Kayseri kent merkezine 24 kilometre uzaklıktaki Kültepe Kaniş Karum Ören Yeri, Anadolu’nun ilk yazılı tabletlerinin bulunduğu bölge olarak arkeoloji dünyasında önemli bir yere sahip. Höyük ve onu çevreleyen karumdan oluşan alanda saray, tapınak, yönetim birimleri, atölye ve yaşam alanlarının kalıntıları gün yüzüne çıkarılıyor.
1948’den bu yana sürdürülen kazılar, Kültepe’yi Türkiye’nin önde gelen arkeoloji ve turizm merkezlerinden biri haline getirirken, bu yıl uluslararası iş birliği açısından da yeni bir aşamaya geçildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Üniversitesi ve Kültepe Kazı Başkanlığı ile Kore Cumhuriyeti Ulusal Kültürel Miras Araştırma Enstitüsü arasında 2024’te imzalanan anlaşma doğrultusunda Koreli arkeologlar, Türk ekiple birlikte sahada yer aldı.

WARŞAMA SARAYI’NIN UZANTILARINDA YOĞUN ÇALIŞMA
Erken Tunç Çağı’na tarihlenen ve Anadolu’nun en görkemli yapılarından biri olarak kabul edilen Warşama Sarayı’nın uzantılarında gerçekleştirilen jeofizik çalışmalar, bu sezonun yönünü belirledi. Ardından Türk ve Koreli ekip, yaklaşık 1,5 ay boyunca üç farklı bölgede kazı yürüttü.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, çalışmaların kapsamına ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu anlaşma hem Koreli arkeologların Kültepe’de çalışmasına hem de Türk araştırmacıların Kore’de bilimsel faaliyet yürütmesine imkan sağlıyor. Bu yıl Kore’den gelen ilk ekip ile kazıya başladık. Çalışmaların odak noktası, Asurlu tüccarların bölgeye geldiği döneme ait kalıntıları takip etmekti” dedi.
JEOFİZİK VERİLER TEST EDİLİYOR
Warşama Sarayı çevresinde daha önce yapılan jeofizik taramaların yol gösterici olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kulakoğlu, “Bu sezon adeta bir test süreciydi. Jeofizik verilerin kazıyla ne kadar örtüştüğünü görmek istiyoruz. Bu doğrulama sağlanırsa bölgede çok daha kapsamlı bir kazı programına geçeceğiz. Bu yaklaşımın Türk arkeolojisinde yeni bir başlangıç olacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
KORELİ ARKEOLOGLAR İÇİN YENİ DENEYİM
Külakoğlu, Uzak Doğu’da Kültepe Höyüğü gibi tabakalaşmış yerleşim biçimlerinin yaygın olmadığını vurgulayarak, “Koreli arkeologlar burada oldukça farklı bir yapıyla karşılaştı. Anadolu’nun en büyük höyüğünde çalışmak onlar için de yeni bir deneyim. Bu iş birliğinin gelişerek Anadolu’daki diğer merkezlere de yayılacağını düşünüyorum” diye konuştu.