İlk maçtaki 4-1’lik skorun gerçeği yansıtmadığını ve ölçü olmayacağını söylemiştim. Dünkü maç için ise tam tersini söylüyorum: Beşiktaş’ın gerçeği dün görüldü.
Teknik heyetin oyunu tutma, risksiz oynama isteği tam bir fiyaskoyu getirdi. Santradan gol yiyordu, penaltıya döndü ama bu gol takımı kamçılayacağına daha da etkisizleştirdi.
Beşiktaş oyununu hızlandıramazsa son yıllardaki hayal kırıklığının bir benzerini yaşar. Bu çok net. Sağa çek-sola çek futbolu, ne günümüzün gerçekleriyle örtüşüyor ne de kapalı defansların açılması adına siyah-beyazlılara opsiyon sunuyor. Arroyo’nun çalımlarının yarattığı anlık heyecan, sürekli orta düşünmesi nedeniyle bir anda kayboluyor çünkü her topu Abraham’a şişirme ezberi var.
Abraham’ın hava topu üstünlüğü Beşiktaş’ın işine yarayacağı kadar zaman zaman da aleyhte işleyecek artık belli oldu. Abraham’ın etkinliği, rakip ceza alanı içindeki Beşiktaşlı sayısı artarsa hissedilecek. Bu oyuncunun tek başına çözüm üretmesi mümkün değil. İlk golde Demir’e servisi, ikincide de Rafa Silva’ya istasyon olması bunun basit örnekleri.
Takımın en büyük eksikliklerden biri de ön alan baskısının bir türlü oturtulamaması. Çok zayıf bir rakibe karşı bile pres kalitesi düşüktü. Topu hızlı geri kazanamayınca rakibin kale önüne duvar örmesi de engellenemiyor. Ndidi’nin bunu tek başına çözüp çözemeyeceğini göreceğiz. Umalım da takımını rakip ceza alanı çevresine yerleştirebilsin.
Rafa Silva’daki durgunluk da şaşırtıcı. Bu cepheden yeni bir dedikodu gelirse şaşırtmayacak.