Wolverhampton Wanderers’ın teknik direktörü Vitor Pereira, takımının Premier Lig’deki etkileyici yükselişini sahada değil, bir barda kutlamayı tercih ediyor. Elinde bir Asahi bardağıyla “Altın rengi, kulübümüz gibi" diyor ve ekliyor: "İşte renk bu."

Portekiz’in Espinho kentinde bir balıkçı köyünde başlayan hayatı, onu Çin’den Türkiye’ye, Suudi Arabistan’dan İngiltere’ye taşıdı.

“Ben bir deniz adamıyım" diyor gülümseyerek ve devam ediyor: "Sahilde büyüdüm. Evim sahile 50 metre uzaklıktaydı. Arkadaşlarım 50 yıl önce orada tanıştığım insanlar. Onlar benim arkadaşlarım, hepsi. Oraya gittiğimde kendimi evimde gibi hissediyorum: Ben buraya aidim, burası benim alanım. Denizin önünde, biram, kağıdım ve kalemimle. Sevdiğim şey bu."

Pereira, Wolverhampton’da görevine geldiği aralık ayından bu yana sadece Liverpool ve Newcastle’ın gerisinde kalan bir performans sergiledi.

Onun için bu başarıların karşılığı, taraftarlarla bira içmek. Amaç sarhoş olmak değil, bağlantı kurmak: "İnsanlarla birlikte olmanız gerekiyor çünkü gülümsemeleri görmeniz gerekiyor. Bir bara gittiğimde mesele bira değil. Elbette birayı severim" diye itiraf ediyor ve ekliyor: "Ama insanlarla birlikte olmak, onları mutlu etmek, gururlandırmak için bir şeyler yaptığımı hissetmek için giderim. Bu benim enerjim. Bir bara gitmeliyim çünkü kültür bu."

Vitor Pereira ilk kez anlattı: 'Mağarada yaşıyorduk' - Resim : 1

"ÖNCE PUANLAR, SONRA BİRALAR"

Onun “önce puanlar, sonra biralar” sözleri, kulüpte bir slogana dönüştü. Taraftarlar bu ifadeyi biraya ve IPA’ya bile taşıdı.

Pereira’nın futbola bakışı da oldukça yaratıcı: "Sanırım teknik direktör olmasaydım mimar gibi bir şey olurdum. Yaratmayı seviyorum. Bir kulübe her gittiğimde, sanki bir bebeği kucağıma almış gibi oluyorum. Ve büyümelerine yardım etmeye başlıyorum. Sanki yeni bir resme başlıyorum. Bu futbol, bana yaratıcılığımı ifade etme şansı verdi. Eğer bunu yapmasaydım belki de ressam olurdum... belki de sanatla uğraşmalıyım."

"HİÇBİR ŞEY GÖRMEDİM"

Ancak başarıların arkasında büyük fedakarlıklar var. Çin, Türkiye, Yunanistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde görev yaparken ailesinden uzak kaldı:

"Son 15 yıldır eşim hem annelik hem de babalık yaptı. Hiçbir şey görmedim. Doğum günleri, mezuniyetler... Hiç orada olmadım. Hiçbir zaman. Oğullarım için böyle bir hayat istemiyorum. Çok acı çektiğimiz bir sürü anımız var. Ve yalnız. Sanırım her zaman depresyon öncesi dönemdeyiz. Yaşadığım anların bana daha güçlü olma fırsatı verdiğine inanıyorum.”

Vitor Pereira ilk kez anlattı: 'Mağarada yaşıyorduk' - Resim : 2

"SANA BASKIYI ANLATAYIM..."

Basının baskısıyla başa çıkmak da onun için kolay değil, ama farklı bir perspektife sahip:

"Bana sordular: 'Vitor, baskı hissetmiyor musun?' Baskı, dostum. Sana baskıyı anlatayım. Babam kanser olduğunda, kardeşim ölürken, annem ağlarken üzerimde baskı vardı. Ve biz bunlarla uğraşırken; futbol futboldur. Ben baskı hissetmiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Sıfır. Baskı benim kendime uyguladığım baskıdır. Çünkü daha iyi olmak istiyorum. Ve daha iyi ve daha iyi ve daha iyi. Kendime meydan okuyacak doğru yerde olursam, sihir yapabilirim. İnanın bana."

