Ülkenin dört bir yanındaki ormanlar günlerdir, cayır cayır yanıyor…
İlgili Bakan ise aynaya bakıp saçlarını tarıyor…
Daha sonra mikrofonu eline alıyor…
Gözleri hafifçe nemli, sesi titrek ama kaderci bir gururla:
“Bu, takdiri ilahidir” diyor…
Yani: Kader… Yani, Allah’ın daha hükümet kurulmadan çok önce yazdığı bir alın yazısı…
***
Bizler ise sandık ki:
Tarım Bakanlığı ve Bakanı var…
Orman Bakanlığı ve Bakanı var…
Orman Genel Müdürlüğü ve genel müdürü var…
İtfaiye var…
Yangın söndürme uçakları var…
***
Varmış ama…
Onların hepsi takdiri ilahi ve onun lütfuna bağlı çalışıyorlarmış…
Asıl yetkili İlahi Planlama ve Külli İrade Dairesiymiş...
Bakan da o nedenle, onun sözcüsü gibi:
“Sevgili halkım, bu ayki afet kotamız doldu. Allah’tan umut kesilmez, bekleyin” demek istemiş…
Duametresiz kalmayın
Üç gün sonra, aniden bastıran yağmurla yangınlar sönünce aynı Bakan bu defa da kendini hiçleyerek:
“Bu da Allah’ın lütfu” dedi…
Yani Allah, kendi takdir ettiği yangını yine kendi lütfuyla söndürerek adeta şöyle demiş:
“Ben yakarım, ben söndürürüm, siz müdahale etmeyin, sadece dua edin…”.
***
Tabii vatandaş da doğal olarak artık meteorolojiden değil, duametreden hava durumu öğrenmeye çalışıyor:
“Alo, AFAD mı? Yarın dua ne zaman başlar?..”.
“Sabah 10’da yağmur duası, öğleden sonra nasip olursa sönme duası var...”.
Gerçek bir mucize
Ama el hâk canlarım, Devletimiz elinden geleni yaptı ancak:
Helikopter havalanamadı çünkü geceydi her taraf Leylâ’nın saçları kadar karaydı…...
Helikopter gündüz havalanamadı çünkü sıcaktı...
Dron gönderemedik çünkü Wi-Fi çekmiyordu...
İnsan gönderemedik çünkü “kader” istemedi...
***
İşin en ironik yanıysa şuydu:
Ormanlar yanarken “takdir-i ilahi”,
Sönerken “lütuf-u rabbani”,
Ama ormanları korumak için yeterli bütçe ayrılmaması?..
O ise sadece “zihni hırpani…”.
***
Ne diyeyim?..
Bir gün biri çıkıp da “Ormanı kurtaran cansiperane köylüler takdir-i insanîdir” derse…
İşte o gün gerçekten bir mucize olur di mi ama cismi pişmanî!..