Zihin, insan varoluşunun en temel ve en gizemli boyutlarından biridir...
Duygular, düşünceler, hatıralar ve aklın hepsi, zihnin birer ürünüdür...
Kimi filozoflara göre ruhtur zihin ama ruhla bağlantılı olması için, ruhun var olması gerekir …
Kimilerine göre ise beyin tarafından üretilen anlamlandırma yeteneğidir…
Zihin elbette beyinle bağlıdır fakat ondan ibaret değildir...
Zihin sayesinde sadece yaşamakla kalmaz, yaşamı anlamlandırırız...
***
Zihin sayesinde düşünür…
Düşünerek akıl yürütür, plân ve analiz gibi bilinçli etkinlikler yaparız...
Bilincimizle kendi varlığımızın ve çevrenin farkında oluruz…
Zihin aracılığıyla; korku, sevinç, üzüntü gibi duyguları deneyimleriz…
***
Hafızamızı, zihnimiz yaratır…
Bilgi saklama ve hatırlama yeteneğimizi zihnimiz üretir…
Olmayanı zihnimizde canlandırırız ve buna “hayal gücü” deriz…
Algılarımız da duyularla alınan bilgilerin, zihinsel olarak anlamlandırılmasıdır...
***
Duygulara gelirsek…
Duygular, nasıl düşündüğümüzü ve algıladığımızı doğrudan etkiler…
Meselâ: korku altında biri, çevresindeki herkesi ve her şeyi, tehdit olarak algılar…
Yine meselâ: mutluyken kararlarımız daha esnek ve yaratıcı olur...
Üzgün bir zihin ise: geçmişteki olumsuz anıları daha kolay hatırlar…
Yani canlarım, duygu durumu:
Kişinin düşünce biçimini şekillendirir...
Buna, “duygusal filtre” etkisi denir...
***
Çevrenizde biri ya da birileri için:
“Abi adamın zihni pırıl pırıl ama çok duygusal” denildiğini duymayanınız yoktur…
Bunu söyleyen birine verilecek cevap absürt bir şiirdir:
“Dam üstünde saksağan, kaz beline vurmayı…”.
Neden mi?..
Zihnin ürünü olan duygu, yine zihnin ürünü olan akılla ortak hareket etmiyorsa hiçbir işe yaramaz da ondan…
***
İnsan doğası hem duyguların hem de aklın etkileşimiyle şekillenen karmaşık bir yapıdır...
Yüzyıllar boyunca psikologlar ve düşünürler, bu iki temel güç arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir...
Genellikle duygular irrasyonel (Akıldışı)…
Akıl ise mantıklı ve düzenli olarak görülür, ancak…
Günümüzde bu dikotomi giderek yerini daha bütüncül bir bakış açısına bırakmaktadır…
Meselâ cennet ve cehennem birbirinin mütemmimidir ama…
Birinden diğerine geçiş olmaz…
***
Duygu ve akıl da öyledir…
Biri olmazsa diğeri olmaz ancak…
Duygu ve akıl çatışmak zorunda değildir…
Aksine, uyum içinde çalıştıklarında bireyin karar alma süreçlerinde daha sağlıklı sonuçlar doğar...
Yani, günümüz dünyasında duygu ve akıl: zıt kutuplar değil…
Tamamlayıcı güçlerdir…
Zira bilişsel araştırmalar, duyguların akılcı karar alma süreçlerinde önemli rol oynadığını ortaya koymuştur…