Türkiye, kelimenin tam anlamıyla çölleşiyor. Bu sadece “manzara bozulacak” meselesi değil; toprak giderse ülke biter! Hapse tıkacak adam bile bulamazlar.

Tabii oturup da iktidara akıl verecek, iktidarı eleştirecek halim yok. Kanal İstanbul gibi doğa katili projeleri savunanlara, ormanları katledenlere ne anlatabilirsin ki? Zaman kaybı…

***

Yine de imaj çalışması yapmak gerekiyordu… “Geleceğe Nefes” dediler, 81 ilde aynı anda milyonlarca fidanı toprağa gömdüler.

Bilim insanları bas bas bağırdı; “Toprakta nem yok, yapmayın, etmeyin; bu fidanlar tutmaz.” Zira şov lazımdı… “Avrupa Birliği’ne girdik!” diye gündüz vakti havai fişek atanlar da bu arkadaşlardı!

Haliyle balkonda fesleğen yetiştirmiyorsun ki! Sendikalar açıkladı; dikilen fidanların çoğu kurudu gitti. Edirne’nin iklimiyle Kars’ın iklimini bir tutup, aynı gün düdük çalarak ağaç dikmeye kalkarsan, sonuç sürpriz değildi…

***

Hafta sonunda “Demek ki akıl ve bilim henüz bu toprakları terk etmedi” dedirten bir etkinliğe katıldım. Kazma kürek ağaç diktik ciddi ciddi… Aferin bana…

ALJ Türkiye’nin başlattığı ağaçlandırma seferberliği… CEO Ali Haydar Bozkurt elini taşın altına koymakla kalmadı, elini adeta toprağın içine daldırdı.

Tamam, “reklam geliyor şimdi” demeyin… Reklam değil! Hatta açık söyleyeyim; Aslında reklamlarını yapmam gerekiyor. Ülke adına sonuna kadar teşekkürü hak eden bir iş yapıyorlar. Babalarının hayrına mı? Evet babalarının hayrına!

***

Toyota, Lexus ve BYD gibi markaların distribütörlüğünü yapan ALJ Türkiye, sattığı her araç için kenara 10 fidan parası koyuyor. Ağaçları yakanlara inat, ağaç dikiliyor.

Bir yılda 1.4 milyon fidan toprakla buluşacak. İzmir ayağında, 2024 yazında yangından zarar gören Buca’da 185 hektarlık alanda 310 bin fidan dikildi bile... Bu sadece bir yıl değil her yıl devam edecek.

***

Anlattıkları model, açıkçası devlete ders niteliğinde… “Fidanı diktim, haydi bana eyvallah” yok. Dikilen fidanın 3 ila 5 yıl boyunca bakımı yapılıyor. Sulanıyor, çapalanıyor, korunuyor. Yani kökü toprağa, yeraltı suyuna ulaşana kadar; o fidan “reşit” olana kadar elini üstünden çekmiyorlar.

Castrol ve Reysaş da işin ucundan tutmuş. Dertlerinin reklam olmadığı açık. Nitekim bu bir şirket tanıtımı hesabı değil, memleket muhasebesi…

***

Bedava mı bu iş? Tabii ki büyük para ve ceplerinden veriyorlar. Raporlarını inceledim; hedef yıllık 1100 futbol sahası büyüklüğünde yeni orman... Maliyetine hiç girmeyeceğim; kallavi… Zaten mesele sayı değil ki… Mesele, o fidanın ağaca; o ağacın ormana dönüşebilmesi.

Sahi hiç yapmasalar, bu işe bulaşmasalar kim ne diyecek? Para kasada tatlı tatlı duracak. “Orman dikmediler!” diye eleştirilen, ayıplanan firma gördünüz mü hiç? Yok!

***

Peki sizce neden kuraklık başladı bu ülkede? Suçu “küresel ısınmaya” atıp sıyrılmak en kolayı… İktidarın anlamadığı nokta da tam burası… Ormanı “arsa”, ağacı “kereste”, toprağı “maden”, suyu “HES” olarak gördükleri sürece bu ülke kavrulmaya mahkum…

Onlar da yeşili seviyorlar ama sadece dolardaki yeşili… “Ağaç dikiyoruz” diye milletin ocağına incir ağacı dikerler… Ben şahsen, gerçek anlamda ağaç diken memleket sevdalılarına teşekkürü bir borç bilirim.