanılmaz katlanıyor. Navlun fiyatları yüksek, ihracatta zorlanıyor.

Fabrika atıkları yüzünden denizler kirleniyor. Reis ve tayfaların maalesef sosyal güvenceleri, emeklilikleri yok, günü kurtarmak için çalışıyorlar. Bunun için biz kapsamlı raporlar hazırladık. İktidara geldiğimizde açıklanan ilk Bakanlar Kurulu'nda Denizcilik Bakanlığı olacak, bu sorunların tamamı o bakanlık tarafından çözülecek.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 18

Bu beşli çetelerin, kırk haramilerin, yamyamların dadandığı illerden bir tanesi de Sinop. Cengiz'in bir bakır madeni açmak istediği Boyabat'ta 51 bin ağacın, 30 bin dekar çeltiğin madene kurban edileceğini duyduk. Sizler, mücadelede, direnmede, toprağınızı korumada bugüne kadar önemli başarılar elde ettiniz. Boyabat'taki Cengiz'in bakır madenine karşı mücadele edeceksiniz, biz sizin yanınızda olacağız, sonuna kadar size destek olacağız.

'Millet İradesine Sahip çıkıyor' Sinop'ta 51'inci buluşma - Resim : 19

"DÜNYANIN EN YÜKSEK İKİNCİ FAİZİ BİZDE"

Türkiye, temelde, demokraside, adalette, ekonomide çok büyük sorunlar yaşıyor. Öyle ki 38 OECD ülkesi arasında gıda enflasyonunda da birinciyiz, genel enflasyonda da birinciyiz. Dünyada, Afrika ülkeleri dahil, Güney Amerika dahil dünyadaki bütün gıda enflasyonunun ortalaması Türkiye'nin dörtte biri kadar. Avrupa'da enflasyon ortalaması yüzde 2, bizde yüzde 33. 27 Avrupa ülkesinde toplam 13 milyon işsiz var, bizde tek başımıza 13,5 milyon işsiz var.

Dünyanın en yüksek ikinci faizi bizde. Zimbabve dışında dünyadaki bütün ülkeler, savaşan ülkeler, işgal altındaki ülkeler, kıtlık çeken ülkeler var ama dünyada en yüksek ikinci faiz Türkiye'de. Tarım ülkesiyiz diye övünürken dünyanın en pahalı etini Türkiye tüketiyor. Dünyada kırmızı etin kilosunun ortalaması 275 TL. Türkiye'de 800 TL."

TÜRKIYE'Yİ NASIL AYAĞA KALDIRACAĞIZ? BUNU İLAN ETMEYE GELİYORUZ.

Özel konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Örgüt temsilcileri meclisimiz var, 600 kişiden oluşuyor. Geçen sene tüzüğe koyduk. İlk toplantısı Ankara'da bu haftanın içinde. Ayrıca Türkiye'den 250 genç; işsiziyle, ev genciyle, motokuryesiyle, üniversite öğrencisiyle, sanayide çalışanı ile balıkçı teknesinde çalışanı ile Türkiye'yi temsil eden 250 genç, 600 Cumhuriyet Halk Partisi yöneticisi, 550 konunun uzmanları; 250 genç ile Cumhuriyet Halk Partisi sorunları nasıl görüyor?

Hangi tespitleri yapıyor? Ama en önemlisi iktidarında bunları nasıl çözecek? Bir buçuk yıldır ummalı çalışmaların bütün raporları masalarda olacak. Her katta genel merkezimizde onlarca yuvarlak masa, her odada toplantı... Yedi günün sonunda artık ortaya hangi soruna hangi çözümü nasıl öneriyoruz? Hangi vadede çözeceğiz? Türkiye'yi nasıl yöneteceğiz? 100 yıl önce olduğu gibi Türkiye'yi nasıl ayağa kaldıracağız? Bunu ilan etmeye geliyoruz.

"TAYYİP BEY FAKİR SEVMEZ"

Şimdi buradan Sinoplulara sorayım: Sinoplular Tayyip Bey'i seviyor musunuz? O sizi seviyor mu? Niye sevmiyor? Sinopluların ekonomileri kötü ama kültürleri her zaman yüksek. Tayyip Bey fakir sevmez. Sinoplular fakir kaldı çünkü. Bakın bu hafta içerisinde Türk-İş 88 bin lira olarak ilan etti yoksulluk sınırını. Şaka yapmıyoruz. Bu rakamı CHP açıklamıyor.

