İzninizle bugün biraz entelektüel takılmak istiyorum...
Tabii ki bazı çıkıntı troller:
“Senden de entelektüel mü olur be moruk” diyecekler biliyorum ama olsun...
Yine de:
Ünlerini, “…miş gibi” yapmalarına borçlu olanların ülkesinde ben de biraz “entelektüelmiş gibi” yapmakta kararlıyım...
Bu arada, ekonomideki çöküşü anlatan yürekli manşetiyle (“Faiz arttı, döviz yükseldi, enflasyon azdı. Ekonomide rasyonel çöküş”) bana, entelektüel yanımı da gösterme fırsatı veren Yeni Şafak gazetesi yazı işlerine teşekkür ederim…
***
Makaleme, büyük liberal sosyalist filozof John Stuart Mill’in bir özlü sözüyle başlıyorum:
“Bir ülke zenginleşirken, en zayıf bireyin onurlu yaşamasını sağlayamıyorsa, ahlaken fakirdir...”.
Bizim atalarımız ise şöyle demişlerdi:
“Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar...”.
***
32 yıl önce yayımlanan ilk kitabımın adı (Şu anda bu sayı 17) “Ülkeyi Cahiller Yönetiyor” idi…
Kitabımda anlatmak istediğim konulardan biri için diyordum ki:
“Sadece piyasa mekanizması ve üretim üzerine kurulu bir ekonomi, ahlâk ve refah kavramlarını içermezse, vahşi ve ilkel bir kapitalizmden başka bir şey değildir...”.
Kıyametin kopacağı kesin ama ne zaman
Her ne kadar, piyasa ekonomisinin kurucu babası Adam Smith “Bir papağana arz-talep kanununu öğretirseniz ondan bir ekonomist yaratırsınız” demiş olsa da...
“Ben ekonomistim” demekle ekonomist olunamadığı gibi...
Sadece arz-talep dengesinin yerine getirilmesiyle de:
Sağlıklı, dengede, âdil ve sürdürülebilir bir ekonomi yönetimi mümkün değildir...
***
Bir ülkede üretim, serbest piyasa mantığıyla tabii ki artırılabilir ama...
Gelir adil dağıtılmazsa…
En zenginler refah içindeyken, yoksullar açlık ve sefaletle boğuşuyorsa:
Zengini bile huzur içinde yaşayamaz...
Demek istemem o ki; gelirin âdil ve “en az eşitsizlik” ilkesiyle dağıtılmadığı bir ekonomi:
Önünde sonunda kıyametin kopacağı bir ekonomidir...
Bağımsız yargı
Biliyorsunuz… Abdülkadir Selvi medya tarihimize, “Cumhurbaşkanlığı talimatlarının gereğini yerine getiren gazeteci” olarak geçti…
İşte o Selvi, İmamoğlu’nun suçlu(!) olduğunu iddia ettiği yazılarındaki bütün cümlelerini:
“….mış” ya da “…..miş” rivayet ekiyle bitiriyor…
***
Oysa Özgür Özel dün CHP grubunda yaptığı konuşmada…
AKP’li bakan ve belediye başkanlarıyla ilgili iddialarının hepsini:
“…dı, ….tı” veya “….di ….tı” geçmiş zaman ekiyle bitirdi…
Hem de belgeli…
***
Yani, İmamoğlu dedikodu ve rivayetlerle ve hem de tutuklu yargılanırken…
AKP’li bakan ve belediye başkanları zevk-ü safa sürüyor…