Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, Bakanlık Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Salonu'nda haftalık bilgilendirme toplantısı yaptı.
19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında düzenlenen etkinliklerin büyük bir coşkuyla geçtiğini belirten Zeki Aktürk, "Kurtuluş mücadelemizin başlangıcı olan bu anlamlı günü milletimizle birlikte birçok özel etkinlikle kutladık" dedi.
Aktürk, mesajında Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden gazilerimizi rahmet ve minnetle andıklarını vurguladı.
Ayrıca, 161 yıl önce sürgün edilen Çerkes halkı ile 81 yıl önce anavatanlarından koparılan Kırım Tatar Türklerinin acılarını paylaştıklarını belirten Aktürk, "Hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz" ifadelerini kullandı.
'SON BİR HAFTADA IRAK'IN KUZEYİNDEN KAÇAN 4 PKK'LI TESLİM OLDU'
Zeki Aktürk, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terörle mücadelede ve sınır güvenliğinin sağlanmasında kararlılıkla görev yaptığını belirtti. Aktürk, son bir haftada Irak'ın kuzeyinden kaçan 4 PKK'lı teröristin teslim olduğunu, Pençe-Kilit operasyon bölgesinde ise teröristlere ait mağaralarda çok sayıda silah, mühimmat ve yaşam malzemesinin ele geçirilerek imha edildiğini bildirdi.
Hudut güvenliğine dair bilgiler de paylaşan Aktürk, hafta boyunca yasa dışı geçiş yapmaya çalışan 146 kişinin yakalandığını, bunlardan 2'sinin terör örgütü mensubu olduğunu açıkladı. Aktürk, "Son bir haftada engellenen bin 443 şahıs ile birlikte bu yıl içerisinde hudutlarımızda engellenen kişi sayısı da 33 bin 627’ye ulaşmıştır. Yine, bu hafta içerisinde Van hudut hattında yapılan arama-tarama faaliyetinde yaklaşık 13 kilogram uyuşturucu madde ele geçirilmiştir" dedi.
'SURİYE'NİN EGEMENLİĞİ VE TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYORUZ'
Zeki Aktürk, Suriye'de istikrarın sağlanması ve sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşlerinin temini amacıyla çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Harekat bölgelerinde mayın, el yapımı patlayıcı ve tünel tespit-imha faaliyetlerinin aralıksız devam ettiğini ifade etti.
Türkiye'nin, Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü desteklediğini vurgulayan Aktürk, kalıcı güvenliğin tesisi ve Suriye'nin savunma kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik iş birliğinin sürdüğünü kaydetti.
Bu kapsamda, Savunma ve Güvenlik Genel Müdürü başkanlığındaki Türk askeri heyetinin 20 Mayıs'ta Suriye'yi ziyaret ettiğini açıklayan Aktürk, heyetin Suriye Savunma Bakanı ile askeri iş birliği ve koordinasyon konularında görüşmeler gerçekleştirdiğini bildirdi.
'YUNANİSTAN AKILLICA DAVRANMIYOR'
MSB kaynakları, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye'yi AB Savunma Projelerinin dışında bırakma çabalarıyla ilgili de şu değerlendirmeleri yaptı:
- "Türkiye’nin bölgesinde sahip olduğu kritik rolü ve Avrupa’nın güvenliği için önemini yok saymaya yönelik çabalar başarısız olmaya mahkumdur. İkili anlaşmazlıkları çok taraflı platformlara taşımak ve ülkemizi dışlamaya yönelik bir tutum sergilemek iyi niyetli olmadığı gibi akıllıca bir adım da değildir.
- NATO ve AGİT üyesi, AB’nin ise aday ülkesi olarak Türkiye, gelişen savunma sanayisi, bölgesel krizlerin çözülmesinde üstlendiği önemli roller ve güçlü ordusuyla Avrupa güvenlik mimarisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye’nin gücünü anlamayanlara anlatmaya devam edeceğiz.
Diğer yandan AB üyeliği ülkemiz için stratejik bir hedef olmaya devam etmektedir. Türkiye ve AB savunma ve güvenlik, terörle mücadele, düzensiz göçün önlenmesi gibi birçok konuda uzun dönemli stratejik çıkarları paylaşmaktadır. Avrupa güvenliğinin ancak kapsayıcılık, stratejik öngörü ve kolektif dayanışma ile güçlendirilebileceğini, bunun için vizyoner bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz."
'ÖNCE KENDİ TARİHLERİNİN KİRLİ SAYFALARIYLA YÜZLEŞSİNLER'
Bakanlık kaynakları, Yunan makamlarının '19 Mayıs’ta sözde Pontus' iddialarıyla ilgili açıklamalarına ilişkin de şunları söyledi:
"Asılsız iddialarla şanlı tarihimizi karalamayı ve milletimizin milli mücadelesine gölge düşürmeyi hedefleyenler ne kadar çabalarsa çabalasın tarih ve hakikat değiştirilemez.
Tarihsel gerçekleri çarpıtarak bir soykırım yalanı ortaya atanların gerçekleştirdikleri katliamların vahşeti, bugün hala toplumsal hafızada yer almaya devam etmektedir. Bizleri gerçekleşmemiş suçların faili olarak göstermeye çalışanlar, bu beyhude çabadan vazgeçmeli ve önce kendi tarihlerinin kirli sayfaları ile yüzleşecek cesareti göstermelidir."