Türkiye’nin en acil çözülmesi gereken meselelerinden biri:

CHP’nin 1946’dan bugüne kadar bir gün bile tek başına iktidar olamayışı…

Çünkü CHP’nin 80 yıldır tek başına iktidar olamayışı:

Türkiye’nin toplumsal, ekonomik ve siyasal dönüşüm tarihini de içinde barındıran bir sorun….

***

Bugün sizlere, bu sonucu doğuran sebepleri (kısaca) hatırlatmaya çalışacağım…

Önce gelin bunun tarihsel arka plânına kısaca bakalım…

Karşıtlık siyaseti

1946-1950: Çok partili hayata geçişte CHP devletle özdeşleşmişti…

Bu durum halkta “devlet partisi” imajını güçlendirdi...

Demokrat Parti ise “milletin partisi” söylemiyle toplumun geniş kesimlerini yanına çekti…

1950’den sonra CHP; uzun süre “seçkinci, devletçi, şehirli” bir parti algısıyla, köylü ve muhafazakâr çoğunluğa hitap edemedi…

1980 sonrası; ANAP, sonra DYP, ardından AK Parti, “merkez sağ” olarak kabul edilen ve en geniş siyasi alanı oluşturan büyük kitle tabanını birleştirdi…

CHP ise sol, laik ve kentli seçmende sıkıştı…

***

Ve 2000’lerde: AKP’nin “hizmet siyaseti + kimlik siyaseti” birleşimini kıracak bir strateji geliştiremedi... Uzun yıllar “AK Parti karşıtlığı” üzerinden siyaset kurdu

Bu ise tek başına iktidar olmasına yetmedi…

Bugünkü durum

CHP, büyük değişim ve gelişim yaşamış olmasına rağmen:

“AK Parti karşıtlığı” üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçmiyor

Haliyle de kırsaldan ve muhafazakâr kesimden halen oy alamıyor...

***

Seçmen tabanı daha çok kentli, eğitimli, seküler kitlelerden oluşuyor…

Uzun süre “elitist” bir dil kullandı…

Halkın gündelik sorunlarına doğrudan temas edemedi...

Ekonomi ve yönetim kapasitesi konusunda ikna edici bir vizyon sunmakta zorlandı...

İktidar alternatifi olmaktan çok, dengeleyici muhalefet rolünde kaldı…

***

Son 5-6 yıldır, o rolü reddettiği

İktidarın elindeki tüm ezilmişlik, mağdurluk silâhlarını aldığı ve hatta:

“Çalmadan çalışıyorlar” inancını pekiştirdiği için hedefe kondu…

Akıl ve bilim

Canlarım, halkın rızası olmadan medeniyet kurulmaz

Medeniyet vizyonu olmadan da halk sadece patinaj yapar...

İşte siyaset dediğimiz şey, aslında bu ince ipte yürümektir ve bilin ki...

Bu ip, sadece cesur liderlerin ayağını taşır…

Gerçek cesaret ise: Gözü karalık, kanun tanımazlık değil…

Akıl ve bilim yoluyla risk almaktır…

***

Türkiye’nin son 30 yıldır dip yapmasının temel sebebi ise işte budur…

Yani: Akıl ve bilimden yoksun…

Gözü kara yasa tanımazlığı “cesaret” olarak tanımlayan, seçen ve seçilen zihniyeti…