Sayın Mehmet Şimşek, T.C. Ekonomi Bakanı…
Bugün size çok iyi bildiğinizi zannettiğim “Vigilance Effect…” kavramından söz edeceğim:
Türkçesiyle, “Aşırı dikkat sendromu/bakar körlük…”.
Yani “Her şeyi dikkatle izleyeyim, hiçbir ayrıntıyı kaçırmayayım” derken, asıl büyük resmi kaçırmak!..
***
Trafikte olağanüstü dikkatli bir sürücü düşünün Mehmet Bey…
Gözleri sürekli dikiz aynalarında, sinyallerde, yolda, tabelalarda ama sonunda kaza yapıyor…
Neden?..
Çünkü direksiyonu tutmayı unutmuş!.. İşte bu, tam anlamıyla vigilance effect’tir… Yani; aşırı dikkatin, algıyı tıkaması olayı…
Kalbinizin sesi durmasın
Vigilance Effect durumunda başta son derece uyanık olan zihin, zamanla aşırı tetikte kalmaktan yorgun düşer ve ironiye bakın: En kritik anda asıl uyarı sinyalini kaçırır…
Yani, beynimiz “sürekli teyakkuz” halinde kalmak için yaratılmamış Mehmet Bey...
Sürekli tehdit aramak, aynı şeyin olacağını bekleyip sürekli ondan korkmak ve sadece o konuda tedbir almak, insanı körleştiriyor...
Tam da bu yüzden, bazen “dikkat” değil, “dinginlik” kurtarıyor bizi…
Bu sadece bir laboratuvar olayı değil... Hayatın kendisinde de aynı tuzağa düşüyor...
Bazılarımız o kadar tetikte yaşıyor ki: “Yanlış yapmayayım, hata olmasın, kim ne der, o bana ne dedi?” diye diye kendi akışını, sezgisini, yaratıcılığını boğuyor…
Bruce Lee, “En büyük hata, hata yapma korkusuyla hiçbir şey yapmamaktır” dediydi bir filminde…
Oysa belki de yaşamın güzelliği, biraz dikkatsizlikte veya ilgimizi başka konulara dağıtmakta gizlidir...
Kuşu izlerken rüzgârı hissetmeyi unutmamakta meselâ…
Biliyor musunuz Mehmet Bey, aşırı dikkat, kalbin sesini bile sustururmuş…
Dikkat edin ama takılmayın
Evet, dikkat önemli ama dikkat fazlası, tıpkı fazla tuz gibi; yemeği tatsızlaştırır, tansiyonu fırlatır...
Hayatta bazen “salıvermek”, “rahatlamak”, “akışa güvenmek” gerekir…
O yüzden diyorum ki Mehmet Bey, hayat radarına güvenin...
Her sinyali siz çözmek zorunda değilsiniz... Kimi şeyleri kalbiniz zaten fark eder…
Ve unutmayın:
“Hakiki uyanıklık, her an teyakkuzda olmak değil; gerektiğinde gevşeyebilmektir…”.
HHH
Demek istemem o ki Mehmet Bey, sadece sıkı para politikalarıyla enflasyonu yok etmeye çalışmak da böyledir…
Yüksek enflasyona o kadar yoğunlaşır ki zihin, insanlar unutulur…
Siz insanı unuttunuz Mehmet Bey… Yüksek enflasyonla mücadele ederken asıl mücadele edilmesi gereken hayat pahalılığı tehlikesini görmezden geliyorsunuz...
İyi ama asıl göreviniz: Yurttaşlarınızı rahat ettirmek, refahını artırmak değil mi?..
Empati yapın lütfen…
Yani Sayın Şimşek, bazen fazla dikkat, huzuru bozar...
“Enflasyonu düşürmek için herkesi, her şeyi dikkatle izliyorum, herkesin ne dediğini biliyorum” derken, halkın ne hissettiğini duymuyorsunuz... Çünkü o kadar dikkatlisiniz ki, beyninizde ve kalbinizde empatiye yer kalmamış…