İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alınması ve 23 Mart'ta da tutuklanmasıyla birlikte yurt genelinde geniş çaplı protestolar düzenlendi. Protestocuların çoğunluğu ise öğrenci ya da gençlerdi. Protestolar sırasında ya da katıldıkları için evlerinden gözaltına alınan çok sayıda insan tutuklandı. Daha sonra çoğu tahliye edilse de yargılamalar sürüyor ve süreçte cezaevinde olanlar var.

DURUŞMA SALONU YETERSİZ KALDI

Geçen cuma toplam 189 sanıklı iki dava görülmüş, sanıklar "19 Mart'ta darbeye karşı sokaktaydık. Anayasal hakkımızı kullandık, suç işlemedik, beraatımızı istiyoruz" demişti. Avukatların 'derhal beraat' talepleri reddedilerek iki duruşma ertelenmişti.

Bugün ise 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet'tten toplam 93 sanığın yer aldığı üç davanın duruşması, İstanbul 14., 50. ve 74. Asliye Ceza mahkemelerinde başlandı. 'Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet' suçundan 6’şar aydan 3’er yıla kadar hapis istenen 33 sanık hakim karşısına çıktı.

Asliye ceza mahkemelerinin duruşma salonlarının yetersiz olması nedeniyle ağır ceza mahkemelerinin salonlarında görülen duruşmalarda önce tutuksuz sanıkların kimlik tespitleri yapıldı ve savunmalarına geçildi.

DURUŞMA ÖNCESİ BASIN AÇIKLAMASI

Üniversite öğrencileri, duruşma öncesi İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.

Öğrenciler, "Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz", "Direne direne kazanacağız", " Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz", "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganı attı.

Öğrenciler adına açıklamayı yapan Yaren Sarısaltık, şunları söyledi:

“Bugün burada, baskı ve zorbalığa karşı gelişen süreçte, mücadeleyi büyüttükleri için tutuklanan arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın davalarını takip etmek için bir araya geldik. Bugünkü dava konu dahilinde ilk değil, son dava da olmayacak. Zira yüzlerce kişi hakkında benzer davalar ve soruşturmalar açıldı. Bizler hep birlikte omuz omuza nasıl mücadele ettiysek, bunun bir devamı olarak gördüğümüz dava süreçlerinde de hep birlikte olacağız. Arkadaşlarımızla, yoldaşlarımızla dayanışmayı yükselteceğiz. Haklarımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize nasıl hep birlikte sahip çıktıysak, hakları gasp edilen arkadaşlarımıza da hep birlikte sahip çıkacağız.

MÜCADELEMİZİ ENGELLEYEMEZ

Gözaltılar, tutuklamalar ve baskılar yükselen mücadelemizi engelleyemez. 19 Mart'ta İstanbul Üniversitesi önünde bizlerin karşısına dikilen barikatı yıllardır biriktirdiğimiz öfkeyle yıktık. İstanbul Üniversitesi önünde yıktığımız korku barikatlarının ardından günlerce kampüslerden sokaklara, meydanlara taşan bir gençlik hareketliliğini yükselttik. Üniversitelerde yükselttiğimiz öfkeyi, Saraçhane Meydanı'na taşıdık ve kararlılığımızı Taksim'e yürüme iradesine dönüştürdük. Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için üniversitelerden meydanlara akan bizlerin öfkesinden korkan siyasi iktidar, 20 Mart itibarıyla gözaltı, tutuklama saldırısını hızlandırdı.

316 KİŞİ TUTUKLANDI

20 Mart'tan 29 Mart'a kadar estirilen gözaltı, tutuklama teröründe, binlerce kişi gözaltına alındı, 316 kişi tutuklandı. Zorbalığın tırmandırılmasına, tutuklama terörünün estirilmesine karşı üniversite kampüslerden meydanlara seslerimizi yükseltmeye devam ettik. Üniversitelerde yükselttiğimiz mücadelenin fırtınasını arkasına alan liseliler de 'hocama dokunma' diyerek iktidarın dayattığı saldırıları reddetti.

ESİLA'NIN DURUMU AĞIRLAŞIYOR

İktidarın baskılarına, tutuklamalarına karşı mücadelenin ve dayanışmanın yükseltilmesiyle, tutsaklar serbest bırakılırken bugün hala 55 kişi hukuksuz bir şekilde tutsak edilmeye devam ediyor. Bu arkadaşlarımızdan birisi de kronik kalp ve böbrek rahatsızlığı bulunan ve tüm itirazlara rağmen Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nde tutulan Esila Ayık. Esila'nın tedavisi gecikdirildiği gibi her geçen gün durumu da ağırlaşıyor.

'Tüm tutsak arkadaşlarımız serbest bırakılsın' diyoruz. Bugün burada ev baskınlarıyla gözaltına alınan ve tutuklanan arkadaşlarımız için yan yana geldik. Siyasi iktidarın baskı ve zorbalığı tırmandırmasına karşı meydanları dolduruyoruz, öfkemizi diri tutuyoruz. 19 Mart'ta korku barikatlarını yıkanlar olarak, 1 Mayıs alanlarını güçlendirmek için de mücadeleyi büyütüyoruz. Herkesi zorbalığa karşı hakları, özgürlüğü ve geleceği için omuz omuza olmaya, mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.

Bir kez daha ifade ediyoruz, yükselttiğimiz mücadeleyi gözaltılarla, tutuklamalarla ve baskılarla engelleyemeyeceksiniz. Korku duvarlarını yıkarak fırtınaya yelken açanların mücadelesi kazanacak. Baskı ve yasaklara karşı alanlarda olmaya, mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz."

"SİZİN GİBİ OKUMUŞLARI DAHA ÇOK DÖVECEĞİZ" DEDİ

50. Asliye Ceza Mahkemesi salonunun yetersiz olması nedeniyle 14. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapılan ilk duruşmada kimlik tespitinin ardından savunmalara geçildi.

Bir genç yaşadıklarını, "Polis gözaltına aldıktan sonra 'öldün mü, sakın ölme daha çok döveceğim dedi. Başka bir polis 'sizin gibi okumuşları daha çok döveceğiz' dedi. 3 aydır istanbul'dayım. Sınavlarıma, derslerime giremedim" sözleriyle anlatırken, taşıdığı motosiklet kaskı sorulan bir sanık, "Çalınmasın diye yanıma almıştım. Hiçbir şey yapmadığım halde tekme, tokat gözaltına alındım. Surların orada yere yatırıldım, ters kelepçe yaptılar. Bir polis botla 5-6 defa kafama vurdu. Başım 1 hafta ağrıdı. Cezaevinde dahi devam etti. Polise hiçbir mukavemette bulunmadım. herhangi bir şekilde su şişesi, taş vs. atmadım" diye konuştu.

17 EKİM’E ERTELENDİ

Mahkeme, haklarında ev hapsi kararı bulunan 6 sanıktan 3’ü hakkında adli kontrol kararının kaldırılmasına hükmetti. Mahkeme diğer 3 sanığın ise savunmalarının henüz alınmamış olması nedeniyle adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi. Duruşma, 17 Ekim 2025 tarihine ertelendi.