HAŞİM KILIÇ / NEFES

Yönetmen Çayan Demirel, 2013’te çekimlerine başladığı Kardeş Türküler’in 20’inci yılı için hazırlanan belgeselin çekimleri sırasında geçirdiği rahatsızlıktan dolayı, çalışamaz hale geldi. İki yıl süren ilk çekim sürecinin ardından belgeseli tamamlama görevi, eşi ve aynı zamanda filmin yapımcısı olan Ayşe Çetinbaş’a düştü. Çetinbaş, yaklaşık 10 yıl süren çalışmanın ardından eşinin yarım bırakmak zorunda kaldığı filmi tamamladı ve “Kardeş Türküler ile 30 Yıl” ismiyle sinemaseverlerle buluşturdu. Festivaller kapsamında izleyicinin karşısına çıkan belgesel, 36. Ankara Film Festivali’nde Ulusal Belgesel Film Yarışması seçkisinde yer alıyor. Filmin gösterimine eşi Çayan Demirel’le katılan Çetinbaş, filmin hikayesini NEFES’e anlattı.

Yarıda kalan belgeseli eşi tamamladı: 10 yıllık mücadele sonunda yayınlandı - Resim : 1

“KOCAMAN PROJEYLE BAŞBAŞA KALDIM”

2013 yılında başladıkları çekimlerde iki yıl boyunca grubu takip ettiklerini anlatan Çetinbaş, “Konserlerine gittik, bütün grup üyelerine ve kuruluş yıllarına tanıklık eden kişilere ulaştık. Örneğin Çerkezce ya da Ermenice öğrendikleri insanlarla görüşerek süreci bizimle paylaşmalarını istedik. Çok yoğun bir prodüksiyon sürecimiz olmuştu. Avrupa ve Türkiye turnelerini takip ettik. Otobüste, sahne arkasında, her yerde yanlarında olduk. Sonrasında maalesef Çayan Mart 2015’te aniden rahatsızlandı ve ben bu kocaman projeyle baş başa kalmış oldum. Arkadaşlarımızla birlikte, son 10 yıldır bu projeyi bitirmek için çalıştık. Böylece 20. yıl belgeseli değil de yaklaşık on yıllık bir gecikmeyle 30. yıl belgeseli gibi bir çalışma ortaya çıkmış oldu.” dedi.

“TÜRKİYE KOŞULLARI DA BU SÜREÇTE GİTTİKÇE AĞIRLAŞTI”

Gecikmenin nedeninin sadece kendi yaşadığı kişisel süreçler olmadığını, ülke koşullarının da zorlayıcı olduğunu ifade eden Çetinbaş, şunları söyledi:

“Çayan hem filmin yönetmeni hem de benim eşim olduğu için özel hayatım da çok etkilendi. Bir anda engelli biriyle yaşamaya başlamak ve aynı zamanda filmi sürdürmeye çalışmak kolay değildi. Çayan haftanın yarısında ailesinde, annesinde kalıyordu. Ben ise haftanın diğer yarısında filmle uğraşmaya çalışıyordum. Fakat yönetmenlik yarı zamanlı yapılabilecek bir iş değil. Üstelik Türkiye koşulları da bu süreçte gittikçe ağırlaştı.

“GRUP ÜYELERİ YAŞLANIYOR, TÜRKİYE DEĞİŞİYORDU”

Biz filme başladığımızda yıl 2013’tü ve Türkiye’nin çok daha güzel zamanlarıydı. Ancak 2015, 2016 ve sonraki yıllarda Türkiye’de giderek daha sıkıştığımız, daha boğucu bir atmosfer oluştu. Böyle olunca film yapmak da oldukça zorlaştı. Ardından pandemi girdi devreye ve süreç daha da uzadı. Bir yandan çok olgunlaşmış, bitirilmesi gereken bir emek vardı; ancak diğer yandan aradan uzun yıllar geçmişti, malzeme eskimişti ve yeniden çekimler yapmak gerekiyordu. Grup üyeleri yaşlanıyordu, Türkiye değişiyordu, artık güllük gülistanlık bir ortam yoktu ve bu sebeplerle yeniden çekim yapma ihtiyacı doğdu. Projeye tekrar yoğunlaştık ve özellikle 2015 sonrası için farklı bir anlatıya geçtik.”

“TÜRK POLİTİK TARİHİNE PARALEL BİR ANLATI”

Çayan Demirel’in Kardeş Türküler projesini, Türkiye politik tarihine paralel bir biçimde anlatmak istediğini ifade eden Çetinbaş, grubun hikayesi ile ilgili olarak şu şekilde konuştu:

“Kardeş Türkler sıradan bir müzik grubu değil, belirli koşullarda ortaya çıkmış bir sanat projesidir. 1993 yılında dört dili bir araya getiren konser projesi olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla Türkiye tarihine paralel bir anlatı kurmamak neredeyse imkânsızdır. Çünkü grubun tüm üretim süreçleri Türkiye’nin tarihsel ve toplumsal koşullarından etkilenmiştir. Filmde de bunu aktarıyoruz. Albümlerin ortaya çıkış süreçleri bile bu ilişkiyi gösterir. Örneğin insanların şehirlere göç ettiği dönemde çocukları ve kent yaşamını anlatmak lazım düşüncesiyle bir çocuk hakları albümü yapılmıştır. Bütün üretim süreçleri Türkiye’nin koşullarına paralel ilerlediği için biz de filmde ülke koşullarına değinmek zorunda kaldık.”

“YÖNETMEN OLARAK ADIM YAZILMIŞ OLDU”

Filmin bitirmenin huzurunu yaşadığını vurgulayan Çetinbaş, “Benim filmle ilgili kişisel bir beklentim yok. Çünkü ben sadece bu filmi bitirmek istiyordum, şu anda da bunun huzurunu yaşıyorum. Sonrasını düşünmeye çok hâlim yok açıkçası. Çayan’la çok uzun yıllar birlikte çalıştık. Bu projede de yapımcı bendim ve onun ne hayal ettiğini çoğu zaman konuştuk. Ancak onun projesini ben devam ettirdim gibi bir iddiada bulunamam. Sadece elimden geldiğince sürdürmeye çalıştım. Üstelik yalnız da değildim; danışmanlarımız ve geniş bir ekibimiz vardı. Hep birlikte yol aldık. Sürecin ortak emeğiyle film ortaya çıktı ve sonrasında yönetmen olarak benim adım yazılmış oldu.” ifadelerini kullandı.