Az sonra okuyacaklarınızın bizim başımızdan geçip geçmediğine inanmakta ya da:

“Hadi canım sen de… Bu anlattığın aynen Riviera hikâyesi” diyebilirsiniz…

Önemli olan olayı kimin yaşadığı değil ki…

Asıl amacım, anlattığım olayın, “ekonomide hem sebep hem araç hem sonuç” olan paranın, Mehmet Şimşek ve ekibi tarafından halen anlaşılmamış olduğuna dikkat çekmek…

***

Sevgilimle, daha önce görüp beğendiğimiz evi satın almak için Muğla/Akyaka’ya geldiğimizde (15 yıl önce) hemen bir otele gidip 2 gece için oda ayırttık...

Görevli, gecesi 1000 liradan 2000 lirayı peşin talep etti, ödedim...

Odamıza çıkmadan önce beldede bankamatik olup olmadığını sordum...

Görevli tarif edince otelden çıkıp gittik...

O sırada, satın almayı düşündüğümüz evin sahibi telefon ederek öğleden sonra ancak buluşabileceğimizi söyleyip özür diledi, biz de o arada beldeyi tanımak için biraz dolaştık…

***

Öğleden sonra müteahhitle buluştuk... Fiyatta anlaştık ancak tapuyu iskân aldıktan sonra verebileceğini, bunun da en az bir ay süreceğini belirtti... Ön sözleşme imzaladık...

Cayan taraf müteahhit olursa bize 10.000 lira tazminat ödeyecekti

Biz cayarsak 2000 lira kaporamız yanacaktı…

Harika bir sözleşmeydi…

Üzerimizde 2000 lira nakit olmadığını, bankamatikten çekip getireceğimizi söyledik, centilmenlik sözleşmesini karşılıklı imzalayıp oradan ayrıldık…

Ödememiz herkesin elini rahatlatmıştı...

Sevgilim, “Otele ödediğimiz parayı alıp ev sahibine verelim oradan da İstanbul’a dönelim” deyince bankamatiğe gitmekten vazgeçtik... Yönümüzü otele çevirdik…Görevliye durumu anlattık. Görevli kasayı açtı paramızı iade ederken “çok ilginç” dedi... “İlginç olan ne?” diye sordum, anlattı...

Ölü sezonmuş…Pek fazla gelen giden yokmuş ama yine de marketten bir şeyler alıyor, borçlanıyorlarmış… Benim verdiğim otel parasıyla markete olan borcunun 2 bin liralık kısmını ödemiş… Marketin, beyaz eşya satıcısına borcu varmış o da ona olan borcuna mahsuben 2000 lira ödemiş... Beyaz eşya satıcısının oto galericiye taksit ödemesi varmış o da onu vermiş...

Galericinin ise bayiliğini yaptığı şirketin iki satış müfettişi birkaç gün otelde, galericinin misafiri olarak konaklamışlar… O da gelip borcunu ödemiş, sabah verdiğimiz 2.000 lirayı o parayla iade etmiş…

***

Yani canlarım... Bizim konaklamadığımız otel için geçici olarak verdiğimiz ve yine bize dönen 2000 liramız, beldenin içinde bir tur atarak borçlu borcunu ödemiş, alacaklı alacağını almış…

Hiç kimse yeni para kazanmamış ama bir nevi ödünç para (kredi ya da harcama) devreyi sağlayıp herkesin elini rahatlatmış...

Çarklar dönmeli

Bu yazının ana fikrine gelince:

Ekonomi canlı bir organizmadır; para dolaşımı olmazsa yaşam da olmaz…

Gelir arzının azlığı ve fiyatların yüksekliği nedeniyle insanlar harcamalarını kısmaya çalıştıkça, üretici üretimden vazgeçtiği, satıcı da satamadığı için para kazanamaz…

İşten çıkarmalar başlar, gelir azalır ve insanlar daha da az harcama yapar...

Çözüm ne?..

Devlet (Bizim maceramızda biz oluyoruz) devreye girmeli, yatırım yapmalı, harcamalı, talep yaratmalı ki; çarklar dönsün...

Yani; para yaratıldığında sebep, dolaştığında araç, toplandığında sonuçtur...