Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın Salı günü Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşme, iki ülke arasındaki onlarca yıllık petrol ve güvenlik temelli işbirliğini derinleştirmeyi hedefliyor.

Ziyaret, Prens Selman’ın 2018’de Suudi ajanlar tarafından öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı olayından bu yana ABD’ye yaptığı ilk resmi temas özelliğini taşıyor.

ABD istihbaratı, cinayetin yakalanması veya öldürülmesine yönelik talimatı Selman'ın onayladığını belirtmişti. Veliaht Prens ise operasyonu emretmediğini söylemiş, ancak ülkenin fiili lideri olarak sorumluluğu kabul etmişti. Yedi yılı aşkın sürenin ardından Washington ve Riyad, ilişkilerde “sayfa çevrildiği” mesajı veriyor.

SAVUNMA ANLAŞMASI GÜNDEMİN MERKEZİNDE

ABD ve Suudi Arabistan arasındaki geleneksel denklem, Riyad’ın uygun fiyatlı petrol tedariki karşılığında Washington’ın güvenlik garantisi sunması üzerine kuruluydu. Ancak 2019’da İran’ın Suudi petrol tesislerine düzenlediği saldırı sonrası bu denge sarsılmıştı. Eylül ayında İsrail’in Katar’ın başkenti Doha’yı hedef alan saldırısı ise bölgede tansiyonu yeniden yükseltmişti.

Bu gelişmelerin ardından Trump, Katar ile bir savunma paktını başkanlık kararnamesiyle imzaladı. Pek çok analiste göre Suudi Arabistan da benzer bir düzenlemeye yakın. Riyad, ABD Kongresi tarafından onaylanacak tam kapsamlı bir savunma anlaşması istiyor ancak Washington bunu Suudi Arabistan’ın İsrail ile ilişkileri normalleştirmesi şartına bağlıyor.

Suudi tarafı ise İsrail’den, tarihinin en sağcı hükümeti tarafından yönetilen Tel Aviv’in Filistin devletine yönelik taahhüt vermesini talep ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise geçtiğimiz günlerde Filistin devletine açıkça yeniden karşı çıktığını belirtti.

Uzmanlara göre Trump’ın Katar’a benzer bir kararnameyle savunma taahhüdünde bulunması, Riyad’ın talep ettiği kapsamlı anlaşmanın gerisinde kalsa da “sürecin bir adımı” olarak değerlendiriliyor.

NÜKLEER ENERJİ VE YAPAY ZEKÂ İÇİN KRİTİK TEMASLAR

Suudi Arabistan, Vision 2030 stratejisi kapsamında ekonomisini çeşitlendirmeyi ve bölgesel rakipleri karşısında teknolojik gücünü artırmayı hedefliyor. Bu nedenle yapay zekâ teknolojilerine erişim ve nükleer enerji alanında ABD ile yapılacak anlaşmalar Riyad için kritik önem taşıyor.

Özellikle gelişmiş çip teknolojisine ulaşmak, Suudi Arabistan’ın küresel yapay zekâ ağında merkezi bir rol edinmesi ve geçtiğimiz aylarda ABD ile büyük ölçekli veri merkezi anlaşması yapan Birleşik Arap Emirlikleri ile rekabet edebilmesi açısından belirleyici görülüyor.

Selman ayrıca ABD ile sivil nükleer program konusunda anlaşma arayışında. Bu programın hayata geçmesi, Suudi Arabistan’a ABD nükleer teknolojisine erişim sağlayacak ve ülkenin enerji çeşitliliğini artıracak. Ancak Washington’ın uranyum zenginleştirmeyi veya kullanılmış yakıtın yeniden işlenmesini yasaklayan maddeleri Riyad tarafından kabul edilmediği için müzakereler kolay ilerlemiyor.

Görüşmelerden, nükleer enerji alanında ya bir anlaşma ya da kaydedilen ilerlemeye dair resmi bir açıklama çıkması bekleniyor.

Tüm bu başlıklar, Suudi Arabistan’ın Birleşik Arap Emirlikleri ve İran gibi bölgesel rakipleriyle stratejik bir rekabet içinde olduğu bir döneme denk geliyor. Hem savunma hem de yüksek teknoloji alanında Washington’la kurulacak ortaklıkların Riyad’ın bölgesel konumunu güçlendirmesi öngörülüyor.

Diplomatik çevreler, iki tarafın beklentilerinin farklı olmasına rağmen “her iki tarafın da istediğinden daha azıyla yetineceği” bir uzlaşının masada olduğunu belirtiyor.