İBB Başkanı ve partinin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınıp tutuklanması sürecinde Saraçhane eylemleri ile başlayan 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerinin İstanbul'daki adresi bu hafta Sancaktepe oldu.

İstanbul'da düzenlenen mitinglerin 11'incisi için on binler erken saatlerde bayrak ve dövizlerle alana toplandı.
Silivri'de tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu miting meydanında toplanan kalabalığa cezaevinden gönderdiği mektupla seslendi.
"2019’DAN BUGÜNE İSTANBUL’DA NELERİN DEĞİŞTİĞİNİ SİZLER ÇOK İYİ BİLİYORSUNUZ"
İmamoğlu'nun mektubunu İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik okudu...
Sevgili Sancaktepeliler, yüreği adalet ve ülke sevgisiyle çarpan, değerli hemşerilerim; 2019’dan bugüne İstanbul’da nelerin değiştiğini sizler çok iyi biliyorsunuz. İnsana saygı duyan, yaşadığı şehre özen gösteren, dürüst ve adil bir yönetim iş başına gelince, İstanbul, her alanda çok büyük ilerlemeler kaydetti.

İstanbul tarihinde görülmemiş büyüklükte yatırımlar yaptık. İstanbullular; gerçek hizmetle, doğru icraatla tanıştı. İstanbul, adaletin ve hürriyetin kök salıp güçlendiği bir şehir olma yoluna girdi. Bütün bu çabalarımızın karşılığını, 2024 seçimlerinde aldık.
Yalnız İstanbul’da değil, ülkenin dört bir yanında milletimiz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkçı ve icraatçı belediyeciliğine çok güçlü bir destek verdi. Milletimiz ülkeyi yönetmesini istediği yeni iktidarın adını o gün koydu.

Türkiye, o günden, 31 Mart 2024’ten bu yana, millet desteğini yitirmiş bir iktidarın millete rağmen ayakta kalabilmek için yaptıklarının bedelini ödüyor. İktidar hukuk dışına çıktıkça; ekonomik, siyasi, idari, hukuki krizler daha da derinleşiyor. Herkes daha yoksul daha güvencesiz hale geliyor. Ülkemiz dünyada güç ve itibar kaybediyor.

"İKTİDARIN MİLLİ İRADEYİ GASP ETME GİRİŞİMLERİNİN YENİ BİR ÖRNEĞİ"
Sevgili hemşehrilerim; vatandaşların şehirlerini emanet ettiği, değerli belediye başkanı arkadaşlarım Zeydan Karalar’a, Muhittin Böcek’e, Abdurrahman Tutdere’ye, Ahmet Şahin ve Tunç Soyer’e reva görülen muamele, iktidarın milli iradeyi gasp etme girişimlerinin yeni bir örneğidir.

Tamamen siyasi amaçlarla kurgulanmış, hukuki temelden yoksun, bin bir haksızlık ve zorbalıkla yürütülen bu soruşturmalarda, bizler, kendimizi aklamak zorunda değiliz. Asıl kendini aklaması gerekenler, yargıyı talimatla çalışır hale getirenler, iftiraların, gizli tanıkların arkasına gizlenerek kendileri için muhalefetsiz bir ülke yaratma hayali kuranlardır.

Bizler değil, aylardır ortaya bir iddianame bile koyulamamışken bizleri suçlu ilan edenler, hiçbir sebep yokken bizleri tutuklayanlar kendilerini aklamak zorundadır. Milletin vicdanında şüpheli olanlar iktidardakilerdir.
Baskıyla, zorbalıkla, kara propagandayla milletimize boyun eğdirmeye çalışanlar asla başaramayacaklar. Bu millet 7 düvele boyun eğmemiş, sandıktan kaçanlara, milli irade hırsızlarına mı boyun eğecek. Elbette boyun eğmeyeceğiz.

