İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginin bugünkü adresi Trabzon oldu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in de katıldığı miting için Trabzon'da on binlerce kişi bir araya geldi.
ÖZGÜR ÖZEL "GECENİN SÜRPRİZİ" DİYEREK AÇIKLADI
Özgür Özel, mitingte yaptığı konuşmada "Ve gecenin sürprizi" ifadeleriyle anket sonuçlarını açıkladı. Özel, şunları söyledi:
- "Geçen ay tüm anketlerde Cumhuriyet Halk Partisi önünde olunca AK Parti ilk kez yüzde 30’un altına düşünce, anket şirketlerine baskılar yapanlar, ‘Bizi önde çıkarın’ diyenler temmuz anketlerini bekliyordu. Bugün temmuzun hem de yılda iki kez yapılan, 15 bin denekle yapılan şaşmaz anketinde Cumhuriyet Halk Partisi 0.5 puan daha geçen ayki ölçümlere ilerleyerek, AK Parti yüzde 29’luk AK Parti yüzde 28.4’e gerileyerek, Ekrem Başkan’a inananlar her ay olduğu gibi üç puan daha artarak, iftiraya inananlar iki puan daha azalarak. Biz bu ay da bu mücadeleden, bu direnişten alnımızın akıyla çıktık."
ANKETİN DETAYLARI BELLİ OLDU
Yıl boyunca çeşitli anket firmalarıyla çalışan CHP Genel Merkezi'ne sunulan son ankete göre; "kararsızlar" dağıtılmadan önce CHP yüzde 33,8 oy oranıyla birinci parti olurken, AKP'nin oy oranı yüzde 28,4. Kararsızlar dağıtıldığında ise CHP yüzde 40,6 oy oranıyla birinci parti olurken AKP'nin oy oranı yüzde 34,2 olarak ölçüldü.
Ankete göre "kararsızlar" dağıtıldığında DEM Parti'nin yüzde 6,7, MHP'nin yüzde 5,7, Zafer Partisi'nin yüzde 3,5, İYİ Parti'nin yüzde 2,5, Yeniden Refah Partisi'nin yüzde 2,3, Anahtar Parti'nin ise yüzde 2 oyu bulunuyor.

"BURASININ ONUN İÇİN BAMBAŞKA BİR ANLAMI VARDI"
Özgür Özel, mitingte yaptığı konuşmada şunları söyledi:
- "19 Mart darbesine direndiğimiz, dayanışma sandıklarında 15,5 milyon yürek olduğumuz akşam Saraçhane'de bütün dünyanın gözünü oraya diktiği gün, orada bizimle birlikte olan, otobüsün üstünde 92 yaşına rağmen 70 dakika dimdik ayakta duran partisine sahip çıkan Genel Başkanımız Altan Öymen'i kaybettik, içimiz yanıyor. Rahmetle, minnetle anıyoruz.
- Altan Öymen 93 yaşında aramızdan ayrıldı. Genç yaşlarında yüreğine gazetecilik meslek aşkı düşmüş, Ulus gazetesinde, Tercüman gazetesinde, Yenigün gazetesinde, Akşam gazetesinde, Cumhuriyet gazetesinde ve yıllarca başyazarlığını yaptığı Milliyet gazetesinde görev yapan, her şey bir yana, eğer bu mücadele Saraçhane, Maltepe, İstanbul gece mitingleri, bugün 38'incisini yaptığımız Ekrem İmamoğlu'na özgürlük eylemleri, tüm televizyonlara, tüm kanallara ulaşıyorsa, kaynağında sansürlenmediği içindir, bugün bu yayını yapan ANKA Haber Ajansı'nın kurucusudur Altan Öymen...
- 1950 yılında 14 Mayıs günü Cumhuriyet Halk Partisi seçimleri kaybedince 'Gün partiye sahip çıkma günüdür' diyip 15 Mayıs 1950'de muhalefetin ilk gününde partiye kaydolan, 75 yıl kesintisiz çok önemli görevleri yapan, nefesinin sonuna kadar, kalbi, yüreği için Cumhuriyet Halk Partisi ile atan genel başkanımızı minnetle, rahmetle anıyorum.
- Pazartesi günü hep birlikte önce grup başkanvekilliği de yaptığı TBMM'de, sonra Genel Başkanlığını yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi'nin önünde ona veda edip Salı günü de hep birlikte İstanbul'da son görevimizi yapacağız. Altan Öymen bu mitingleri televizyondan en dikkatli takip eden, manşeti yakalayan, övgüyü bolca söyleyen, varsa eleştirisi nazikçe ifade eden, bu sürecin en yakın takipçilerinden biriydi. Biliyorum ki bugün gözü, kulağı burada olacaktı. Çünkü burasının onun için bambaşka bir anlamı vardı. Altan Öymen Trabzonlu'dur, babası Trabzonlu'dur.