Bu rakamı DİSK açıklamıyor. Bu rakamı Türk-İş açıklıyor. Her ay 88 bin liranın altındaysa maaşın yoksulsun. Milletin durumu kötü. Bu meydanda 88 bin liradan az kazananlar el kaldırsın. Millet yoksul. Ben, 'millet fakir, Tayyip Bey fakir sevmiyor' deyince diyor ki 'millete hakaret ediyor.' Ne hakareti? İktidara geldiğinde emekli 8 çeyrek altın alırken en düşük emekli maaşıyla bugün 2 çeyrek altın emekli maaşı verenlere, 7 çeyrek altın asgari ücretten asgari ücreti 3 çeyrek altına indirenlere, öğrenci bursunu bir buçuk çeyrek altından yarım çeyrek altına düşürenlere, bu ülkede 13,5 milyon insanı işsiz bırakanlara, gençleri eğitimde, istihdamda evde oturtanlara yazıklar olsun.

"TAYYİP BEY'İN KOLLADIĞI 37 TANE KODAMAN HİÇ VERGİ ÖDEMEDİ"

Sinop neden fakir? Manisa neden fakir? Iğdır neden fakir? Kırklareli neden fakir? Çünkü siyaset öncelik belirleme işidir. Bu meydanda vergisi kesinleşip de vergisi affedilen var mı? Herkes kazansın kazanmasın vergi ödüyor bu ülkede. Bu ülkede verginin yüzde 65'i dolaylı vergi.

Yani fabrikatör jipine mazot alırken de aynı vergiyi ödüyor, fabrikanın işçisi mobiletine mazot alırken, arabasına mazot alırken aynı vergiyi ödüyor. Emekli elektriğe ne vergi ödüyorsa Türkiye'nin en zengini de onu ödüyor ve yüzde 65 vergi böyle toplanıyor. Yani kazanandan değil harcayandan topluyorlar. Yüzde 23 de ele bile değmeden maaşlardan vergiyi kesiyorlar.

Geriye kalan yüzde 11 gerçekten kazananlardan alınıyor. Ama o vergilerin de geçen sene 700 milyar lirası, hani 40 haramiler diyoruz ya 42 tane bu hükümetten iş alan büyük şirketin 37 tanesi hiç vergi ödemedi. Bu meydanda hiç vergi ödemeyen kimse yok ama Tayyip Bey'in kolladığı 37 tane kodaman hiç vergi ödemedi.

"60 MİLYAR LİRA BU MEMLEKETTEKİ GARİBANIN SIRTINDAN KODAMANLARA AKTARILDI"

Kur korumalı mevduat. Bütün hafta bunu konuştuk. Güya bitti. Maliyeti 60 milyar dolar. 60 milyar doları sırf kur korumalı mevduat ile. 'Parası olan zengin, 'paran ile dolar alma gel TL'den faize koy dolar yükselmesin. Peki dolar artarsa ne olacak? Biz aramızda toplayacağız sana vereceğiz' dediler 60 milyar lirayı bu memleketteki garibanın sırtından kodamanlara, zenginlere para aktardılar.

Asgari ücreti '30 yapalım' dedim. Yapmadı. Aradaki 8 bin lirayı 'teşvik diye biz verelim' dedim. Vermedi. Ona lazım olan paranın tam 40 katını kur korumalı mevduata verdi. 'Emekliye bir asgari ücret verelim' dedim. Yani 16 bin lira değil 30 bin lira asgari ücret olsun.

Emekli de 30 alsın' dedik. Ona lazım paranın 50 katını kur korumalı mevduat'a verdi. Çiftçiye ödediği desteklerin toplamının 35 katını kur korumalı mevduata verdi. Onun için buradan şunu söylüyorum: Siyaset öncelik belirleme işidir. Tayyip Bey'in önceliği zengini zengin etmektir. Zengin ile iyi geçinmek, milleti süründürmektir.

