Size önümüzdeki birkaç gün boyunca uzun yıllar önce, daha AKP diye bir parti dahi ortada yokken okuduğum ve köşemde paylaştığım bir kitaptan söz edeceğim…

Okuyunca başımıza örülen çorapları, işbirlikçilerin Batı ile ne tür ilişkilere girdiklerini, yeni bir iktidarın nasıl yaratıldığını, Türkiye’nin son 25 yılının nasıl dizayn edildiğini olanca açıklığı ile anlayacaksınız! İyi okumalar…

Son kahramanları Heinz Kramer!

Kimlerin kahramanı? Neo liberal, ikinci cumhuriyetçi, yeni mandacı, Kürtçü ya da dinci olarak adlandırılan tüm kesimlerin. Aslında bu kadar uzun tarif etmeye hiç gerek yok; tümünü kapsayan bir ortak isim mevcut:

-Yerli işbirlikçiler!

Peki, kim bu Heinz Kramer? bu zatın kimliğini yine işbirlikçi kesimin kalemşorlarından birinin kaleminden aktarmıştık. Ama kısaca anımsatmakta yarar var:

-Kramer, Avrupa ve Amerika’da ‘görevi gereği’ Türkiye ile ilgilenen kişilerden biri, bir “Türkiye uzmanı!”

Bu değerli Alman ‘uzmanın’ yazdığı ve ABD’nin ünlü araştırma kuruluşlarından Brookings Institution tarafından yayımlanan kitabın adı şöyle:

-A Changing Turkey: The Challange to Europe and the United States

Kitabın Türkçe adı işbirlikçiler arasında değişik algılandı; kimi, “Avrupa ve ABD açısından değişen Türkiye” diye çevirdi, kimi ise, “Değişen bir Türkiye - Avrupa ve Amerika için sorunsal” diye başlık attı.

İkinci çeviri bizce daha doğru; değişen bir Türkiye’nin, Avrupa ve ABD için büyük bir sorunsal olacağı kesin! ‘Türkiye uzmanı’ Kramer’in kitabı 1999 yazına dek gelişen olayları yorumluyor. Yani kitapta Helsinki Zirve kararı, diğer bir deyişle; Türkiye’nin resmen AB adaylığına kabulü yok. Bu durumu bizim işbirlikçilerden biri aynen şöyle yorumluyor:

-Yine de Avrupalı müttefiklerin Helsinki’de Kramer’in tavsiyeleri doğrultusunda davrandıkları söylenebilir.

Bir “Türkiye Uzmanının” dehşetengiz tavsiyeleri

Eminim, Kramer’in tavsiyelerini merak ediyorsunuz.

Kitabın ilk bölümünün başlığı ‘tavsiyelerin’ içeriği hakkında gayet güzel fikir veriyor. Zaten başlığın kendisi yeterince açık:

-Kemalist modelin erozyonu.

Bu bölümde “75 yıldır Türkiye’nin resmi ideolojisi olan Kemalizm’in artık modasının geçtiği, yeni yerel ve uluslararası gerçekler ışığında Atatürk’ün siyasi mirasının yeniden yorumlanması gerektiği” anlatılıyor! Buradaki “yerel gerçek” deyimi Yeni Dünya Düzeni’nin, “Ulus devleti ortadan kaldırıp, ‘kent devletleri’ yaratma” planlarıyla pek güzel uyuşuyor! Görevli ‘uzmanın’ kitabının sonraki bölümleri “Batı’ya öğütler” ile sürüyor. Yalnızca işbirlikçilerin değindikleri bölümlerin bazılarını aktarmakla yetinelim:

-Türkiye’de yüzleri Batı’ya dönük olan sivil siyasi güçler, demokratikleşmenin ödünsüz savunucuları değil. Kürt sorunu ya da daha geniş ifade ve örgütlenme özgürlüğü konularında çoğu zaman “geleneksel Kemalizm’in muhafızlarının” kısıtlayıcı taleplerine boyun eğiyorlar. Yine de Batı, azınlıkta olan bu güçlere destek olmalı.

-Dile getirilen kaygıların bir “dış müdahale” olmayıp, müttefikler arasında normal bir davranış olduğu Türk liderlerine ve kamuoyuna izah edilmeli. Türkiye eğer AB üyesi olmak istiyorsa, iç koşullarının sürekli olarak değerlendirmeye tabi tutulacağını kabul etmek durumunda. Bu değerlendirme her zaman objektif, adil olmayabilir, ama meşru!

Sömürge yaratmanın “rehber kitabı!”

Kanınız dondu değil mi?

‘Türkiye uzmanı’ Heinz Kramer’in kitabı adeta, Türkiye’nin nasıl tamamen sömürge haline getirilebileceğini, Cumhuriyet’in ortadan kaldırılması için hangi yolların kullanılabileceğini, hangi güçlerle ittifak kurulabileceğini anlatan bir “rehber kitap” niteliğinde!

-Dahası var…

Kitapta; hangi gruplar üzerinde nasıl yoğunlaşmak gerektiği, kimlerin nasıl kullanılacağı, siyasal İslam’la ilişkilerin ‘hangi akıllıca kriterler esas alınarak’ kurulacağı da bir bir anlatılıyor! İşbirlikçiler doğal olarak görevlerini yapıyor! Bizim görevimiz de madalyonun gerçek yüzünü göstermek.

-Bu nedenle yarın devam edeceğiz…