"TRABZON HEM ÜZGÜN, HEM KIZGIN"
- Hepimizin başı sağ olsun, Trabzonumuzun başı sağ olsun. Trabzon bugün hem üzgün, hem kızgın çünkü bir evladını kaybetti ama evlatları bugün Akçaabat'ın yiğit evladı Ekrem İmamoğlu, Maçka'nın evladı Mehmet Murat Çalık, Araklı'nın gururu Hasan Akgün bugün bu mitingi Silivri Cezaevi'nden izliyorlar. Mehmet Murat Çalık, önce Buca Cezaevi'ne sağlık durumundaki kötüleşmeden sonra hastaneye, İzmir Adli Tıp'a, İstanbul Adli Tıp'a, olmadı geri Buca'ya, yeniden bir talimatla Bayraklı'daki Şehir Hastanesi'ne kapı kapı gezdirilirken, hemşehriniz annesi, eşi, 12 yaşında evladı hastane bahçelerinde onu beklerken, birileri ona zulmediyor."
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a "Oturduğu koltuğun son sahibi" ifadesiyle seslenirken, o koltuğun ilk sahibi olduğunu belirttiği Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda Yunan Ordusu Kumandanı Trikopis'e nasıl davrandığını anlatarak, "Bir tarafta düşmanına bile fırsatını bulunca zulmetmeyen, saygı gösteren insanca davranan bir cumhurbaşkanı. Öyle bir lider. Bir tarafta Mehmet Murat Çalık'ın 12 yaşındaki evladına, 84 yaşındaki anasına kıyan bir zavallı. Yazıklar olsun" diye konuştu.

"BU MEYDANDA 120 BİN KİŞİYİZ"
Özel, şunları kaydetti:
- "Kızgınlığınızı, öfkenizi anlıyorum. Yerden göğe kadar hak veriyorum. Şunu bilin ki, burada yaşadığımız mesele ne siyasettir, ne normal bir siyasi mücadeledir. Burada yaşadığımız mesele, birilerinin iktidara gelirken demokrasiyi tramvay gibi görenlerin, işine gelince binenlerin, işine gelmeyince inenlerin, millet oyu kendine verince milli irade diyenlerin ama oyu başkasına verince hazımsızlık yapanlara karşı bu ülkenin demokrasisini, Atatürk'ten emanet sandığı ve bu ülkenin sizlerin takdiriyle bir sonraki cumhurbaşkanını koruma, ona sahip çıkma günüdür.
- Erdoğan'a birisi bu meydanı göstersin, bir uşak daha girecek, adım atacak yer bulamadı göstersin. Taşımadan, zorlamadan, kamu çalışanını getirmeden, kimseye 'hadi yürü' demeden nasıl iğne atacak yer kalmamış. Ey Erdoğan, gör bakalım Trabzon ne olmuş. Ey Erdoğan, bu meydanda 120 bin kişiyiz ve diplomanı sorguluyoruz Trabzon olarak. Benim evladımın helal diplomasına el uzatırsan, o uzanan ele hesap sorarım diyor Trabzon.

"10 TRABZONLU BİR HAFİF RAYLI SİSTEM YAPAMADI"
- Yüksek mevkilerde Trabzon'a hayrı olmayan Trabzonlular var. Trabzon bu şehrin iyiliği için teşvik istiyor, halen 3'üncü sırada. 6'ncı bölge teşvik olmak, yatırım almak, işsizlikten kurtulmak istiyor dinleyen yok. Madenler bölgenin doğasını katlediyor. Araklı'da çöp tesisinin kokusu şehrin belası. İzmir'de körfezi temizleme yetkisi onlarda olmasına rağmen suçu bize atanlara burada soruyorum. Büyükşehir de sizde, ana iktidar da sizde, Araklı'daki kokunun müsebibi kim be Allah'ın adamı, kim şimdi söyle.
- Son geldiğimde 4 milletvekili vardı AK Parti'den, 4 de bakan vardı AK Parti'den, 8. Büyükşehir 9. Ortahisar, 10. 10 tane Trabzonlu AK Partili, Trabzonlu bir hafif raylı sistem yapamadı. Ama burada beceriksizlik Trabzonlu olmakta değil, çünkü bir tane Trabzonlu CHP'li İstanbul'a 10 tane metro yaptı, 10 tane. Demek ki beceremeyen Trabzonlular değil AK Partili Trabzonlularmış. 10 tane metroyu oraya yapan Ekrem İmamoğlu orada. Bir yanda burada 10 tanesi 1 hafif raylı sistem yapamamış. Dediniz ki, 'Bu iş böyle olmaz'. Aldınız Ortahisar'ı onlardan verdiniz CHP'ye, Ahmet Kaya Başkana."
Özel, Ahmet Kaya'nın kendisinden önceki belediye başkanından daha fazla miktarda iftarı, daha düşük fiyata mal ettiğini belirterek, "Yüzde 50 artırımla yarı fiyatına bu iş oluyor. Koyalım hesabı ortaya. Trabzon hizmet edeni de görsün, yolsuzluk yapanı da görsün" diye konuştu.

