Canlarım, bir kişinin hayatta bir hedefinin olması güzeldir ama...

Hedefe varışı değerli kılan:

Hedefe giden yolda hangi yöntemlerin kullanıldığıdır…

Yani; utanmayı, vicdanı, yasaları ve insan onurunu çöpe atarak değil…

Yasal ve ayıpsız yoldan ünlü olmak, zengin olmak ya da bir yerlere gelebilmektir doğru olan…

***

Bugün size; ünlü olmak, zengin olmak ya da bir yerlere gelebilmek için…

Utanmayı, vicdanı, yasaları ve insan onurunu çöpe atanlardan söz edeceğim...

Böyle insanlar için tek bir kural vardır:

“Yeter ki amacım olsun, gerisi teferruat…”.

O “teferruat” dediği şey, aslında başkalarının hakkı, emeği, huzuru ve güvenidir...

Sadece başarı seni özgürleştirir mi?

Tarihe bakın bu tiplerin hepsinin sonunun aynı olduğunu göreceksiniz…

Başta parıldarlar…

Manşetlerde çıkarlar…

Ekranlarda boy gösterirler…

Sosyal medyada milyonlarca kişi onları konuşur ama…

O parıltı, içi boş bir tenekeden yansıyan güneş ışığı gibidir:

Bir süre parlar, sonra kararır, paslanır

***

Şöhretin, zenginliğin ve mevkinin ömrü uzun olsun istiyorsan; onu hak ederek kazanacaksın…

Yalanla, dolanla, yasa çiğneyerek kazanılan hiçbir şey kalıcı değildir…

Bir gün gelir, aynaya bakamaz hâle gelirsin...

Hatta çoğu zaman, aynaya bakacak yüzün bile kalmaz…

Ve unutma: başarı seni özgürleştirmez; onu elde ediş şeklin özgürleştirir…

Kirli yöntemlerle yükselirsen, aslında zirvede değil; sadece yüksek bir çukurun içindesindir

Zaten çatı katındayız

Fransız kadın kocasını aldatmaktadır. Aşığıyla evdeyken, kocası aniden gelir.

Kadın telaşla aşığını camın önündeki balkona çıkarır ve perdeyi örter.

Kocası içeri girdiğinde bir bakar, karısı çıplak ve sehpanın üzerinde iki dolu viski kadehi!..

Tam “ne oluyor?..” diyecekken karısı, “beraber içelim diye seni bekliyordum canım” der.

Dışarda soğuktan donan aşığı, “ne olursa olsun, ölümden öte köy mü var” der ve tekrar odaya dalar!..

Koca, adamı görünce şoke olur ama adam hemen lafa girer;

“Çok özür dilerim Beyefendi, yukarı kattaki sevgilimle beraberdim, aniden babası gelince ben de kaçmak zorunda kaldım…”.

Koca sakinleşir ve gülerek;

“Biz de gençliğimizde benzer durumlar yaşadık. Boş ver!” der adamı giydirip gönderir ve uykuya dalar.

Gece yarısı kadın bir tokatla uyanır, kocası bas bas bağırmaktadır:

“Ne üst katı ulan ne üst katı?.. Biz zaten çatı katındayız…”.

***

50 yıllık dostum, arkadaşım Bünyamin Atik göndermiş…

Yorum da yapmış ama o kısmı yayımlamıyorum…

“Ayıplı mı?” diye sorarsanız asla ayıplı değil ancak…

Memlekette “ördek Mustafa” çok…