"AKLIM FUTBOLDA"

Futbol Pereira’nın zihnini tamamen sarıyor. Gündelik yaşantısında sürekli futbol düşündüğünü dile getiren Portekizli teknik adam, "Bazen eve gidiyorum ve şöyle diyorum: 'Kıyafetlerim nerede?'. Bıçakları ve çatalları nerede bulacağımı bilmiyorum. Her seferinde ev, araba değiştiriyorum. Öğle ya da akşam yemeği yerken ailem konuşmaya başlıyor ve benim aklım futbolda oluyor. Bazen konuşulanları anlayamıyorum." ifadelerini kullanıyor.

"ISINMA FİZİKSEL DEĞİLDİR, ZİHİNSELDİR"

Maç günleri ise tam bir odaklanma hali içinde: "Bazen oyundayken sanki PlayStation oynuyormuşum gibi oluyor. Oyun modunda olmalısınız. Bu yüzden oyuncularıma 'Ben oynuyorum' diyorum. Ne olacağını tahmin etmek için her zaman bir saniye önceden olmaya çalışıyorsunuz. Bu yüzden bazen golleri göremiyorum. Ve çoğu zaman onlara şöyle diyorum: Isınma fiziksel değildir. Zihinseldir. Burada soyunma odasındayım ama oynuyorum. Maça sizden önce başladım. Çünkü zihinsel olarak güçlü olmaya hazırım. Bu yüzden ikinci yarının başında Fulham'a gol attığımızda, benim için...” diyor ve kalbine hançer saplar gibi bir hareket yapıyor.

Vitor Pereira ilk kez anlattı: 'Mağarada yaşıyorduk' - Resim : 3

Wolves, Pereira göreve geldiğinde küme düşme hattındaydı. Bugün, Avrupa kupaları hayal değil.

Kulübün boşa harcayacak parası olmadığını dile getiren Pereira, "Milyonlara ihtiyacımız yok, zekaya ihtiyacımız var. Eğer harcayacak çok paramız yoksa boşa para harcayamayız.” şeklinde konuştu.

"MAĞARADA YAŞIYORDUK"

Pereira, öğretmenlikten geldi. 18 yaşında cankurtaranlık yaparak başladığı kariyeri onu Premier Lig’e taşıdı:

"Babamın parası yoktu, bu yüzden yeraltında bir 'mağarada' yaşıyorduk. Kışın deniz çok güçlüydü ve hiçbir bariyer yoktu. Her kış, üç ay boyunca içeriye su girerdi. Evi yeniden inşa etmek zorunda kaldık. Duvarlara her su girdiğinde kötü bir koku olurdu. Utanırdım çünkü giysilerim kokardı. Ama çok mutlu bir gençtim çünkü bu tür bir toplulukta bizim adamlarımız vardı. Geriye dönüp baktığımda, içimde hissettiğim bu güç o zamanlardan geliyor."

Vitor Pereira ilk kez anlattı: 'Mağarada yaşıyorduk' - Resim : 4

"İNGİLTERE'YE SADECE KÜME DÜŞMEMEK İÇİN GELMEDİM"

Kariyer hedefleri netti ve çoğunu gerçekleştirdi: “Başından beri menajer olmak istediğimi biliyordum. Bazen bilemeyiz: 'Şunu seviyorum, bunu seviyorum'. Benim için çok kolaydı: Koç olmak istiyorum. Ondan sonra Portekiz'de Premier Lig'de teknik direktör olmak istiyorum. Ondan sonra da Portekiz'de ligi kazanmak istiyorum. Başardım. Ondan sonra, ülke dışındaki ligleri kazanmak istiyorum. Başardım. Premier Lig'e gitmek istiyorum. Hedeflerim bunlar.”

Peki sıradaki hedef ne? Cevabı kısa ama net: “Göreceksiniz."
Ve ekliyor: “İngiltere'ye sadece küme düşmemek için gelmedim.”