"ÇAY ÜRETİCİSİNİN DE FINDIK ÜRETİCİSİNİN DE SESİ OLUYORUZ"
Özel, şunları kaydetti:
- "Trabzon fındıkla çayla geçiniyor. Üretici dertli. Fındığı yerli üretici üretiyor, parayı yabancı şirket kazanıyor. İktidarın yol verdiği yabancı kartel, fındıktan parayı kazanıyor. Bizim fındık üreticimizi de perişan ediyorlar. 11 yıldır fındıkta gelir desteğini artırmadılar. Bu sene kahverengi kokarca bahçeleri vurdu. Don oldu, çayı vurdu, fındığı vurdu. Külleme hastalığı rekolteyi düşürdü. Toprağın maliyetini de kendi emeğini de hesap edince maliyet 200 TL'ye dayandı. Fındığı geçen seneki maliyetinin bile altında alıyorlar. Trabzon'dan sesleniyoruz. 250 TL'nin altında bir taban fiyat zulümdür, ölümdür, kabul etmiyoruz.
- Çay için iki kere verdik, reddettiler. Çay Kanunu yok. Çay Kanunu olmadığı için taban fiyat yok. Bu yılki alım fiyatı 25 TL, maliyetin bile altında. Üretici, daha düşük fiyatlara satmaya zorlanıyor çünkü ÇAYKUR kota koyuyor, ÇAYKUR parayı peşin ödemiyor. Borç olunca, faiz baskısı olunca çay üreticisi 25 TL'nin altında satmaya zorlanıyor. İsmet Paşa'nın Cumhuriyet Halk Partisi'nin Trabzon'a Rize'ye armağanı olan çaya hep birlikte sahip çıkacağız. Çay üreticisinin de fındık üreticisinin de biz sesi oluyoruz ama hemşehriniz cumhurbaşkanı olacak onlara eski günlerini yaşatacak.

"ADALET VE KALKINMA PARTİSİ DEDİLER, AŞIRI KİBRİN PARTİSİ'NE DÖNÜŞTÜLER"
- Yıllardır oyunuzu alan, verginizi alan, hizmete gelince Trabzon'u unutanlar var. Erdoğan, 'Halkın içinden geldik' dedi fildişi kuleleri sevdi, insan içine karışmıyor. Erdemliler Hareketi diye kurdukları AK Parti, Seçkinler Kulübü'ne, Zenginler Kulübü'ne döndü. Erdemliler Hareketi diye çıktılar, Adalet ve Kalkınma Partisi dediler, Aşırı Kibrin Partisi'ne dönüştüler. Trabzon, bu kibirlilerin ve bu demokrasi tanımazların düşen maskelerini gördü.
- Örneğin, geçen sefer bizim canımız yanmış, Ekrem Başkan'ı hapse atmış, bayram bayram onu Silivri Cezaevi'nde bırakmışız, koşmuş, gelmişiz memleketine, köyüne gitmişiz. Bayram namazını köyünde kılmışız. Babasıyla beraber imza kampanyasını başlatmışız. Gençler burada da bir stand kurmuşlar. Ben gidince sizin bir tane kayyımcı çırağı var. Seçilemedikleri yere adaletsiz Adil paraşütle oturacak. Kayyımcı çırağı seni... Çıkmış diyor ki, 'CHP bu meydana çağrı yaptı, kalabalık toplayamadı' diyor. Görüyor musun kalabalığı kayyımcı çırağı?

- Ülkemiz, bu iktidarın elinde geriye gidiyor, ekonomi dibe gidiyor. 2002 yılında en düşük emekli maaşı, 8 çeyrek altın alıyordu. Şu anda 2,5 çeyrek altın alıyor. Asgari ücret Tayyip Bey geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu, şimdi 3 çeyrek altın alıyor. en düşük memur maaşı Tayyip Bey geldiğinde 14,5 çeyrek altın alıyordu, şimdi 6,5 çeyrek altın alıyor. Her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. Aklına çok güvendiğim bir siyaset büyüğü dedi ki, 'Millet iki 'K'ya bakar, kıyma ve kira.'
- Döndüm, baktım. Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde 1 kilo kıyma 4,5 TL idi, şimdi 860 TL. Kıyma 200 kat, kira 160 kat artmış. Emekliye 16 bin TL, asgari ücretliye 22 bin TL, kira 25 bin TL. Üç kişiden biri işsiz. 10 gençten 4'ü işsiz. Türkiye'de 4,7 milyon genç ne okulda ne işte. Avrupa'da ev genci yüzde 6 olmuş, tasadalar, telaştalar. Türkiye'de rakam yüzde 30 olmuş. Emeklilere 16 bin 800 TL'yi reva görüyorlar, asgari ücrete zam yapmıyorlar. En düşük emekli maaşının asgari ücret olmasını önerdik, Meclis'te bekliyor.
- Memur emeklisine 16 bin TL zam önerdik, kanun bekliyor. Asgari ücretin 30 bin 205 TL olmasını önerdik, Meclis'te bekliyor. Kamu işçisi çerçeve protokol bekliyor 1 Ocak'tan beri. Dalga geçer gibi zamlar teklif ediyorlar. 1 Ağustos'ta kamu çalışanlarının, memurların ve emeklilerin toplu iş sözleşmeleri geliyor, duyan yok, gören yok. CHP olarak bütün kanun tekliflerimizin arkasındayız. Grev kararı alan sendikaların, mücadele edecek olan memurların, işçilerin arkasındayız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz, söke söke alacağız.