"86 MİLYONUN KARDEŞLİĞİNE YENİLECEKLER"
Milletin iradesine değil, ele geçirdikleri devletin gücüne güvenenler yine kaybedecekler. Çünkü karşılarında siz varsınız, millet var. Kendi iktidarlarını sürdürmekten daha önemli hiçbir derdi olmayanlar, milletin vicdanına, 86 milyonun kardeşliğine yenilecek. Bizler kazanacağız. ‘Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet’ diyenler kazanacak.

Hayatın her alanında adaletsizliğin kol gezdiği, hak ve hürriyetlerin güvence altında olmadığı bir ülkede kimse geleceğinden emin olamaz. Bizim davamız, bu ülkede yaşayan herkes için, her yerde, önce adaleti, önce hürriyeti sağlamaktır.
Adalet ve hürriyet temeli üzerinde kuracağımız toplumsal birlik ve bütünlük, bütün dertlerimizin çaresi, geleceğimizin garantisidir. Hücremden, demir parmaklıkların, duvarların, tel örgülerin ardından kendim ve ülkem için tek bir talebim var: ‘Herkes için, her yerde, önce adalet, önce hürriyet.’
Kalın sağlıcakla, Ekrem İmamoğlu Silivri Zindanı"

"112 GÜNDÜR BİR DARBEYE KARŞI DİRENME HAKKIMIZI KULLANIYORUZ"
İmamoğlu'nun mesajının okunmasını ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Özgür Özel çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sert sözlerle yüklenen CHP lideri Özgür Özel konuşmasında şunları söyledi:
"Adalet ve demokrasi mücadelesi veriyoruz. 112 gündür bir darbeye karşı direnme hakkımızı kullanıyoruz. Karşımızdakiler milletten korkuyorlar, sandıktan korkuyorlar, meydanlardan, sokaklardan korkuyorlar.
Onlar sokağa çıkamıyorlar, pazara gidemiyorlar, hatrınızı soramıyorlar. Ülkenin kötü gidişine engel olamıyor.

"EKREM BAŞKAN'I ALACAĞIZ, İKTİDARI ALACAĞIZ"
Hesap vermeye gelince sizden bucak bucak kaçıyorlar. İşte biz, haklılar, güçlüler, hem sesi çıkanlar hem de yüreği aslan gibi yüreğiyle bu meydanlara koşanlar, onlara sesleniyoruz: Bu milletten kaçamazsınız. Bu darbeyi sürdüremezsiniz.
Adayımızı esir tutamazsınız. Ekrem Başkan'ı alacağız. İktidarı alacağız. Millet kazanacak. Halk kazanacak. Biz kazanacağız.
"12 ASLAN PARÇASINI KAYBETTİĞİMİZİ BİR TÜRLÜ İÇİMİZE SİNDİREMİYORUZ"
Ordumuzun envanterinde insansız araçlar, robotlar varken, oraya ölçüm cihazlarının çok önceden gitmesi gerekirken. Evlatlarımızda gaz maskesi, oksijen tüpü olması gerekirken, bunların bir kısmının ihmal edildiği, tedbir alınmadığı ve boşu boşuna 12 aslan parçasını kaybettiğimizi düşündükçe, bunu bir türlü içimize sindiremiyoruz. CHP bunu sonuna kadar araştıracak, milletimize söz veriyoruz, Mehmetçiğin canını hiçe sayanlardan mutlaka hesap soracağız!

ENAN EVREN YAŞASA ERDOĞAN'A BOYNUZ KULAĞI GEÇTİ' DERDİ"
Bu mücadele bir demokrasi mücadelesidir. 12 Eylül darbecilerinin getirdiği siyaset yasakları kalktıktan 35 yıl sonra, 18 yaşındaki Ekrem'e siyaset yasağı getirenler, 12 Eylülcülerden daha gözü dönmüştür, daha darbecidir, demokrasiden daha az nasibini almıştır. Artık Recep Tayyip Erdoğan'ın eline Kenan Paşa su dökememektedir. Bugün Kenan Evren yaşasa Erdoğan'a der ki 'Tebrik ederim seni, boynuz kulağı geçti' der. Boynuz kulağı geçti.

