Canlarım, bugün size bir kahramandan değil, bir yaltaklanma ustasından söz edeceğim...

Don Kişot’un sefere çıkarken yanına aldığı o meşhur yoldaşı Sanco Panço’dan.

Hani şu hayalperest efendisine hem:

“Evet evet efendim, devler var” diyen ama hem de içinden:

“Ulan bu düpedüz yel değirmeni” diye geçirip menfaatini kollayan köylü kurnazından…

***

Bugün çevrenize iyi bakın…

Siyasette, medyada, ekranlarda; Don Kişot gibi “ben haklıyım, her şey yolunda” diye inat eden nice lider ve onların yanında, her zaman bir Sanço Panço yok mu?..

Hem de öyle çok var ki ama…

Dikkat edin: bunlar ne dürüst köylü ne sadık yoldaş

Bunlar yalakalığı meslek edinmiş, vasatın da altına düşmüş tipler…

Efendileri ne derse doğru sayan, onun saçmalığını alkışlayan…

Onun gafını “stratejik hamle” diye pazarlayan, onun sessizliğini “devlet aklı” diye kutsayan…

Yalakalar neden yaltaklanır

Peki neden yapıyorlar bunu?..

Çünkü içten içe biliyorlar ki, kendi başlarına hiçler...

Tıpkı Sanco Panço gibi…

O da Don Kişot’un himayesinde bir “ada yöneteceğini” hayal etmişti...

Bugünküler de efendilerinden bir koltuk, bir ihale, bir medya köşesi ya da TV ekranı beklemiyor mu canlarım?..

***

Don Kişot ne kadar deli ise, Sanco Panço o kadar çıkarcıydı…

İktidar ne kadar irrasyonel olursa olsun, günümüz Sanço Pançoları da:

“Efendimiz en doğruyu bilir” diyerek alkış tutmaya devam etmiyorlar mı?..

Fakat tarih bize şunu öğretti:

Sanço Pançolar sonunda ya ihanete uğrar…

Ya da kendi hayalindeki Ada’nın aslında bataklık olduğunu anlar…

Şunu unutmayın dostlarım

Bir insan efendisinden akıllıysa, asla yalaka olmaz…

Bir insan kendine güveniyorsa asla biat etmez…

Ve bir toplum, Sanço Pançolara prim verirse…

Orada hakikat susar, vasat konuşur, kötülük hüküm sürer…

***

O yüzden çağrım net:

Don Kişot tipi liderleri (Patronları) eleştirmek cesaret ister ama onlara alkış tutmak kolaydır…

Haliyle, Sanço Panço olmak da kolaydır…

Ama biz kolay olanı değil, doğru olanı seçmek zorundayız...

Unutmayın: Yalakalar efendilerini değil, sadece kendi konumlarını severler…

Ve bu hem edebiyatın hem tarihin hem siyasetin en eski trajedisidir…

DİYORUM Kİ:

Gerçeğin sesi olmak kolay değil ama sessiz kalmak da vicdana aykırı be canlarım…

Yel değirmeniyle savaştığını zanneden ve efendisinin yalanına alkış tutmaktan utanmayanlar…

İnsanlar yoksulluk içinde kıvranırken safa içindeki hayatlarını paylaşmaya da utanmazlar…