"DARBECİLİKTEN EMEKLİ OLUNMAZ, HESAP SORACAĞIZ"
Özel, Trabzon mitingi nedeniyle Bayburt, Artvin, Rize ve Gümüşhane'den polis getirildiğini belirterek, "Polise de bekçiye de jandarmaya da sahil güvenliğe de hakkını istiyoruz. Günü gelince şehit olmayı vazife bilenlere zulmü reva görmüyoruz. CHP gelecek, seçim akşamı polisle gençler el ele halay çekecek" ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:
- "19 Mart darbesinin mali ayağı Mehmet Şimşek. Şimdi Pazartesi kabine değişecek güya Mehmet Şimşek gidecekmiş. Bence bir yere gidemeyecek de, diyormuş ki, 'Yoruldum, İngiltere'de bir uygun pozisyon buldum, dinleneceğim, emekli olacağım'. Bu kadar emeklinin ahı üstündeyken, 19 Mart darbesinin kiri üstündeyken seni bırakmayız. Mehmet Şimşek, darbecilikten emekli olunmaz, hesap soracağız.

"FERDİ BAŞKAN'IN KIZI ALLAH'IN İZNİYLE MİMAR OLACAK"
- Bugün YKS açıklandı. Ferdi Başkan'ın kızı Nehir, 'Babam gibi mimar olacağım' diyordu. Bugün sonuçlar açıklandı. Allah'ın izniyle mimar olacak. Bugün iyi puanlar alan, yüzü gülenleri bütün evlatlarımızı tebrik ediyoruz. Başaramayanlara diyoruz ki, asla yılmak yok, moral bozmak yok. Mücadeleye devam, siz başaracaksınız, Türkiye sizinle kazanacak. Bütün gençleri çok seviyoruz.
- LGS yapıldı. Maalesef rezillik paçalardan akıyor. LGS deyince gençlerin içi yanıyor. Geleceğine karar verecek sınavlara giriyorlar, onlar sınavdayken sorular WhatApp gruplarında dolaşıyor. Sınav bitmeden birileri soruların fotoğraflarını gösteriyor. Sınavlardan 719 birinci çıkmış, geçen senenin iki katı. Buradaki en büyük haksızlık, hakkıyla çalışıp birinci çıkan da bu süreçte zan altında kalıyor.
- Gerçekten emeğiyle çalışanlar ile, yanlış işlere karışanlar bir araya getiriliyor. Bunu söyleyince Milli Eğitim Bakanı, 'Geri zekalıya anlatır gibi anlatıyorum' dedi. Şimdi ne oldu, 29 kişiye soruşturma açıldı, bilgi işlemden sorumlu genel müdür görevden alındı. Koklayarak yolda yürüyen Milli Eğitim Bakanı, paçandan aktı.

"KİMSE KUL HAKKINA GİRMESİN"
- 1 milyonun üzerinde imam hatipli var. İmam hatiplileri kimse bir partiye mal etmesin. İmam hatip düşmanlığı yapacağım diye kimse kul hakkına girmesin, hepsi evladımız. Tayyip Erdoğan diyor ki, 'Ben de imam hatipliyim ya'. Sanki imam hatip öğrencileri AK Parti'nin tapulu malıymış gibi, sanki onların geleceği kararmıyormuş, sanki mezun olup çıkınca işsizler ordusuna katılmıyormuş gibi, hayalleri peşinde giderken, hepsi hayal kırıklığına uğramıyormuş gibi, sanki babası yoksul değil, evin kirası yüksek değil gibi... Çok seviyorsan bu ülkede kutuplaşmada imam hatiplerini kendi tarafına itmeye değil, bütün toplumun yoksuluna, emeklisine, emekçisine, öğrencisine sahip çıkmaya ihtiyaç var. Onu sen yapmazsın.
- Biz yapacağız, Ekrem Başkan yapacak. Trabzon'un has evladı yapacak. ‘Türkiye sınav güvenliğinde parmakla gösterilir’ diyor. Sanki FETÖ bu ülkede soruları çalmadı, sınavlar iptal olmadı, YÖK Başkanları, üniversite sınav komisyonu başkanları FETÖ’den içeriye yatmadı, dünya kadar FETÖ’cü haksızlıkla bir yerlere girmedi gibi. Size ant olsun o dönem de bitiyor, yeni bir dönem geliyor. Artık bundan sonra AK Parti’nin seçkinlerinin değil, bakan evlatlarının değil, vatan evlatlarının dönemi başlıyor.

