TARIK IŞIK / NEFES

Erzurum’da 6 Aralık 1925’te çıkan olaylar sırasında adı dahi bilinmeyen bir kadının idam edildiği propagandası Şapka Devriminden 36 yıl sonra, 1961’den itibaren seslendirilmeye başlandı. 1969’a gelindiğinde ise Gazeteci Nimet Arzık, kadının ismini, sattığı şallara istinaden “Şalcı Bacı” koydu.

Nimet Arzık, yazılı veya sözlü hiçbir kaynağı referans göstermemesine karşın Şalcı Bacı’nın fiziksel özelliklerinden dünya görüşüne, darağacına yürürken jandarmaların iteklemesinden idam nedeninin arkasındaki siyasi hesaba kadar kurmaca detaylar vererek bir hikâye yazdı.

ARŞİVLERDE YOK

Kadınların şapka örtmesi için yasal hiçbir bir zorunluluk yoktur ama Nimet Arzık’a göre Vali Zühtü Bey ve Müstahkem Mevki Komutanı Hasan Paşa, kestirmeden sonuç almak, dehşet salarak kimsenin hükümetin emrinden dışarı çıkmaması için Şalcı Bacı’yı asmışlardır. Şalcı Bacı’nın seçilmesinin nedeni ise gösterişli boyudur.

Şalcı Bacı karakterini yaratanların ortaya koyduğu en dikkat çeken tanıklık Gazeteci Çetin Altan’ın dedesi Hasan Paşa ile ilgili duyduğu kulaktan dolma bilgileri gerçekmiş gibi anlatmasıdır. Arşiv belgelerine dayanan araştırmaların hiçbirinde bir kadının Şapka Kanununa muhalefetten idam edildiğine dair bilgi yoktur. Dönemin gazetelerinde de bu yönde tek bir habere rastlanılmamıştır.

Muhafazakâr kesimin önde gelen isimlerinden Necip Fazıl Kısakürek’in “Son Devrin Din Mazlumları” kitabında idam edilen bir kadından söz etmesi ile Şalcı Bacı, gericilerin Cumhuriyet ile hesaplaşmasının aktörlerinden biri haline getirildi.

Yıllar geçtikçe devamı çorap söküğü gibi geldi. “Şehit”, “kahraman”, “ana” ilan edildi, hakkında roman yazıldı, kadına karşı şiddetin sembolü olduğu söylendi, protestolara konu edinildi. O kadar ileri gidildi ki AKP Ankara Milletvekili Osman Gökçek, Meclis kürsüsünden hızını alamadı, “Şalcı Bacı’yı CHP asmıştır” bile dedi.

İDAM EDİLEN OLMADI

10 Aralık 1925’te Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 676 sayılı kanunla Ceza Kanunu’nun 131. maddesi değiştirilmiş böylece Şapka İktisâsı Hakkında Kanun’a aykırı davrananlara üç aydan bir seneye kadar hapis cezasının verilmesi öngörülmüştür. 23 Haziran 1936’da yürürlüğe giren kanun ile de Ceza Kanunu’nun 526. maddesinde değişiklik yapılarak üç aya kadar hafif hapis veya on liradan iki yüz liraya kadar hafif para cezası olarak belirlenmiştir.

Ergün Aybars, Şapka Kanununa muhalefet suçundan idam edilenlerin sayısını 27 olarak ifade etmiştir. Turgut Özakman ise şapka giymenin memurlar için zorunlu tutulduğunu, halkın şapka giymeye zorlanmadığını, hiç kimsenin “şapka giymedi” diye idam edilmediğini, “Şapka davası” diye adlandırılan davaların şapka giyip giymemekle hiçbir ilgisi olmadığını söylemiştir. Özakman, o davalarla ilgili şapka olayını istismar ederek halkı isyana kışkırtmak ve isyana katılmak olduğuna dikkati çeker. Buna örnek olarak İskilipli Atıf’ın idamı gösterilebilir.

Kara propagandanın son araçlarından biri de 1931’de Isparta Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanarak idam edilen Fatma adındaki bir kadının fotoğrafının “Şalcı Bacıymış gibi” kullanılmasıdır. Fotoğraf, dönemin gazetelerinde de yayımlanmıştır. Isparta’nın Darbıbükü Köyünden Fatma, aynı köyde yaşayan Eşref’in Hanife ile evlenmesini temin etmek için Eşref’in karısı Ümmüşan’ı başına kazma sapı ile vurarak öldürmüş ve bu nedenle idam edilmişti. Eşref, cinayeti işlemesi için Fatma’ya bir “Yirmilik altın” peşin vermiş, bir de tarla vaat etmişti. Teklif, Fatma’ya cazip gelmişti. Çünkü yöre dağlık olduğu için bir miktar tarlanın bile çiftlik kadar kıymeti vardı.

YARIN: ŞAPKA KANUNU'NA MUHALEFETTEN YARGILANAN KADIN KİM?