Erdoğan’ın, “Tekrar seçilme derdim yok” çıkışına Bahçeli:
“Bırakıp gidemezsin, bu hakkaniyetli olmaz” diyerek karşı çıktı…
***
Hem Erdoğan’ın açıklaması hem de Bahçeli’nin itirazı kişisel niyet ifadesidir…
Erdoğan, erken ya da zamanında (Aslında aday olup olamayacağının tartışılması bile anayasaya karşı yapılmış bir hakarettir) yapılacak seçimde aday olmayacağına ilişkin niyetini kamuoyuyla paylaşmış…
Bahçeli ise erken ya da zamanında yapılacak seçimde Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olarak seçime girmesinin hem kendileri hem de halk açısından şart olduğuna ilişkin niyetini söylemiştir…
***
Sözümün özü, iki siyasi lider de gerçek bir siyasi liderin asla yapmayacağını, yapmaması gerekeni yapmış: Rakiplerine ve hatta müttefiklerine bile kendilerini vuracak cephane vermiştir…
Bu iki lider bu kadar saf mıdırlar?
Erdoğan ve Bahçeli iki siyasi lider olarak bu kadar saf mıdırlar ki, niyetlerini bu kadar açık belli etmişlerdir?..
Yoksa her iki lider de arık karşılıklı birbirlerinden yararlanma sürecinin bittiğini ve son hamleyi (Altın vuruş) vurma zamanının geldiğini gizlemek mi istemişlerdir?..
***
Gazi Mareşal Mustafa Kemal, TBMM Meclisinin açılışının yapılacağı 23 Nisan 1920’den 2 gün önce…
Birkaç yıl sonra ülkeden kovacağı dönemin Halifesi Padişah Vahdettin’in geleceğinden bakın nasıl saygıyla söz etmiştir:
“…..Vatanın istiklali yüce hilafet ve saltanat makamının kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak olan Büyük Millet Meclisi’nin açılış gününü cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak ve…”.
***
Ne yapmalıydı Büyük Lider?..
“Bu savaşı kazanıp, halkı kendine kul eden padişahı kovacağım” mı demeliydi?..
Bu saflık samimiyetin göstergesi mi?
Lider odur ki, gerçek niyetini gizleyebilmiş…
Giriştiği mücadelenin temel amacının “hilafet ve saltanat makamını kurtarmak” olduğunu haykırabilmiştir…
***
Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e büyük sevgi ve saygı ile bağlı olduğundan asla şüphe etmediğim, etmeyeceğim Devlet Bey’in:
“Benim tekrar aday olma derdim yok” diyen Erdoğan’a, “bizim nazarımızda adil ve hakkaniyetli bir hal beyanı değildir” deyişi samimiyetinin değil…
“Atatürk düşmanı” bir zihniyeti en son noktada ve en vurması (Siyasi olarak tabii ki) gereken zamanda vuracağının işaretidir…
Diyorum ki:
Dost olduğunuz kişi sizi değiştirmeye çalışmadığı, sizi değersizleştirmediği sürece:
Fikir ayrılıkları bir tehdit değildir… Sizi, bir düşünce yolcusu olarak geliştirir…
Erdoğan’ın kendisine siyasi hayatının en ağır hakaretlerini eden Bahçeli’nin siyasi fikirlerini değiştirmek için çabaladığını Bahçeli’nin görmediğini zannetmek:
Birkaç maça farklı renkte formayla çıkan Galatasaray’ın formasının asıl renginin “Sarı – Kırmızı” olduğunu inkâr etmekle eşdeğerdir…