"EYLEM PLANINA İMZA ATMADAN KOLOMBİYA'DAN KAÇTILAR"
- Gazze’de 600 günden fazladır zulüm var, soykırım var. 60 bine yakın sivil öldü, çoğu kadın ve çocuk. Şimdi ateşkes nutuğu atanlara bakmayın, son bir haftada 396 sivil daha öldü. Filistin meselesine 3'üncü Genel Başkanımız Bülent Ecevit‘in samimiyetiyle, Yaser Arafat ile kurduğu dostlukla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının cesaretiyle yaklaşıyoruz. Diğer yanda Erdoğan’ın Netanyahu ile kayıkçı kavgasını izliyoruz. İsrail ile ticaret cayır cayır devam ediyor. Gazze’ye yardım götüren Madleen gemisine müdahale ediliyor. Ayşenur Ezgi Eygi kızımız, Filistin’de vuruldu, öldü. Hakkını Erdoğan aramıyor, arayamıyor.
- Amerika’da Rumeysa Öztürk, Filistin için eylem yaptı, hapiste kaldı. Kılını bile kıpırdatmadılar. Şimdi 12 ülke, Türkiye’yi de davet ettiler ve Filistin’e sahip çıkmak için bir araya geldiler. İsrail’i kınayan bir bildiriye Kolombiya’daki toplantıda imza attılar. Arkasından eylem planı açıklanacaktı. Eylem planında ne var? İsrail ile ticaretin tamamen kesilmesi, Filistin topraklarında suç işleyenlerin bu 12 ülkede yakalanırsa yargılanması var. Bu eylem planına imza atmadan Kolombiya’dan kaçtılar. Trump’tan korktular, Netanyahu’ya meydan okumaktan, ticareti durdurmaktan korktular. Bir tarafta samimiyetle Filistin’e sahip çıkan sizler, bir tarafta Cumhuriyet tarihinin en büyük riyakarlığı. Bu riyakarlığı Türk milletine şikayet ediyorum.

"ORTA DOĞU'DA DEMOKRASİ İLE İSTİKRAR OLUR"
- Artık Orta Doğu’da statüko değişiyor. Orta Doğu’da Baas rejimleri gitti, otoriter rejimler yıkıldı. Bunların yerini doldurmaya çalışan mezhepçi dayatmalar yenildi. Vahabilik, Selefilik, İhvancılık yenildi. Müslümanın Müslümanı öldürdüğü, ama kazananın İsrail olduğu, emperyalistlerin olduğu bir süreç yaşandı. Bu yıkım ve yenilgiden ders alan bazı Körfez ülkeleri, yeni döneme uyum sağlayıp çatışmalardan uzak kalıyorlar ve refahları hızla artıyor. Orta Doğu’nun ihtiyacı demokratik kapsayıcılıktır. CHP, Türkiye için de Suriye için de bütün Orta Doğu için de demokratik kapsayıcılığı savunmaktadır. Ama Erdoğan bunu görmüyor. ‘Bak fethettim’ diye övündüğü Suriye’de şimdi neler oluyor?
- Demokrasi çatısını inşa etmek yerine bir mezhepçilik çatısını kurmaya çalışıyor; ümmetten, ümmetçilikten bahsediyor. Erdoğan eğer ümmeti güçlendirmek istiyorsan, yine demokratik kapsayıcılığa ihtiyaç var. Ümmeti İsrail’in karşısında güçsüz bırakan da bu mezhepçi anlayıştır. Bir gerçeği görmüyorsan onların kuklası olursun, maşası olursun. Mezhepçilik üstünden çatı kurarak Orta Doğu’da istikrar olmaz. Orta Doğu’da demokrasi ile istikrar olur. Barışla istikrar olur. Bilimle istikrar olur. Suriye’nin birliğini savunarak istikrar olur.

"İMAMOĞLU KAZANACAK, TÜRKİYE KAZANACAK
- Biz kazanacağız, Cumhuriyet kazanacak, yoksullar, işçiler, işsizler, esnaflar, çiftçiler kazanacak. Trabzon kazanacak, İmamoğlu kazanacak, Türkiye kazanacak. Artık adayımız belli, 15,5 milyon oyla seçtik onu. Silivri’den çıkamıyor. Gezemiyor. Dolaşamıyor. Onun yerine her sabah yataktan bir Cumhurbaşkanı Adayı olarak kalkmaya hazır mıyız? Ekrem Başkan yerine Yeliz gibi ev ev, kapı kapı, sokak sokak gezip çalışıp bu seçimi kazanacak mıyız? Hazır mıyız?"