"MUHALİF KANALLARI ÇOK İZLEDİĞİNİ BİLİYORUZ"
Sayın Erdoğan'ın muhalefet kanallarını, muhalif kanalları çok izlediğini akşamları biliyoruz. Bugün akşam Sözcü TV'yi kararttı ama Tele1 ve Halk TV açık. Hangisinden izliyorsa Sayın Erdoğan'a sesleniyorum. Bak, sen Ekrem Başkan'ın alnının teriyle aldığı diplomasına saldırırsan, onun diplomasını sorgularsan, onun birlikte olabileceği yüzlerce arkadaşı var ama senin bir tavla oynayabileceğin bir üniversite arkadaşın yok.

Sayın Erdoğan'a sesleniyorum, yarın sabah, üniversiteyi birlikte okuduğu bir arkadaşıyla oturup bir Türk kahvesi içip, sabah keyif kahvesi içip fotoğrafını paylaşırsa ben bir şey söylemeyeceğim. Ama bir kahve içecek üniversite arkadaşı yok, bir de bizim diplomamıza saldırıyor. Sonra da gençler Sancaktepe'den çıkıp onun diplomasına sesleniyorlar.

"BU ÜLKEYİ 100 YIL SONRA KURTARACAK OLAN CHP'DİR"
Paramız, paramız pul oldu. Ama parayı pul olmaktan kurtaracak, yoksulluğu kader olmaktan kurtaracak, gençleri işsizlikten kurtaracak, bu ülkeyi 100 yıl sonra bir kez daha kurtaracak ve bir kez daha kalkındıracak biri var derseniz o birisinin adı Ekrem İmamoğlu.

Bu ülkeyi 100 yıl sonra kurtaracak olan yine Türkiye'nin 1. Partisi Cumhuriyet Halk Partisi. Ve bu ülkeyi iktidar yaparken son Cumhurbaşkanı gibi çiftçiye 'Al ananı da git' diyen değil, 'Köylü milletin efendisidir' diyen bu milleti baştacı yapacak olan, yüzleri güldürecek olan, Cumhurbaşkanı adayımızın adı da Ekrem İmamoğlu'dur.

Maalesef dün akşam Silivri'de olmayıp bu akşam olan yiğitlerimiz var Silivri'de. Bir tanesi Adana Büyükşehir'imizin değerli belediye başkanı Zeydan Karalar. Adana gibi başkan Zeydan Başkan. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek Antalya'da, Adıyaman'ın depremdeki kahraman evladı Abdurrahman Tutdere ev hapsinde ve hepsinin tek günahı var, AK Parti'yi yenmek, Tayyip Erdoğan'ı yenmek.

Ama Erdoğan şunu bilsin ki biz Ekrem Başkan'la Erdoğan'ı dört kez yendik, hiç yenilmedik. Biz iki seçimdir Erdoğan'ın adaylarını teker teker yeniyoruz. 23 yıldır, 23 yıldır seçim kaybetmedim diye geçmişi anmış Erdoğan, bugün biz 23 yıldır şu seçimi kazandık, bu seçimi kazandık diyor ama artık o yenilmez değil.
Onu 31 Mart'ta yendik ve ikinci parti yaptık. Bütün anketlerde Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin 1. Partisi. Ve Beylikdüzü'nde bir kez, İstanbul'da üç kez Ekrem İmamoğlu Erdoğan'ın adaylarını yendi ama Erdoğan Ekrem Başkan'ı bir kere bile yenemedi. Bir yenilmez varsa Ekrem Başkan'dır. Onun için korkuyor. Korksun. Geleceğiz, yine yeneceğiz. Biz kazanacağız.

