Türkiye ile Yunanistan arasında tansiyonu artıracak yeni bir gelişme yaşanıyor...
Yunan medyası, Atina'nın kurmayı planladığı ulusal deniz parkının detaylarını ve haritalarını paylaştı.
Bu parkların ağırlıklı olarak Ege Denizi'nde yer alacağı kaydedilirken Yunan hükümetinin bunları deniz yaban hayatını korumak için oluşturmayı planladığının da altını çizdi.
ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından Bloomberg, "Bu hamle Yunanistan ile komşusu Türkiye arasındaki ipleri gerebilir" yorumunu yaparken parkların İyon Denizi ve Ege Denizi'nde ağırlıklı olacağı belirtildi. Bloomberg, Yunanistan'ın planının geçen yıl Ankara'nın tepkisini çektiğini de hatırlattı.
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis de konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Miçotakis, "Bu parklar bütün Akdeniz'deki en büyük korunmuş deniz yaban alanları olacak. Bunlar ülkenin kıta sahanlığını 2030'a kadar yüzde 30'unu koruma hedefini de karşılamasına yardımcı olacaktır" dedi.
Miçotakis, "Bu iki deniz parkı ekosistemi korumayı, dengeyi sağlamayı ve denizin korunması için yeni standartların belirlenmesini sağlayacaktır" derken Ege Denizi'ndeki alanın 9500 kilometrekare olduğu ve İyon Denizi'ndeki alanın ise 18000 kilometrekare olduğunun altı çizildi.
Miçotakis, "Dalgaların altındaki yaşam için geniş sığınaklar olacak. Ve en önemlisi, bu deniz bölgeleri içinde son derece zarar verici olan dip trolü uygulaması yasaklanacak" ifadesini kullandı.
Yunan Çevre ve Güvenlik Bakanlığı'nın özel takip ve izleme sistemleri yerleştireceği belirtilirken, bu parkların İHA, radar ve uydu görüntüleme sistemleriyle anbean görüntüleneceği de açıklandı.
ANKARA'DAN SERT TEPKİ
Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın Ege ve İyon Denizi'nde iki deniz parkı ilan etmesine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, "Ege ve Akdeniz gibi kapalı ya da yarı kapalı denizlerde tek taraflı tasarruflardan kaçınılması gerekmektedir" ifadesini kullandı.
Açıklamada, Yunanistan'ın bu girişimi geçen yıl duyurmasının ardından, Ege Denizi'nde ilan edilecek deniz parklarının Türkiye ve Yunanistan arasında birbiriyle bağlantılı Ege sorunları bağlamında, aidiyeti uluslararası antlaşmalarla Yunanistan'a devredilmemiş coğrafi formasyonlar dahil, hukuki açıdan hiçbir sonuç doğurmayacağının 9 Nisan 2024'te yapılan yazılı açıklamada yinelendiği hatırlatılarak, o açıklamadaki kayıtlı hususların bugün de geçerliliğini koruduğu vurgulandı.
"Ege ve Akdeniz gibi kapalı ya da yarı kapalı denizlerde tek taraflı tasarruflardan kaçınılması gerekmektedir. Uluslararası deniz hukuku, söz konusu denizlerde kıyıdaş devletler arasında çevre konuları dahil işbirliğini teşvik etmektedir. Bu bağlamda, ülkemizin Ege Denizi'nde bir kıyıdaş olarak Yunanistan'la işbirliğine her zaman hazır olduğunu hatırlatmak isteriz" ifadesine yer verilen açıklamada, çevrenin korunması gibi evrensel değerlerin, birbiriyle bağlantılı Ege sorunları ve egemenliği uluslararası antlaşmalarla Yunanistan'a devredilmemiş bazı ada, adacık ve kayalıkların statüsüne ilişkin hususlar bağlamında istismar edilme gayretlerinin dün olduğu gibi bugün de bir sonuç vermeyeceğinin altı çizildi.
Açıklamada, "Türkiye de deniz alanlarında çevreyi korumaya matuf projelerini önümüzdeki günlerde ilan edecektir" denilerek, Türkiye'nin, Yunanistan ile ilişkilerinde her iki tarafın da sürdürmek istediği ruhu yansıtan 7 Aralık 2023 tarihli Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi çerçevesinde sorunların uluslararası hukuk, hakkaniyet ve iyi komşuluk temelinde çözümü için samimi ve kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği yönündeki tutumunu muhafaza ettiği kaydedildi.
TÜRKİYE DE DENİZ PARKLARINI İLAN EDECEK
Türkiye'nin, Yunanistan'ın biri İyon Denizi'nde diğeri Ege Denizi'nde olmak üzere iki deniz parkı düzenleyeceğini ilan etmesinin ardından kendi deniz parklarını ilan etmesi bekleniyor.
Yetkililerden edinilen bilgiye göre, Yunanistan'ın İyon Denizi'nde ve Ege Denizi'nde ilan ettiği deniz parkları, Ege'de başta statüsü tartışmalı coğrafi formasyonlar meselesi olmak üzere birbiriyle bağlantılı sorunlar bağlamında Türkiye açısından hiçbir hukuki sonuç doğurmuyor.
Bu gelişmenin Yunanistan'ın statükoyu bozucu yeni bir teşebbüsü olarak görüldüğünü belirten yetkililer, söz konusu alanların hukuki statüsünün yanı sıra bilhassa Ege Denizi gibi yarı kapalı bir denizde seyrüsefer serbestisine ve emniyetine engel olmamasının ve Türkiye'nin diğer haklarının ihlal edilmemesinin önemine dikkati çekiyor.
Yetkililer, Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki statüsü tartışmalı coğrafi formasyonlar üzerinde yaratması muhtemel fiili durumları Türkiye'nin bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da kabul etmeyeceğinin altını çiziyor.
Deniz parklarının ilan edilmesinin seyir, can, mal ve çevre emniyeti bakımından olası yansımalarına da dikkat çeken yetkililer, bu uygulamanın Ege'deki seyir alanlarını daraltmaması, seyir emniyetine aykırı bir durum teşkil etmemesi, uluslararası denizciliği olumsuz etkilememesi ve açık denizlere erişime engel olmaması gerektiğini vurguluyor.
Yetkililer, Ege'de hukuki durumun değiştirilmesi ve seyrüsefer serbestisinin engellenmesi dahil, Türkiye'nin hak ve çıkarlarına halel getirebilecek hiçbir adımın ise karşılıksız kalmayacağına da işaret ediyor.
Öte yandan yetkililer, uluslararası deniz hukukunun özelikle kapalı ve yarı kapalı denizlerde deniz çevresinin korunması konusunda kıyıdaşları daha sıkı işbirliğine teşvik ettiğinin hatırda tutulması gerektiğini belirtti.