İMAMOĞLU: SİZ NEREDEYSENİZ, BEN ORADAYIM
İmamoğlu’nun Silivri’den mitinge yolladığı mektubu, CHP Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak okudu. İmamoğlu, Bak tarafından okunan mektubunda şunları söyledi:
- "Karadeniz’in yiğit evlatları, kıymetli hemşehrilerim; bugün Trabzon’a, canım memleketime gözlerimle değil, yüreğimle bakıyorum. Karadeniz’in her dalgada gökyüzüne savurduğu tuzunu yüzümde hissedemiyorum. Bunca yıllık hayatımda ilk kez, iki bayramda baba ocağıma, ata ocağıma varamadım. Hele bir eksiklik var ki, tarifi zor: Karadeniz’in yiğit evladı, kardeşim Volkan Konak’ı uğurlarken, orada olamadım.
- Memleket sevdasından bilirdik birbirimizi. Sadece bir sanatçıyı değil, bir yoldaşı, bir hemşehriyi, Karadeniz’e kalpten bağlı bir dosttu. Onun cenazesinde olamadım. Ama bilin; siz neredeyseniz, ben oradayım. Birlikte çıktığımız yolda ne bir adım geri atarım ne de bu bağı koparırım. Bugün aranızda olmayışımın sebebi, hukuki bir gerçeklik değil, siyasi bir hesaptır.
- Diploma iptaliyle, operasyonlarla, her gün başka bir davayla, yargı kumpasıyla milletin, siz hemşehrilerimin iradesine karşı set çekmek istiyorlar. Milyonların değişim talebini, hak-hukuk mücadelesini, eşit, adil özgür Türkiye tahayyülünü yok etmek istiyorlar.”

“SESİMİ, GÖRÜNTÜMÜ, HÜRRİYETİMİ, BU MİLLETE HİZMET ETME İMKANIMI KISITLASALAR DA…”
- Neyi yok etmeye çalıştıklarını, en iyi kendimi emanet ettiğim milletim, hemşehrilerim biliyor. O yüzden 19 Mart’tan bu yana, ülkenin dört bir yanında meydan meydan çoğalıyoruz, omuz omuza bu ülkenin en güçlü dayanışmasından birini gösteriyoruz. Çünkü şuna inanıyoruz; devletin dini adalettir. Bir ülke; ancak hukukla, güvenle, vicdanla ayakta kalır.
- Ve adalet, sadece mahkemelerde değil; fabrikada, limanda, okulda, köyde, mahallede, yaylada, yani hayatın tam ortasında gereklidir. Sesimi, görüntümü, hürriyetimi, bu millete hizmet etme imkanımı kısıtlasalar da adaletin, özgürlüğün, çocuklarımıza bırakacağımız güzel günlerin takipçisi olmaya devam edeceğim. Bu millete duyduğum sevgiyi, bağlılığı, hizmet aşkını ne zindan duvarları durdurur ne de yargı sopasının arkasına saklananların baskısı… Onlar, zalimliklerini çoğaltsınlar; biz cesaretimizi, dayanışmamızı, mücadelemizi büyüteceğiz.

“BU MÜCADELE, SADECE BİR KİŞİNİN SESİYLE DEĞİL, MİLYONLARIN ORTAK SÖZÜYLE YÜRÜR”
- Trabzon, Giresun, Rize, Ordu, Bayburt, Gümüşhane, Artvin, Samsun… Bu toprakların insanı toprağı bilir, suyu tanır, emeğin kıymetini unutmaz. Karadeniz, doğasıyla olduğu kadar, iradesiyle de güçlüdür. Yıllardır hor görülen, ötelenen, oyuna karşılık yatırım göremeyen bu bölge, artık hakkını arıyor. Biz, bu bölgenin yeniden kalkınan, üreten, gençlerini tutan bir geleceğe yürümesini istiyoruz. Trabzon, yeniden Karadeniz’in ticaret kapısı olacaksa, bu halkın alın teriyle olacak.
- Gençler kendi şehirlerinde geleceğini kurabilecekse, bu mücadeleyle olacak. Dereler özgür akacak, yaylalar talana değil yaşamaya açılacaksa, bu irade sayesinde olacak. Buraya yatırım değil, vizyon gerek. Hazırız. Karadeniz’in gücünü Türkiye’nin gücüne katacak adımları atmaktan çekinmeyeceğiz. Bu mücadele, sadece bir kişinin sesiyle değil, milyonların ortak sözüyle yürür. Sizin sesiniz var oldukça ne bu ülkenin umudu eksilir ne adalet arayışı yarım kalır.

“TRABZON’UN, KARADENİZ’İN DALGASI NE KADAR SERTSE, İNANCI DA O KADAR DİRİDİR”
- Bugün fiziken yanınızda olamadım ama şunu unutmayın; bu böyle yarım kalmayacak. Birlikte yazacağımız hikâyede, bu meydan yeniden birleşmenin adresi olacak. Kardeşlerim, hemşehrilerim… Biliriz; Trabzon’un, Karadeniz’in dalgası ne kadar sertse, inancı da o kadar diridir. Ben, o denizin hırçın dalgaları, dağların coşkun rüzgarıyla büyüdüm her biriniz gibi.
- O dalgaların kıyıya vurduğu gibi, biz de adaletsizliğin duvarına vura vura aşacağız önümüzdeki engelleri. Başımızı öne eğdiremeyecekler, bize diz çöktürmeyecekler. Yalçın dağları gibi dik, Karadeniz gibi engin, hak yemeden, hakkımı da yedirmeden mücadeleye devam edeceğim. İlk günkü aşkla, heyecanla coşkuyla… Kazanan biz olacağız. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu.”