"CUMHURİYET HALK PARTİLİ CUMHURBAŞKANI OLACAK; ONUN ADI EKREM İMAMOĞLU OLACAK"

Size söz veriyorum yapılacak ilk seçimlerden sonra Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olacak. Bir Cumhuriyet Halk Partili Cumhurbaşkanı olacak; onun adı Ekrem İmamoğlu olacak. Asgari ücretliye sahip çıkacak. Emekliye sahip çıkacak. Balıkçıya sahip çıkacak. Çiftçiye sahip çıkacak. Size sahip çıkacak.

"YÜZDE 29 İLE SENİ ORADA OTURTMAM"

Bu AK Parti'nin bir kara düzeni var. Bu kara düzen zengini zengin eden, yoksulu gitgide yoksullaştıran, muhtaçlaştıran Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ile övünemeyecek hale getiren, oy zamanı hatırlanan, sonra sırt çevrilen bir düzen var. 5 yılda bir oy almak için her şeyi yapan, 5 yıl milleti unutan bir düzen var. Ama karşımızda artık sizin karşınızda duramayan, sokağa çıkamayan, vatandaşın içine karışamayan, serin salonlarda kendi atadıklarına kendini alkışlatan ve bu milletten kaçan bir iktidar var. Son anketlerde 28,5 ile 29, oy oranıyla orada oturmaya çalışıyorlar. Buradan açıkça ifade ediyorum. Ey Erdoğan, 28.5'dan 29 Erdoğan. Yüzde 29 ile seni orada oturtmam. Buradan Sinop'tan seslenelim. Silivri'deki de duysun, Ankara'daki de duysun. Ey Erdoğan, ben milletim, milli iradeyim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Adayımı bırak, sandığı getir. Sandık gelecek, sen gideceksin. Hodri Meydan.

"BEŞ EMEKLİ İKRAMİYESİYLE BİR EV ALINABİLECEK"

AKP öncesi insanlar devlet memuru olunca hayatlarını kurtarmak, hele hele karı koca devlet memuru ise 5 yıl içerisinde bir ev almak, bir 5 yıl sonra bir araba almak, hiçbir şey olmasa tek devlet memuru emekli ikramiyesi ile araba almak... Emekli ikramiyesiyle bir ev alabiliyorlardı. Maalesef öyle bir noktaya geldik ki memuru geldikleri günden üçte bir noktasına sürükleyen, artık devlet memurunun geçinemediği, borcunu ödeyemediği, kredi kartlarını ödeyemediği bir noktaya geldik. Bu iktidar geldiğinde; devlet memuru emekli olduğunda 18 bin lira ikramiye alıyordu. İstanbul'da daire ortalama fiyatı 15 bin liraydı. Yani bir memur emekli olup İstanbul'da mütevazi bir daire alabiliyordu. Bugün aynı memura 975 bin lira ikramiye veriyorlar. O emsal ev 5 milyon lira İstanbul'da şimdi. Artık beş emekli birleşse, ancak beş emekli ikramiyesiyle bir ev alınabilecek. Yani bugün ev almanın, araba almanın eğer bir piyango isabet etmediyse, bir miras kalmadıysa çalışarak mümkün olmadığı bir döneme gelmiş durumdayız.

"HER TARAFTAN KAYIT PARASI İSYANLARI GELİYOR"

Okullar açıldı. Bu okullar açıldığında her taraftan kayıt parası isyanları geliyor. İnkar ediyorlardı. Gizleyemiyorlar. Okul müdürleri diyor ki, 'okulun temizliği lazım, para yok. Güvenlik lazım, para yok. Eleman lazım, para yok'. Mecburen velilerden para topluyorlar. Velinin zaten canına tak etmiş okula dönüş parası ya da okula başlama maliyeti; okul öncesi için 9 bin lira, ilkokul için 10 bin 500 lira, ortaokulda ve lisede 12 bin liraya kadar çıktı. Birde üstüne kayıt sırasında para isteniyor. İyi eğitim maalesef sadece zenginlerin ulaşabildiği bir noktaya geldi.

"TAYYİP BEY 'HAKLARI ÖDENMEZ' DİYORDU. HAKİKATEN HAKLARINI ÖDEMEDİ"

Değerli Sinoplular, pandemide hepimiz korktuk, evlere çekildik. Büyüklerimizi, ileri yaştakileri, sevdiklerimizin bir kısmını kaybettik. Türkiye'de 100 binin üzerinde kaybımız oldu pandemide. Hepsine Allah rahmet eylesin. O günlerde korkmayan bizi yaşatmak için kendi yaşamını hiçe sayan sağlık emekçileri vardı. Herkes onları övüyordu. Tayyip Bey 'Hakları ödenmez' diyordu. Hakikaten haklarını ödemedi. Biz bütün sağlık emekçilerine, hastanede çalışan işçisinden profesörüne, ATT'cisinden ambulans şoförüne kadar hepsine yürekten bir alkış alayım. Hemşireye, ebeye, hasta bakıcıya yürekten alkış alayım.

