Futbol, uzun paslarla oynandı yıllarca. Pivot santrforlar bir döneme damga vurdu. 600-700 pas yapmanın anahtar olduğu yılların üzerinden fazla geçmedi ve şu anda da hızlı futbol revaçta.
Fenerbahçe de tıpkı Galatasaray gibi kağnı futbolunun oynandığı Süper Lig’de rahat ediyor ama Avrupa’da hızlı takımlar var ve kadro kalitesine bakmadan bizimkilere sorun yaşatıyorlar.
Rangers üç golü de bu direkt akınlarla buldu. İki gole de VAR engel oldu. Doğrudan hücumlar, hızlı çıkışlar bizim ‘adı büyüklere’ çok ters geliyor. Dün bir kez daha gördük. Hem Fenerbahçe’nin yavaş oyunu hem de rakibin fiziksel mücadeleyi seven yapısı skora yansıdı. Tarihi bir hezimet olacaktı az daha...
Cezalı Fred’in oyunun kurulması aşamasında arandığı bir gerçek. Ancak pozisyon alma ustası sambacı savunmada da arandı. Brezilyalıyı bu sezon eleştiriyoruz ama boşluğunun da dolmadığını görüyoruz. Buna karşın ilk yarıda net pozisyonlar da buldu Fenerbahçe ancak Djiku’nun mucize vuruşuyla gelen gol olmasa belki her şey daha da zora girecekti.
Talisca ve Maximin hamleleri, orta sahanın tamamen rakibe bırakıldığının resmiydi. Rakibin oyunu kendi ceza sahası çevresinde kabul ettiği son bölüme kadar bu iki oyuncu da etkili olamadı. Mourinho tecrübesinde bir hocanın orta alanı bu kadar rakibine vermesini anlayamıyorum.
Temsilcilerimiz ne zaman Avrupa’da bizi biraz umutlandırsa kendini hançerliyor. Bu da Galatasaray’ın 2000’deki başarısının ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
Tur artık çok zor. Deplasmanda iki farkı çevirmek mucize gibi... Mourinho ve futbolcular belki de Süper Lig şampiyonluğunu seçti. Bakalım pişman olacaklar mı?