HASAN AKGÜN'DEN MİTİNGE MEKTUP
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, mitinge mektup gönderdi. Ortahisar İlçe Başkanı Haluk Batmaz'ın okuduğu mektupta, Hasan Akgün yurttaşlara şöyle seslendi:
- "Kıymetli hemşerilerim, akrabalarım, Karadeniz’in yiğit evlatları, Trabzon’un onurlu, dik duruşlu insanları, ben Trabzon’da doğmuş, Cumhuriyet sevdasıyla büyümüş, ömrünü Büyükçekmece halkına, demokrasiye ve halka hizmete adamış bir evladınız, bir kardeşinizim. Ben Doktor Hasan Akgün. Bu toprakların bağrından çıkmış, ömrünün 50 yılını halka hizmete adamış, yıllarını Cumhuriyet’e ve demokrasiye adamış biri olarak sizlere sesleniyorum.
- Trabzon’un mertliğini, Karadeniz’in ruhunu yüreğinde taşıyan İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu, belediye başkanlarımız, bürokratlar ve yol arkadaşımızla haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklandık. Ama bilin ki asıl tutsak olan, adaletsizliğin bizzat kendisidir. Bize vurulan kelepçeler demokrasinin kendisine vurulmuştur.

"BU ÜLKE ER YA DA GEÇ ÇAĞDAŞ MEDENİYET SEVİYESİNE ULAŞACAK"
- Ne ben ne Ekrem Başkan ne de bu davanın hiçbir neferi halkımıza boyun eğdirmedi ve eğdirmeyecek. Biz 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözünü yüreğine kazımış olanlarız. Bu karanlık günler geçecek. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği Cumhuriyet, onun çizdiği yolda ilerleyecek. Bu ülke er ya da geç çağdaş medeniyet seviyesine ulaşacaktır, bundan asla şüphem yok. Sevgili hemşerilerim, kardeşlerim, siz mertliğinizle, vicdanınızla tanınan, her zaman kararınızın arkasında dimdik duran insanlarsınız.
"HAKKIN, HUKUKUN, ADALETİN SESİ OLALIM"
- Bugün Silivri’den vicdanı hür, başı dik bir kardeşiniz olarak sizlere bir çağrım var. Gelin bu karanlığa birlikte dur diyelim. Hakkın, hukukun, adaletin sesi olalım. Birlik olalım, kardeş olalım. Omuz omuza verelim. Çünkü bu dava yalnızca bir kişiyi, partiyi, bir şehri ilgilendirmiyor. Bu dava Türkiye’nin vicdan davasıdır, çocuklarımızın, torunlarımızın nasıl bir ülkede yaşayacağının davasıdır. Bu ülkeye baharı hep birlikte getireceğiz. Başımız dik, yüreğimiz bir, yolumuz Hak yoludur. Hepinizi yüce Allah’a emanet ediyorum. Güzel günlerde buluşmak umuduyla."

DİLEK İMAMOĞLU: KARADENİZLİLER EVLADINI GERİ ALACAK
Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu, mitingte bir konuşma gerçekleştirdi. Dilek İmamoğlu, şunları söyledi:
- "Trabzon'un evladı sevgili eşim Ekrem İmamoğlu siyasete, kalbinde milletine duyduğu büyük bir sevgiyle, hayallerinde daha adil, umutlu ve mutlu bir ülke fikriyle girdi. Yıllar boyunca yolunu aydınlatan bu inanç bugün ona hala güç ve kuvvet vermeye cesaret vermeye devam ediyor. Yıllar boyunca Ekrem, siyaset yaptığı sürece mutlaka duymuşsunuzdur, siyasetteki her adımını Allah beni önce aileme, sonra doğduğum topraklara, sonra da İstanbul'a ve ülkeme mahcup etmesin diye attı.
- Ailesinin ve bu eşsiz coğrafyanın yani sizlerin onun gönlünde çok özel bir yeri vardır. Bugün burada Trabzon'da sizlerle olsaydı heyecanına heyecan, neşesine neşe katardı. Bugün olamadı ama yakında mutlaka olacak, o memleketine memleketi ona kavuşacak. Biliyorum, buna yürekten inanıyorum ki Karadeniz, Karadenizliler evladını geri alacak.
- Ekrem, şimdi bizi hücresinden izliyor ve ben hem eşi hem de hemşehrisi olarak ona diyorum ki, 'İçini ferah tut Ekrem. Sen ne bizi aileni ne de doğduğun toprakları mahcup ettin. İstanbullulara ve ülkene karşı asla başını eğecek bir yanlış yapmadın.' İşte bu meydan şahit. Sizler şahitsiniz. Türkiye'nin tüm meydanları şahit.