"SENİN AYAKKABI KUTUSUNDAN SABIKAN VAR ERDOĞAN"
Arkadaşlarımıza her türlü iftirayı attıranlar, bir suç örgütü lideri diye tanımladıkları Aziz İhsan Aktaş belediyelerimize iftirada bulundu. İtirafçı dedikleri iftiracı şimdi evinde, yazlığında keyif çatıyor. Güya suç örgütü lideri.
O dışarıda, iftira attıkları içeride. 388 ihale almış, 300'ünü AKP'lilerden, 88'ini bizden almış. Oysa Belediyelerin yüzde 65'i bizde ama ihalelerin yüzde 77'sini AK Parti'den almış.
Erdoğan eğer hırsızlık yapan ırak olacaksa, senin bu ülkeden ırak olman lazım. Utanmadan, sıkılmadan bugün çıkmış Cumhuriyet Halk Partisi'ne baklava kutularından bahsediyor. Ben, baklava kutusunu gördüm, derhal harekete geçtim. İki tane müfettiş görevlendirdim. Taviz yok dedim.
Benim baklava kutusuna tahammülüm yok. Ama senin ayakkabı kutularından sabıkan var. Ayakkabı kutusuna 17/25 Aralık'ta bakanların evlerinden ayakkabı kutularından para çıkarken, senin arkadaşların bunları Yüce Divan'a yollayalım derken, onları vermeyen, hırsızını bile savunan, onu Yüce Divan'a yollamayan, yollamak isteyen Başbakanın kafasını koparan sensin. Hırsızına sahip çıkan sensin. Ayakkabı kutusuyla bu devleti rezil eden, bu milleti soyan sensin Erdoğan.
Buradan büyük öz güvenle söylüyorum. Hırsızlık yapan, rüşvet alan, devleti zarara uğratan kim varsa Cumhuriyet Halk Partisi'nde yeri yoktur. Ama senin iftiracılarına kurban edeceğimiz, feda edeceğimiz bir tane de arkadaşımız yoktur, bunu böyle bil. Eğer yanlış yapan varsa cezasını çekecek.
Ama, hırsızına sahip çıkan, ayakkabı kutularına sahip çıkan, 'babacağım, babacağım paraları sıfırlayamadım' diyen oğluna fırça atan seni unutmadı bu millet. Gün gelecek o defterleri açacağız, o bakanları da ona sessiz kalanları da Yüce Divan'da yargılayacağız. And olsun.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Partisinin TBMM'deki Grup Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manavgat Belediyesi'ne yönelik operasyonda ortaya çıkan görüntüleri hatırlaratak CHP'ye yüklendi:
Gözaltılar olunca hemen 'siyasi operasyon' dediler; rüşvet görüntüleri ortaya çıkınca, yerlerine kös kös oturdular. Şimdi CHP Genel Başkanı çıkmış, 'şok oldum' diyor. İyi ki şok oldun. Sen bu kafayla gidersen Özgür efendi, daha çok şok olursun, mahcup olursun, en sonunda rezil-rüsva olursun.
Manavgat rezaletinin bir başka yanı şudur; bunlar ellerini attıkları her şey gibi, ülkemizin en meşhur markalarından baklavayı da kirletmişlerdir. CHP zihniyetinin en son kurbanı, baklava olmuştur.
CHP yönetimi hırsıza, yolsuza, sahtekara, sırf kendi partilerinden diye hoşgörülü davranabilir; fakat devletin hiçbir kurumu böyle yapmaz, yapamaz.
Çalınan her kuruşun, alınan her rüşvetin, çökülen her kamu malının hesabını hukuk önünde sormak, yargı ve emniyet birimlerinin asli vazifesidir. CHP Genel Başkanı tehdit, hakaret ve hezeyan dozunu ne kadar artırırsa artırsın, her defasında bu hakikatle yüzleşecektir.
