Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı'nda etkili olan ve çevre felaketine yol açan müsilaj etkisini bu yıl da sürdürdü. 2020 yılında varlığını derinden hissettiren müsilaj bu yıl Marmara Denizi'nde avlanan balıkçıların sezonunun kötü geçmesine sebep oldu.
ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı ve Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Büyükateş ise yazın bunun etkisinin geçmesini beklediklerini ama meteorolojik şartların uygun seyretmesi halinde müsilaj oluşumunun devam edebileceğini vurguladı.
MÜSİLAJDA İLKBAHAR ETKİSİ
Su ve hava sıcaklıklarının artmaya başladığını belirten Prof. Dr. Büyükateş "İlkbaharda olmamız nedeniyle planktonik organizmalar üremeye ve çoğalmaya devam ediyor. Su kolonunda ve dipte süregelen bir müsilaj yoğunluğu vardı. Meteorolojik koşullara bağlı olarak müsilaj zaman zaman yüzeye çıktı, zaman zamansa su kolonu ve sedimente birikti.
'YAZ SICAKLIĞINA ULAŞANA KADAR DEVAM EDECEK'
Müsilaj süreç boyunca tamamen ortadan kalkmadı. İlkbaharın gelişiyle birlikte artan sıcaklıklar ve güneşli günlerle fotosentez aktiviteleri de arttı. Bu da mevcut müsilajın üzerine yeni organik birikimlerin eklenmesine neden oldu. Bu süreç, yaz su sıcaklıklarına ulaşılana ve farklı planktonik organizma grupları sistemde baskın hale gelene kadar devam edecek.
'BİR SÜRE DAHA DEVAM ETMESİ BEKLENİYOR'
Buradaki en önemli husus; müsilaj oluşturan organizmaları tüketen canlıların henüz sisteme girmemiş olması. Bu tüketiciler devreye girdikçe ekosistemde denge sağlanacak. Yaz aylarında, yaz mevsimine özgü fitoplankton türlerinin hakimiyetiyle farklı bir süreç yaşanacak. Dolayısıyla yaz aylarında müsilajın sistemde olmasını beklemiyoruz. Ancak çevresel koşullar uygun şekilde devam ederse, süreç uzayabilir. Gelişmeleri gözlemleyerek takip edeceğiz. Mevcut şartlar altında müsilajın bir süre daha devam etmesi bekleniyor" diye konuştu.
'BESİN ELEMENTLERİNİN BİRİKİMİNİ AZALTMALIYIZ'
Müsilajın balıkçılık faaliyetlerini de olumsuz etkilediğine dikkati çeken Prof. Dr. Yeşim Büyükateş "Bunun ekonomik etkileri de oldu. Ancak burada asıl önemli konu, her zaman vurguladığımız gibi atık yönetiminin düzgün bir şekilde yapılmasıdır. Kentsel, sanayi ve tarımsal atıklarımızı etkin şekilde bertaraf etmeli, arıtma tesislerini verimli çalıştırarak azot-fosfor gibi besin elementlerinin birikimini azaltmalıyız. Böylece müsilajı tetikleyen temel unsurlardan birini kontrol altına alabiliriz. Bu noktada kurumlar arası iş birliği ve bireysel farkındalık son derece önemlidir. Bu hususlara mutlaka dikkat edilmelidir" dedi.