Türkiye siyasetinde bazı anlar vardır; dışarıdan bakınca küçük bir detay gibi görünür ama…

Dengeleri altüst edecek kadar etkili bir kuvvet taşır…

İmralı’ya milletvekili gönderme meselesi işte tam böyle bir ayrımdır...

Aslında bu ziyaret sadece “görüşme” değil aynı zamanda:

Bir siyasi pozisyondur, bir yazgı mühendisliğidir çünkü…

Bugün atılacak adım, yarının siyasi hafızasına kazınacak...

Ve bugün strateji yarışması yapılacak…

***

Bahçeli, yıllarca Erdoğan’ın çok ağır hakaretlerinin odağı oldu…

Ama yine aynı yıllar boyunca Erdoğan’a karşı en keskin ve en sert bir siyasi söylemin taşıyıcısı da Bahçeli idi…

Bugün geldiğimiz noktada MHP Genel Başkanı çok daha incelikli bir plan yürütüyor:

Erdoğan’ı, tarihe “İmralı’ya milletvekili gönderen, Öcalan’la fotoğraf çektiren Cumhurbaşkanı” olarak yazdırmak istiyor...

Sadece bugünü değil, tarihin cümlesini belirlemek istiyor…

***

Erdoğan İmralı’ya milletvekili gönderirse, bu kararın ağırlığı yalnızca AKP’nin değil, doğrudan Cumhurbaşkanı’nın omuzlarına binecek…

Göndermezse, bu kez “Bahçeli’ye rağmen adım atamayan Cumhurbaşkanı” görüntüsü doğacak…

Yani iki ucu da Bahçeli’ye güç kazandırıyor gibi görünen bir denklem…

CHP vekil gönderirse ne olur göndermezse ne olur?

Bazıları buna “cesaret” ya da “çözüm adına adım” diyebilir ama siyasette cesaret kadar önemli bir şey daha vardır: zamanlama…

CHP’nin göndereceği herhangi bir heyet, Erdoğan’ın sırtındaki yükü hafifletir…

Erdoğan artık “yalnız” değildir ve o nedenle MHP’nin kurduğu stratejik baskı yumuşar...

***

CHP vekil göndermezse ne olur?..

İşte bu noktada güç dengesi değişir… CHP’nin vekil göndermemesi, AKP’nin göndermesini siyasi olarak imkânsız hâle getirir…

Zira, AKP vekil göndermezse MHP’den kopar... Gönderirse ittifakın patronun Bahçeli olduğunu kabul etmiş sayılır…

Her iki durumda da Cumhur İttifakı’nın içindeki fay hatları belirginleşir…

***

Demek istemem o ki; CHP’nin “gitmeme” kararı, sadece bir ret değil; iktidar blokunu çözebilecek bir stratejik kuşatmadır…

Hatta öyle bir hamledir ki:

CHP hiçbir şey yapmadan AKP’yi sıkıştırır, MHP ile aralarındaki gerilimi görünür kılar…

Bu da siyaset için bulunmaz bir fırsattır…

DEVA – GELECEK – SP için tarihi sınav

DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi, bugüne kadar “ahlâki siyaset”, “şeffaflık”, “yeni siyasî kültür” gibi iddialarla ortaya çıktılar…

Şimdi bu üç partinin, MHP ile aynı yönde oy vererek Erdoğan’ı:

“Milletvekillerini bebek katilinin tavsiyelerini dinlemeye gönderen Cumhurbaşkanı ve Genel başkan” gibi zor bir durumda bırakma ve Cumhur İttifakı’nı siyasi olarak sıkıştırma fırsatı var…

Bu üç parti ya bu fırsatı kullanıp siyasi özerklik ve güç kazanacak…

Ya da başka bir pazarlığın kozu olarak kullanacak?..