"BİR ELİMDE POLİS, BİR ELİMDE ÖĞRENCİ HALAY ÇEKMEYE GİDECEĞİM"

Maç olur, polis çalışır. Seçim olur, polis çalışır. Sokağa çıkmak yasak, polis çalışır. Sayım olur, polis çalışır. Olmadık emirler verirler, polis kötü olur. Ama hepsi bu memleketin evladı. Bir kuvvetli alkış da onlara alayım. Ve şunu söyleyeyim. Seçim akşamı hani geçen sefer şöyle bir şey oldu ya. Hayatımın en güzel anısı. Seçim günleri akşamüstü sandık görevlilerine, 'Gelen sonuçlara inanmayın. Moralinizi bozmayın. Sandıkları bırakmayın. Sakın ıslak imzaları almadan görev yerinizden ayrılmayın...' Bu sefer saat 16.30'da yazdırdım. 18.00'da attırdım.

'Birazdan Türkiye'nin dört bir yanından çok güzel haberler alacaksınız. Sakın sevinip de görev yerinizi bırakmayın. Son ıslak imzalı tutanağı almadan oradan ayrılmayın'. Hayatımda attığım en güzel mesaj. Gelecek seçim akşamı aynı mesajı alacaksınız. Gelecek seçim akşamı İstanbul'da Bozdoğan kemerinin önünde, Tayyip Bey'in haksızca üzerlerine saldırttığı İstanbul Üniversitesi öğrencileriyle, Türk polisiyle birlikte halay çekecek söz veriyorum. Seçimin ertesi günü akşam Bozdoğan'da bir elimde polis, bir elimde öğrenci halay çekmeye gideceğim. Söz veriyorum."

Özel, konuşmasına şöyle devam etti:

"Söz veriyoruz, ne atanmayan öğretmen bırakacağız, ne boynu bükük bir meslek grubu… Ne emeklilikte adalet isteyenler bekleyecek, ne de hangi meslekten olursa olsun işsiz gençlerimiz ülkeyi terk etmeye çalışacak. Bu ülkeyi yaşanacak, mutlu olunacak ve vatandaşlığından gurur duyulacak bir ülke haline getireceğiz. Bunu 100 yıl önce başardık, 100 yıl sonra bir kez daha başaracağız.

Buradan şöyle bir çağrıda bulunmak istiyorum: Yapmaz ama bilsin ki biz yapacağız! Biz iktidarda olduğumuzda, Eylül ayında belli bir gelir seviyesinin altındaki bütün ailelere asgari ücret, hatta en düşük devlet memuru maaşının altında geliri olan tüm ailelere öğrenci başına bugünün parasıyla 10 bin lira 'okula dönüş' ya da 'okula başlama' yardımı her sene ağustos sonunda yatıracağız. Söz veriyoruz.

Bütün okul müdürlerine, Milli Eğitim müdürlerine, kaymakamlara ve valilere sesleniyorum: Geçen sene birçok yerde yaptık, çok talep aldık ama baskılarla birçoğuna engel oldular. Sessiz sedasız, en yakınınızdaki CHP’li belediyeye ulaşın. Okulunuz için su arıtma cihazı, okulun temizliği, temizlik malzemesi… Bununla ilgili hafta sonu öğrenciler yokken dip bucak temizlik; hafta içi sabah erkenden hijyen çalışması… Korkmayın onlardan, çocukları düşünün. Cumhuriyet Halk Partisi göreve hazır, belediyelerimiz göreve hazır.