İster valizde, ister baklava kutusunda olsun, rüşvet aldıysanız, vatandaşa harcanması gereken kaynakları birilerine peşkeş çektiyseniz, milletin namusunuza emanet ettiği belediyeleri arpalığa çevirdiyseniz, halkın parasını hamuduyla götürdüyseniz, kusura bakmayın, yargıya 'tıpış tıpış' hesap vereceksiniz."
AK PARTİ'NİN YOKSULUNUN DA İŞSİZİNİN DE ÇARESİ OLACAĞIZ"
Buradan Sancaktepe'deki AK Partililere, MHP'lilere sesleniyorum. Bizim geçmişte AK Parti'ye oy vermiş olanlarla, geçmişte AK Parti'ye üye olmuş olanlarla hiçbir derdimiz yok. Onlar gün gelip de bu kötü yönetimi görüp, onlardan cayıp gelip nasıl Sancaktepe'de Alper Başkan'ı yüzde 50 ile seçtiler, nasıl Ekrem Başkana oy veren dünya kadar AK Partili, MHP'li var.
AK Partilinin yoksulunun da işsizinin de çaresi olacağız. Madem ki bu cumhuriyeti birlikte kurduk, bir kez daha bu ülkeyi birlikte kurtaracağız. Geçmişteki üyelikten, oydan kimse korkmasın. Sadece hırsızlar, arsızlar, namussuzlar korksun. Onlardan hesap soracağız. Millet ile hiçbir derdimiz yoktur."
"BAKALIM 'CUMHURİYET' ÜNVANINI HAK EDEN İLK SAVCI KİM OLACAK"
Özel, "1923 kanlı darbedir" diyen eski AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı'nın paylaşımını anımsatarak şunları söyledi:
"81 il başkanımız, tüm milletvekillerimiz bunun hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunuyorlar. Bakalım ünvanındaki cumhuriyeti hak eden ilk savcı kim olacak. Bütün Türkiye görecek. Yeliz kod adlı meczup Cumhuriyete kanlı darbe demiş, adında cumhuriyet taşıyan cumhuriyet savcıları, adınızı hak edin, Atatürk'ün size verdiği değeri hak edin, bu milletin size verdiği maaşı hak edin.
Ahmet Hamdi Çamlı'ya haddini bildirmeyen, onu partiden ihraç etmeyen, disipline sevk etmeyen Tayyip Erdoğan'a ve adını bile anmadan 'cumhuriyet gözbebeğimiz' diyen Ömer Çelik'e sesleniyorum: Mış gibi yaparak, bu adamın bu terbiyesizliğine susarak, yüzde 99'u Atatürk sevgisiyle dolu bu millete, 'Gerçek görüşümüz odur, hepimiz Yeliziz, aslında biz Atatürk'ün sevdalısı değil, onun gibi birisinin dostlarıyız' diyorsunuz. Yazıklar olsun hepinize" .
Özel, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
"TÜM TELEVİZYONLARA FREKANS TAHSİS EDİN"
"Bir ülke düşünün 15,5 milyon kişinin aday gösterdiği Cumhurbaşkanı adayını seçildiği gün Silivri’ye koyacaksınız. Yetmeyecek evladıyla, babasıyla uğraşacaksınız.
Bütün arkadaşlarını, çevresini toplayacaksınız. Pırıl pırıl belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini, bürokratları sırf İstanbul Büyükşehir’in ve o ilçelerin kolunu kanadını kırmak için iftiralarla hapse atacaksınız.
Yetmeyecek, özel kalem müdürlerine gideceksiniz. Yetmeyecek, bu sabah 10 suçsuz günahsız makam şoförünü alacaksınız, onları zulme tabi tutacaksınız. Ondan sonra dönüp, ‘Hadi hepimiz aynı gemideyiz birlikte olalım. Türkiye’yi güçlü tutalım’ diyeceksiniz.