"BUGÜN YÜREKTEN İNANARAK VE GERÇEKTEN DİYORUM Kİ 'İYİ Kİ EKREM İMAMOĞLU SİYASETE GİRDİ'"
- Sevgili hemşehrilerim, Ekrem 2008 yılında CHP'ye üye olup siyasete girmeye karar verdiğinde herkesi dikkatle dinliyor, tüm yakınlarının fikirlerini alıyordu. Doğrusu ben o günlerde bu konuda çok da istekli değildim. Aklım diyordu ki 'Evet bu ülkeye gerçekten hizmet etmek isteyen dürüst çalışkan insanlar siyasette yer almalı.' Gerçekten ama gerçekten bu ülkeye hizmet etmek isteyen siyasette yer almalıydı. Ama yüreğim endişeliydi.
- Siyasetin acımasız yanlarından ailesine zaman ayıramayacağından çok korkuyordum. Hatta kendi kendime 'Keşke vazgeçse bu yoldan geri dönse' diyordum. Bugünse yürekten inanarak ve gerçekten diyorum ki, 'iyi ki Ekrem İmamoğlu siyasete girdi. İyi ki adaletin, merhametin, iyiliğin hakim olması için yılmadan çalıştı. İyi ki herkes için daha güzel bir gelecek uğruna tüm kötülüklere karşı kendini siper etti. İyi ki bu ülkenin dört bir yanındaki insanları ortak bir umutta, ortak bir gelecekte buluşturdu.' Çünkü bu ülkede kardeşçe ve huzur içinde, refah içinde yaşamanın başka bir yolu yok.

"KİMSENİN SAĞLIĞIYLA HAYATIYLA OYNANMASIN İSTİYORUZ"
- Bugün her birimiz bu mücadelenin bir parçasıyız artık. Aylardır meydan meydan gezen milyonlarca yurttaşımız gibi biz de adalet ve demokrasi talep ediyoruz ve ne bedel gerekiyorsa bu bedeli hep birlikte ödemeye hazırız. Ekrem İmamoğlu'na ve yol arkadaşlarına yapılan haksızlıkların bir daha kimseye yapılmadığı, hukukun herkese eşit uygulandığı bir Türkiye istiyoruz. Bizim derdimiz sadece sevdiklerimiz değil, herkes için adalet, herkes için hukuk istiyoruz. Kimse özgürlüğünden haksız yere mahrum bırakılmasın. Kimse ailesinden, çocuklarından ayrı kalmasın. Ortada iddianame bile yokken hiç kimse suçlu ilan edilmesin. Kimsenin sağlığıyla hayatıyla oynanmasın istiyoruz.
- Aynı şekilde aynı Trabzon'un diğer kıymetli evladı Beylikdüzü Belediye Başkanımız Mehmet Murat Çalık'a reva görülen haksızlığın da bir an önce son bulmasını istiyoruz. Bizim özlemimiz 86 milyonun birlik içinde yaşadığı bir Türkiye. Çocukların ve gençlerin yarınlara umutla baktığı, kadınların güvende olduğu, çiftçilerin, emekçilerin, emeklilerin refah içinde yaşadığı bir ülke istiyoruz. Bugün bu mücadeleyi vermezsek yarın çok geç olabilir. Onun için yığılmayacağız, yorulmayacağız, bu mücadeleyi hep birlikte başaracağız. Mücadele edeceğiz ve sonunda her şey çok güzel olacak."

"CEBİMİZDE PARA YOK, HEPSİNİ HORTUMLADILAR"
Trabzonlu vatandaşlar, İmamoğlu’nun tutukluluğuna tepki gösterdi. Trabzonlu bir kadın yurttaş, mitinge katılım gerekçesini "İmamoğlu için buradayız. İmamoğlu’nun çıkması için, özgürlük için, demokrasi için buradayız" sözleriyle anlattı.
"Türkiye’de olan hukuksuzluğa karşı buradayız" diyen bir yurttaş ise "70 yaşındayım. 1973 yılından beri ömrümüz sol mücadelenin içinde geçti. 12 Eylül’leri gördük. Zindanlara girdik, çıktık. Daha bugünler olmasın diye buradayız" ifadelerini kullandı.
“İmamoğlu için buradayız, değişim için buradayız” ifadeleriyle İmamoğlu’na verdiği desteği dile getiren bir başka Trabzonlu kadın yurttaş ise “Bıktık artık” diye konuştu.
Mitinge Ekrem İmamoğlu maskesi ile katılan bir kadın yurttaş ise “Hukuksuzluk, haksızlık. Bizim de hakkımız, hukukumuz yok, onun için buradayız. Cebimizde para yok. Hepsini hortumladılar” sözleriyle sitem etti.
Kastamonu'da feci kaza: 3 ölü, 5 yaralıGündem
Buğra Kavuncu: Eğer vicdanınız sızlamıyorsa o vicdanda bir sakatlık vardırGündem