"TAYYİP ERDOĞAN CEBİNİZDEN NE ALDIYSA ONU GERİ GETİRMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR"

Biraz önce üniversite öğrencilerinden bahsettim. Üniversite öğrencileri bu iktidar gelmeden önce… Tayyip Bey 'Ben gelmeden 45 liracık KYK bursu veriliyordu, elhamdülillah onu biz 2000 lira yaptık, bu sene 3000 lira yaptık.' dedi. Tayyip Erdoğan 'İki kere iki dört eder' dese kontrol ederim, kesin bir yanlışlık vardır diye bakarım. Gittim baktım, doğru mu? O gelmeden önce burs 45 lira, doğru. Peki çeyrek altın kaç liraydı? 27 lira.

Yani rahmetli Ecevit’in ve ittifak ortağı Devlet Bahçeli’nin üçlü koalisyon döneminde verilen 45 liralık bursla bir buçuk çeyrek altın alınıyordu. Bugün çeyrek altın 7 bin lira; bir buçuk çeyrek altın 10 bin lira. 'Biz öğrenciye elhamdülillah 3 bin lira veriyoruz' diyor. Eskiden üç öğrenci birleşip bir ev tutabiliyordu o parayla.

Şimdi bu verilen parayla 10 öğrenci birleşseler, Afganistanlı mülteciler gibi bir evde zor kalacaklar. O yüzden şunu söylüyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinde, asgari ücrette, emekli maaşında, öğrenci bursunda, memur maaşında Tayyip Erdoğan cebinizden ne aldıysa onu geri getirmek boynumuzun borcudur.

"ORTADA HAKARET VAR, İFTİRA VAR AMA KANIT YOK"

Bütün hasta tutuklulara, gençlere, öğrencilere, siyasi tutsaklara, kader mahkumlarına en kısa sürede özgürlük diliyoruz. Maalesef 19 Mart’tan bugüne kadar Ekrem Başkan içeride, Rıza Başkanımız, Ahmet Özer Başkanımız çok daha uzun süredir; geçen sene 30 Ekim’den beri içerideler ve o günden bugüne hâlâ bir yargılama yok.

Bırakın yargılamayı, ortada bir iddianame bile yok. Ortada hakaret var, iftira var ama kanıt yok. Bu konuda sürekli haysiyet cellatlığı yapılıyor. Buradan açıkça söylüyoruz: Bir 'Ak Toroslar Çetesi' Çağlayan Adliyesi’nde adalete de ekonomiye de siyasete de zarar veriyor. Bu çete, kendilerinden olmayan şerefli yargı mensuplarına da zarar veriyor.

Zekeriya Öz gibi şımartılanlar, diğer savcılar mütevazı lojmanlarda otururken, 46 milyonluk yalıda oturuyorlar. Lüks araçlara biniyor, milleti eşiyle, çocuğuyla tehdit ediyorlar. Avukat tutmuşlar, içerdekilere yolluyorlar: 'Şuna şu iftirayı atarsan çıkarsın, yoksa içeride yatarsın' diyorlar. Kendilerine yanaşmayanın eşini, özel kalemini, çocuğunu, korumasını, akrabalarını içeri alıp 'Söyleyin iftira atsın, hepiniz çıkın' diye baskı yapıyorlar. Milletin şirketine el koyuyor, 'Geri almak istiyorsan iftira at' diyorlar.

Tam 165 gün önce bu operasyon başlatıldığında Tayyip Erdoğan çıktı ve dedi ki: 'Göreceksiniz, bir aya kalmaz birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Eşlerinin bile gözüne bakamayacaklar, perişan olacaklar, sokağa çıkamayacaklar.' O sözün üzerinden 165 gün geçti, Sinop’tayım, meydandayım, birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Türkiye’nin gözü önünde söylüyorum: Ekrem Başkan suçsuzdur, arkadaşlarımız suçsuzdur, onlar bizim onurumuzdur.

Bugün Sinop’ta, yazın ortasında, millet tatildeyken, hava sıcakken, günlerden pazar olmasına rağmen, burada dip dibe, kan ter içinde, 51’inci eylemi gerçekleştiriyoruz. Darbecilere, cuntacılara karşı direnenlere; masum arkadaşlarımızın arkasında duranlara, iradesine sahip çıkanlara, canım Sinoplulara selam olsun!

Buradan Tayyip Erdoğan’a meydan okuyorum: Bu meydanı gördün. Cesaretin varsa, yüzün varsa, Sinopluların gözüne bakabileceksen gel haftaya bu meydana, hodri meydan sana! Ama gelip de ne diyecek? Bu saatten sonra Tayyip Erdoğan Sinop’a gelirse, gelemez de, ama gelirse ve size hatırınızı sorarsa, 'Benden bir isteğin var mı?' derse, Diyojen gibi deyin ki 'Gölge etme, başka ihsan istemez.'

