Ödüllü diziye damga vuran ölümcül meyve: Pong-Pong

Bilimsel adı Cerbera odollam olan pong-pong meyvesi, genelde Tayland, Hindistan, Malezya gibi Güneydoğu Asya ülkeleriyle, Pasifik adalarında bulunan bir ağacın meyvesi. Yani evet, gerçekten böyle bir meyve var ve oldukça zehirli.

Olgunlaştıkça rengi yeşilden kırmızıya dönen meyve, yaklaşık 5-10 cm büyüklüğünde. Özellikle tohumlarının içindeki çekirdek kısmı zehirli. Uzmanlar bu çekirdeği, şeftalinin çekirdeğine benzetiyor.

Pong-pong meyvesinin sahip olduğu zehir bir tür kardiyak glikozit olan cerberin. Bu zehir, vücuttaki sodyum-potasyum dengesini kontrol eden sisteme saldırarak kan dolaşımının yavaşlamasına neden oluyor.

Normal şartlarda kalp küçük elektrik şoklarıyla kasılarak çalışan bir organ. Bu kasılmalar sayesinde vücuda kan pompalanması sağlanmış oluyor. Kalbin bu işlevini sürdürebilmesi için sodyum ve potasyum gibi elektrolitlere ihtiyaç duyuluyor. Ancak pong-pong'daki toksinler kalbin elektrolit dengesini bozuyor.

Bunun sonucunda tansiyon düşüyor, kalbin üst ve alt odacıklarındaki iletişim bozuluyor ve kandaki potasyum seviyesi tehlikeli derecede yükseliyor. Uzmanlar düşük dozda kardiyak glikozidin kalp kasılmalarını güçlendirebileceğini belirtiyor. Ancak yüksek dozda alınması ölümcül sonuçlara neden olabiliyor.

Dozun yüksek ya da düşük olmasının ise kişinin durumuna bağlı olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte bir tohum bile ölümcül olabiliyor. Kalp atımı yavaşladıkça ortaya çıkan ilk belirtiler ise kusma ve bulantı.

İçindeki zehir nedeniyle bu meyve, büyüdüğü yerlerde intihar girişimlerinde kullanılabiliyor. Madagaskar'da 20'nci yüzyılın başlarına kadar pong-pong meyvesi, cadılıkla suçlanan kişilerin masum olup olmadığını test etmek için de kullanılan bir meyveydi. Bu mantığa göre meyveyi yiyen kişi ölüyorsa suçluydu, masumsa "doğaüstü güçlerin yardımıyla" kurtuluyordu.

Toksikologların yaptığı bir araştırmaya göre pong-pong meyvesinin etkileri sindirimden üç saat sonra ortaya çıkabiliyor.