Biz Türkiye’nin güçlü olması için elbette terörsüz Türkiye’ye de destek veriyoruz. Ancak 3T’nin altını çiziyoruz. Terörsüz Türkiye, tamam ama yetmez. Terörsüz ve demokratik bir Türkiye istiyoruz. Tutuksuz yargılanma istiyoruz. TRT’den canlı yayın istiyoruz. Biz bunu aylardır söyledik. Nihayet dün Sayın Bahçeli yargılamanın uzadığını, iddianamenin tavsadığını ve canlı yayını kendilerinin de kabul ettiğini söyledi. Bugün de Erdoğan ‘İyi söylemiş’ demiş. O zaman hodri meydan. Kanun teklifimizi 9 Mayıs’ta vermiştik.
Öyle ‘TRT’den verelim’ demekle olmaz. TRT’nin duruşmayı bir kanaldan baştan sona, eksiksiz, savcıyı ne kadar veriyorsa savunmayı da tam vererek, savunmaları arkadaşlarımızın ağzından canlı yayınlayarak ve canlı yayın yapmak isteyen tüm televizyonlara frekans tahsis ederek bu duruşmaların tam, eksiksiz ve şeffaf olarak yayınlanmasını istiyoruz. Çünkü ben belediye başkanlarıma, arkadaşlarıma güveniyorum. Erdoğan sen savcına güveniyorsan, çık karşıma, millet versin kararı.
"EKREM BAŞKANIN VESİKALIK FOTOĞRAFINA YENİLECEKSİN"
Bugün Erdoğan konuşmuş. Demiş ki ‘Yüzde 52 oyla geldim, üç yıl daha gitmem.’ Aslında birinci turu geçemedi, ikinci turda geçerli oyların yüzde 52’sini aldı, seçildi. Ama ‘Üç yıl daha gitmem’ diyor. Millet ‘Git’ diyor, bu ‘koltuğa yapıştım, gitmem’ diyor.
Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Sen yüzde 52 değilsin, sen yüzde 29’sun. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. 29’la orada oturamazsın. Ey Erdoğan bak, ‘Üç kere kazandım’ dediğin Sancaktepe inim inim inliyor, ‘Tayyip istifa’ diye. Senin arkanda artık Sancaktepe yok. İstanbul yok. Anadolu yok. Senin arkanda artık kimse yok.
Ama bu millet istiklalinin, istikbalinin peşinde, Cumhuriyeti kuran Cumhuriyet Halk Partisi ile birlikte. Senin arkanda üç savcı, üç hakim, üç gizli tanık, bolca iftiracı var. Onlara güvenip orada oturamazsın. 2 Kasım Pazar günü o sandığı getir, adayımızı bırak.
Ama korkuyorsun, resimlerini indirtiyorsun, afişlerini indirtiyorsun, seslerini metrodan kesiyorsun. Ama sana iddia ediyorum. Ekrem Başkan içeride olsa da dışarıda olsa da, onu içeride tutsan bile, getir sandığı 2 Kasım’da, Ekrem Başkan’ın vesikalık fotoğrafına yenileceksin.
"SANDIKTAN KAÇAMAZSIN"
Madem ki patron millet, madem ki her şeyin başı sonu milletten alınacak oydur. Madem ki demokrasi budur. Bizden, milletten, seçmenden, sandıktan kaçamazsın. Sen bir şey söyledin, biz bir şey söyledik. Sen gaza bastın, biz gaza bastık. Sen durmadın, biz durmadık. Artık bu ülkeyi uçurumdan aşağıya yuvarlamaya hakkın yok. Dur. Felaketi durdur. Kararı millet versin. Hodri meydan. Bu vakitten sonra yeni tutuklamalar, yeni operasyonlar, uzayan yargılamalar; milleti daha fakir yapmaktan, Türkiye’yi dünyadan koparmaktan, bu ülkeyi bir felakete sürüklemekten başka bir işe asla yaramaz. 2 Kasım için açıkça çağrıda bulunuyoruz. 2 Kasım’da yapılacak bir seçim için kolları sıvamaya, iktidara yürümeye, seçimden kaçarlarsa kampanyayı sürdürmeye, gerekirse ülke tarihinin en uzun, en kararlı, en inatçı seçim kampanyasını yürütmeye var mısınız?"