"ELLERİNDE İFTİRANAMELER VAR, BİRLEŞTİREMİYORLAR; BU YÜZDEN İDDİANAME YAZAMIYORLAR"

Erdoğan’ın artık bu millete vereceği bir şey kalmadı. Yoruldu, yaşlandı ama maalesef o koltuğu bırakmak istemiyor ve o koltuğa yapışmak için iftiraya, saldırıya başladı. Bunun için zaman zaman bana, 'Ekrem’i bırak, Ankara’ya gel, Ankara merkezli siyaset yap' diyor. Ey Erdoğan, Ankara’da da oluruz, Sinop’ta da oluruz! Biz bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Sen beş ayda dokuz dalga operasyon yaptın; dokuz değil doksan dokuz yapsan da biz elli değil, beş yüz elli miting yapacağız. Eylem yapacağız, sana boyun eğmeyeceğiz!

Buradan açıkça söylüyoruz: Ellerinde iftiranameler var, birleştiremiyorlar; bu yüzden iddianame yazamıyorlar. Beş ayın sonunda her şeyi birbirine karıştırmış, suça bulaşmış bir 'Ak Toroslar Çetesi' var. Yol yakınken dönülsün, bu çete dağıtılsın. Makul insanlara dosya verilsin. O zaman olacak olan şudur: Gerçekten savcılık yapacak birisi bu dosyaya baktığında 'Kovuşturmaya gerek yok' diyecek. Ama diyelim ki bu çete bir şekilde iddianameyi yazdı. Gerçekten doğru bir heyetin önüne gittiğinde o iddianame reddedilecek, bunlar kovulacak. Buradan size söz veriyorum: Bu çete iddianameyi yazdığında, Ekrem İmamoğlu değil, ona iftira atanları yargılayacağız.

Karşımızda bir korku ittifakı var. Umudu örgütleyemeyen, onun yerine korkuyu örgütleyen bir ittifak… Gözaltılarla, tutuklamalarla, sürgünlerle korku yayarak güçlü kalmaya çalışıyorlar. Ama onların karşısında Türkiye tarihinin en büyük ittifakı var: Türkiye İttifakı. Türkiye İttifakı; sosyal demokratlardan, muhafazakar demokratlardan, milliyetçi demokratlardan, Kürt demokratlardan, sosyalist demokratlardan, liberal demokratlardan oluşuyor. Türkiye İttifakı rengini ay yıldızlı al bayraktan alıyor. Bayrakla derdi olmayan, Atatürk’e dil uzatmayan, ülkesini seven herkes bizim ittifak ortağımızdır.

"BİZ ADALET VAAT EDİYORUZ, DEMOKRASİ VAAT EDİYORUZ, ZENGİNLİK VAAT EDİYORUZ"

Biz ülkemizi seviyoruz. Biz bu ülkeyi kuranların cesaretiyle yeniden kurtarmanın, onların inancı ve gayretiyle yeniden güçlendirmenin peşindeyiz. Bunun için bize 'Köylü milletin efendisidir' diyen bir anlayış lazım; köylüye 'Ananı da al git' diyen bir anlayış değil. Artık vatan evlatlarının dönemi başlamalı, bakan evlatlarının devri bitmeli. Bunun için bize Ekrem Başkan gibi bir Cumhurbaşkanı lazım. Ona sahip çıkmaya devam edecek miyiz? Evet! Onu Cumhurbaşkanı yapacak mıyız? Evet!

Ekrem Başkan’a sahip çıkmak, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmak hepimizin görevidir. Biz adalet vaat ediyoruz, demokrasi vaat ediyoruz, zenginlik vaat ediyoruz. Kutuplaşma yerine kucaklaşma vaat ediyoruz. Şeytanlaştırma yerine kardeşlik, kavga yerine barış, gözyaşı yerine kahkaha vaat ediyoruz. Gençlere yasaksız bir Türkiye, vizesiz bir Avrupa vaat ediyoruz. Avrupa Birliği’ne tam üyelik vaat ediyoruz. Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırmayı vaat ediyoruz."